*Medya Mahmut.
_____________________
Cebimdeki anahtarı çıkartıp kapının kilidini açtım. Ardından ayakkabılarımı artıp eve girdim. Kapının önünden ayakkabılarımı alıp kapattım demir kapıyı.
Askılığın hemen yanında duran sandalyeye oturup ayakkabı dolabının üzerinden ıslak medili aldım ve beyaz ayakkabılarımı dikkatlice silmeye başladım. O sırada kulağıma ilişen ayak sesleriyle sesin geldiği yöne yani merdivenlere çıkardım bakışlarımı.
Üst kattan inen Demir'i gördüğümde aldırış etmeyip geri ayakkabıma çevirdim bakışlarımı. "Nereye gittin? kahvaltı ettin mi?" diyerek sorularını bana yönelten Demir'e baktım.
"Genelde merak etmezsin. İyi misin ateşin falan yok dimi?" dedikten sonra hafifçe sırıtıp geri ayakkabıma döndüm. Bir şey demeyip beni izlemeye devam edince konuşmamı sürdürdüm. "Ömer'le beraber kahvaltı ettik."
Anladığını belli eden bir kaç mırıltı çıkardı Demir. Sonrasındaysa hiç bir şey sormamış gibi salona ilerledi. Ayakkabımla bir süre daha uğraştıktan sonra dikkatlice dolaba yerleştirdim.
Odama gitmeden önce banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Aynada kendime baktığımda tatmin olamamanın getirdiği hisle tekrar ve tekrar olarak 5 kez daha sabunlayıp yüzümü yıkadım. Ardından havlu peçetelerden birini alıp sildim nemli olan yüzümü.
Odama girdiğimde ilk iş dolabıma yöneldim. Dolabımın kapağını açtıktan bir süre sonra içinde ki kıyafetlerden çok dolabın yanında ki siyah ekran dikkatimi çekti. Kaşlarım hafif çatık bir şekilde ekrana baktım ardından altında ki dolabın üstünde duran bir kaç duvar kırıntısına gözüm kaydı.
Odadan çıkıp süpürgeyle geri geldim. "Daha bu sabah süpürdüm. Az insaf be anam." dedikten sonra kafama dank etti. Süpürgeyle işimi bitirip yerine koydum ve hızla aşağı kata indim.
"Demir.. Demir.. Demir.. Odamda bir şey var?" dediğimde televizyonda olan bakışlarını yavaşça bana çevirdi ve; "Böcek mi?" dediğinde elimi kulağıma götürüp hafifçe çekerken ıslıkımsı bir ses çıkartıp tahtaya vurdum parmağımı. "Ağzından yer alsın."
"O zaman noldu?" diyerek tekrar sorusunu bana yönelttiğinde dudaklarımı aralayıp; "Odamda bir televizyon var." dedim.
"Eee.. işte ne güzel." dedikten sonra önüne döndü Demir. "Ya onu mu diyorum ben Demir. Beni götünle dinlemeyi keser misin?" dediğimde oturuşunu düzeltip bedenini bana çevirdi. 'Dinliyorum' dercesine bakışlar yollamaya başladığındaysa gözlerimi kapatıp başımı hafif bir şekilde iki yana salladım.
"Odamda bir televizyonun ne işi var?.. Vallaha ben sipariş etmedim." dediğimde kafasını olumluca sallayıp konuştu. "Çünkü ben sipariş ettim."
"Ama niye, ne gerek vardı? salonda ki bana yetiyordu." dediğimde bakışlarını benden televizyona çevirip; "Programlarımız çakışıyor ve izliyemiyorsun. Bu yüzden sana küçük bir televizyon aldım bu kadar." dedi.
Onu taklit ederek "Bu yüzden sana küçük bir televizyon aldım bu kadar. Balabalabala." dedikten sonra bakışlarını hala maç özetlerinde gezdiren Demir'e çevirip devam ettim. "Paspas olayından dolayı demiyor da bahaneler üretiyor." dedim kendi kendime ardından Demir'in de duyabiliceği şekilde ekledim. "Bahanelerini sen benim külahıma anlat anam külahıma."
.......
Sofradakileri mutfağa getirdikten sonra bulaşıkları sabunla yıkayıp makineye dizmeye başladım. Yanımdan gelen ayak sesleriyle bakışlarımı kısa süreliğine yan tarafıma çevirip Demir'e baktım. Sonrasında bakışlarımı tekrar yıkamakta olduğum bardağa çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴼᵇˢᵉˢᶦᶠ ᴬˢᵏ
Teen FictionBir obsesif kompulsif bozukluk hastasının aşk hikayesini konu alan bu hikaye'ye hoşgeldiniz bebeklerim.