** Ygs sınavından sonra bir nevi toparlamaya çalışıyorum kendimi. @Karacavarisi 'ne her zaman yanımda olduğu ve desteğini benden esirgemediği için minnetlerimi sunuyorum.
ARMENDEN
O Alaskaydı, herhangi bir kız değil. Ona yaşattığım bu yıkımı kolay kolay atlatamayacaktı ve ayrıca affetmeyecekti de beni. Alaska hep merhametliydi ama bana karşı olmayacaktı, biliyordum.
"Bana olayları anlat Çağman" dedim kafamı masaya koyarak.
"Bu şirket işine kimse inanmadı açıkcası Armen, her zamanki geçiştirmelerinden zannettik. Yalnız Cenk olaya biraz fazla tepki verdi. Anlarsın ya duramadı yerinde bir oyun çevirdiğini düşündü ve diğer herkese de aşıladı bu düşünceyi. Merak ediyorlardı, elimden geleni yaptım lakin durduramadım"
"Tanrıım"
Yerin binlerce kat altına inmek istiyorum. Bu lanet şeyleri duymak ve yaptığım hata yüzünden kendimi binlerce kez yargılamak istemiyordum lakin bundan kaçamıyordum.
"Cenk sana mesaj attı yanımızda. Gelen mesaj onu daha çok hiddetlendirmişti. Öbür evin anahtarı Cosnerdaydı hatırlıyorsan, anahtarı bir bahaneyle ondan almış. Cosner'a kızmıyorum kim bilir Cenk ne yalanlarla aldı anahtarı, bilemezdi. Alaskayı aradım lakin açmadı. O lanet olasıca telefonuna bir kez olsun ulaşamadım"
Durakladı. Derin bir nefes verdikten sonra devam etti.
"Cenk Alaskayı iş çıkışı almaya gideceğini söylediğinde Alaska'nın çıkmasına 10 dakika vardı. Arabaya binip Cenk ona ulaşmadan oraya varmayı amaçladım lakin her şey boşunaydı Cenk'in arabasının arkasından ne kadar koştuysam o siktiğimin çocuğu arabayı durdurmadı"
Beyaz teni kızarmış, kahverengi gözleri dolmuştu. Bu idda çok fazla uzamış ve herkesr bir şekilde zarar vermişti, en çokta Alaska'ya...
Bir an için o Cenk'i öldürmediğime pişman oldum."Biliyorsun" dedim ses tonumu ayarlayarak.
"Babam Rusya'da şirketle çok fazla ilgileniyor. Ve bir kez olsun babam benden bir şey istedi Çağman, ben ona layık olmak istedim. Yanında olmak istedim, neler başarabileceğimi görsün istedim. Orada her şey o kadar yoğundu ki ve üstüne o lanet telefonun bozulacağını bilemezdim. Boşverdim bi noktada zaten. Cenk'in ona dokunmayacağını düşündüm ardından birkaç kere aradım seni, Alaskayı şirketten ama kimse geri dönmedi. Tanrım bu tam anlamıyla çaresizlikti. Kimseye ulaşamamak... soyutlaşmıştım sanki"Çağman devam etti.
"Anlıyorum dostum anlıyorum. Cenk kızı kandırmış senin onu evde beklediğini söylemiş. Bilirsin Alaskayı, işin ucunda sen olduktan sonra gözü hiçbir şeyi görmez. Gerisini biliyorsun işte. Ertesi gün Cenk elinde kamerayla gururla yanımıza geldi. Kalkıp gittim, yediği haltları dinlemek istemedim zaten o günden beri de kimseyle görüşmüyorum."
Kamera diye sayıkladım. Etrafa göz atmaya başladım, attığım yerde öylece duruyordu. Kalkıp kamerayı aldım ve cebime koydum.
"Sence bunun bir kopyaı var mı?"
"Sanmıyorum. O kanıttı bir nevi. Alaska'nın bakireliğinin kanıtı"
Her şey bu kadar mıydı? Her şey bu cümleyi duymak için miydi? İdda ve diğer her şey? Bakireydi ve ben kazanmıştım. Kazandığım bomboş şey Alaska'yı kaybetmeme neden olmuştu. Şimdi nasıl hissediyordum? Mutlu mu? Bu mutluluk mu? Saçma. Daldığım düşüncelerin içinden Çağman'ın sesi tekrar benliğime getirmişti beni.
"Neler düşündüğünü az çok biliyorum. Pişmansın lakin bunu en başında düşünmeliydin Armen. Seni de uyardım. Tanrım, içinizde aklı çalışan tek hergele ben miyim? Derdiniz ne ki bir kızın bakireliğini masaya yatırıp üzerine iğrenç planlar yapıyorsunuz. Onun bir sürtük olmadığını biliyordun. Şuan bulunduğun durumdan sakın sızlanma dostum çünkü herkes kadar sende suçlusun. Her şeyin başlamasına izin veren yine sendin. Lakin bu sefer Armen Lucas Marchenko'nun hesaba katmadığı şeyler vardı."
Durdu ve fısıldadı.
"Aşık olmak. Sen aşık oldun Armen. Alaskaya aşık oldun. Tanrı seni onun aşkıyla cezalandırdı dostum. Tüm o papatyalar adına."
Gözlerim yandı. Başıma başka yöne çevirerek gözyaşlarımı saklamaya çalıştım. Ağlamaya bile hakkım yoktu. Alaska için gözyaşı dökmeye bile hakkım yok. Gözlerimi silip önüme baktım.
"Bu kadar uzayacağını ve bunu yaptığım için pişmanlık duyacağımı düşünmedim. Ya da Alaska'nın duygularını önemseyeceğim aklıma gelmedi. Biliyorsun o herhangi bir kızdı. Sonra birden çevremdeki kızların hepsi değersizleşti. Haklıydınız; ben gül bahçesinde bir papatyaya aşık olmuştum. Kendime itiraf etmekten kaçındığım, bu gerçekle yüzleşmek istemediğimden belliydi. Onunla hep çok fazla vakit geçirdim ama o son bir ay bambaşkaydı, o ay dostum papayatya mevsimiydi."
"Umarım her şey düzelir."
Telefon cebimde titredi. Daha bu sabah almıştım, bozulan telefonuma bir kez daha küfür ettim.
"Efendim Yolanda"
"Hanımefendi uyandı lakin onu yere düşmüş vaziyette buldum. Az öncede histeri nöbeti geçirdi. Sanırım buraya gelseniz iyi olur"
"Tamam Yolanda. Ona dikkat et geliyorum"
Elim ayağım birbirine dolanmıştı. Hızlıca kalkıp kapıya yöneldim.
"Alaska uyanmış. Yolanda onu yerde bulmuş ve ardından histeri nöbeti geçirmiş."
"Alaska sizde mi?" Şaşkın gözlerle bana baktı.
"Evet dedim ya sabah onu görmeye gittim diye. O sırada bayıldı onu o şekilde orada bırakamazdım"
Cosnerdan anahtarı alıp otoparka girdik.
"Bir şey olursa bana mutlaka ulaş" dedi Çağman
Onaylayarak kafamı salladım ve fısıldadım.
"Bu sefer seni koruyacağım Alaska."
Arabaya binip hızlıca sürmeye başladım. Onu nasıl mahvettiysem aynı şekilde çiçek açmasını da sağlayacaktım. Bu sefer yalnız değildi, Armen'i her zaman başının ucunda olucak ve git dese bile gitmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAPATYA MEVSİMİ
Teen Fiction''Armen biliyordu, bir Papatya çok çabuk kırılırdı ama O beni koparmamıştı hatta yere atıp üzerime binlerce kez basmıştı. Bu affedilemezdi..''