ALASKA'DAN
Armen'in kokusu burnumun direğini sızlatıyordu. Uyanmak istemedim uyandığımda her şey bitecek yani Armen gidecekti. Kendi kendime konuşurken bunun bir rüya olmadığı kanısına vardım. Armen'in kokusu hala burdaydı, gözlerimi açmaya korkuyordum. İçimden yavaşca saydım; 3 2 1... Gözlerimin aralanmasıyla zihnimdeki karanlıktan kurtuldum. Beyaz büyük yatak odası fazla rahattı. Etrafı incelemeye başladım, herşey o kadar yabancıydı.
Yatağın karşısında büyük aynalar duruyordu, aynaların yanında ceviz ağacından yapılmış gibi duran bir şifonyer vardı. Şifonyerin üzeri parfüm doluydu, Armenin parfümleri. Sol tarafta dolap vardı, sağ tarafta ise kocaman bir pencere açılıyodu dışarı. Yatagın hemen yanında bir sürü kitap vardı. Biraz ileride ise fransız kanepelerinden vardı bir tane, işte bu tam olarak Armenvariydi. Bu kadar eşyayı bu odaya nasıl sığdırdığını düşündüm. Buraya daha önce gelmemiştim. Kim bilir kaç tane evi vardı. Bu oda sanki daha bi ona aitti, diğer evindeki oda zaten çok fazla sadeydi. Kanepenin üzerindeki hırka gözüme çarptı. Ayaklarımı yataktan uzatıp kalkmaya çalıştım, yavaş adımlarla kanepeye ilerledim ve hırkayı aldım. Kokladığımda başım döndü. Evet, Armen gelmişti. Arkada bıraktığı yıkık dökük harabesini görmeye gelmişti. Evet artık her şeyi daha net hatırlıyorum; bana bakışı, bana dokunuşunu...
Hırkayı üzerime giydim, sendeleyerek karşı duvardaki büyük aynalara ilerledim. Başımı korkarak kaldırıp aynalara baktım, görüntüm dehşet vericiydi. Göz altlarım morarmıştı. Ellerimle dokundum, bastırdım gerçekten acıyordu. Bir daha asla düzelmeyeceğini, bir daha asla gözlerimin canlanmayacağını düşündüm. Burnumun ve yanaklarımın bir bölümünde belli belirsiz duran çillerim solmuştu. Kendimi inceledim, saçlarımın eskiden nasıl olduğunu düşündüm ve elimi belime götürdüm. Saçlarımın olmayışı, Armen'in onlara papatya dizemeyeceği düşüncesi canımı yaktı. Kimi kandırıyordum ki Armen'i gerçekten bir daha affedebilecek miydim? Saçlarımı kesmemin nedeni onlara o kirli elleriyle dokunup, papatyalar değdirmesi değil miydi? Bir hışımla hırkayı çıkarıp kanepeye fırlattım.
"Canın cehenneme Armen!! O lanet olası canın cehenneme!!"
Bileğim acıdı, dizlerim titredi. Yere oturdum,öyle çok kimsesizdim ki ölmemem saçmaydı. Her şeye inat hala yaşıyor olmam saçmaydı.Bileğimden süzülen kan midemi bulandırdı. Bandanayı çıkardım, dikişlerim çok fazla yeniydi. Ağlamaya başladım.
"TANRIM ONDAN NEDEN NEFRET EDEMİYORUM. TANRIM!!!"
Bağırışlarıma hıçkırıklarım eşlik ederken vücudum titredi. Ayağı kalkıp yatağa gitmeye çalıştım lakin yapamadım. Bedenim yine o alışık olduğu sert zemine çarptı. Kapı açılmış içeri biri girmişti ama bulanıktı. Benliğimde kaybolmuştum.
*****************************
Aynı kokuyla uyandım lakin bu sefer daha yoğundu. Gözlerimi araladım. Gözlerimden yaşlar süzüldü, bana bunu neden yapıyordu. Amacı beni kırıp dökmekse fazlasıyla yapmıştı, peki neden şimdi beni göğsüne yaslamıştı. Derince içime çektim kokusunu, uyuyakalmıştı. Kafamı kaldırıp suratını inceledim. Ezbere bildiğim o yüzünün kıvrımlarını hafıza işledim iyice. Bundan sonra onsuz yaşayacağım zamanlarda bu sanat eseri gibi çizilmiş suratın sulietine ihtiyacım olucaktı. Her kitabın bir sonu, her filmin bir dönüm noktası olduğu gibi benim hayatımın da son kesiti şuan olmalıydı. Her şey bitmeliydi, acı bitmeliydi.
Onu ilk gördüğüm günü, o lanet günü hatırladım. Cafede işe yeni başlamıştım. Hayatımda her şey monotondu, ev ve iş. Bu 2'li asla şaşmazdı. Arkadaş edinmeyi sevmezdim ki buna ragmen 4-5 arkadaşım vardı.Hayatım bu şekilde devam ediyordu. Tabiii Armen ve arkadaşlarının o masalımsı hayatları ilgimi çekene kadar, anlaşılan o ki onlarında benim saflığım ilgilerini çekmişti. Açıkcası o saflık değildi. Bunun salaklıktan, polyannacılıktan farklı bir tarafı yoktu. Bu papatya mevzusuna gelince... Cafede masaların üzerine her gün papatya koyardım, alışkanlık olmuştu artık. Üşenmeden her müşteri için yapardım bunu, benim için papatyalar özeldi. Dünyanın en güzel kokusuna sahiptiler. Bunu kimse bilmezdi ama onlar benim ailemdiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAPATYA MEVSİMİ
Teen Fiction''Armen biliyordu, bir Papatya çok çabuk kırılırdı ama O beni koparmamıştı hatta yere atıp üzerime binlerce kez basmıştı. Bu affedilemezdi..''