PaleyFest 'Elveda'

814 36 24
                                    

“Benimle olmak istemiyormuş hah! Acı çekmek istemiyormuş?” Stephen konuşmaya devam edecekti ki Robbie’nin hiçbir şey anlamayan yüzüne bakınca sustu. “Boş versene.” Stephen merdivenleri hızlıca çıkıp eşyalarını toplamaya başladı. Arada bir durup bir şeyleri tekmelemek istiyordu ama kızını görünce bu isteği geri gidiyordu. Bavullarla işi bittiğin de Mavi’nin eşyalarını toplamaya başladı. “Ben kötü bir insan mıyım?” Stephen bunu Mavi’ye bakarak söylemişti. Mavi bir hıçkırık attığında gülümseyip işine devam etti. “Elbette değilim!”

“Tam olarak kiminle konuşuyorsun?” Robbie kapı girişin de ki duvara omzunu yaslamış bebek eşyaları ile uğraşan kuzenine bakıyordu.

“Kendimle. Kızımla. Bilmiyorum!” Stephen’in gerçekten sinirleri en üst seviyedeydi.

“Nereye gidiyorsun?” Robbie anlamsız bakışlarını sürdürmeye devam ediyordu.

Stephen umursamaz bir ses tonu ile ona cevap verdi. “Ev kiraladım. Kimsenin bilmediği… Oraya taşınacağım.”

“Bu saatte?” Robbie kaygıyla ona bakıp yanına doğru yürüdü. “Belki de sabahı beklemelisin.”

“Kendimi meşgul etmem lazım Robbie.” Stephen kızının eşyalarını da toplayınca kuzenine baktı. “Ve Emily’nin seni peşime taktığını biliyorum. Yani hayır nereye taşındığımı sana da söylemeyeceğim. Emily bu oyunu böyle oynamak istiyorsa, tam olarak böyle oynayacağım.”

Robbie ona gözlerini kısarak “Hah.” dedi ve ellerini iki yanına açarak, “Böyle bir şey yapmam.” Diyerek devam etti. “Hadi ama nereye gittiğini söyle söz veriyorum ona söylemeyeceğim. Hey! Ben senin kuzeninim.” Robbie beceriksizce gülümsemeye çalıştı.

“Hayır söylemeyeceğim.” Stephen ona hiç güvenmiyordu. En azından bu konuda.

“Yarın PaleyFest var ben gitmiyorum ama sen gideceksin Mavi ile kim ilgilenecek?” Robbie bir zafer kazanmışçasına sırıttı ve başını çevirerek yeğenine göz kırptı.

“Annem yarın buraya geliyor.” Stephen sırıtırken Robbie pes ederek odadan çıktı.

“Sanırım Kuzen Robbie istediğini alamadı.” Babasının inceltilmiş komik sesini duyan Mavi ellerini çırparak gülümsedi.

Emily oturduğu kayadan kalkıp gözyaşlarını sildi. Artık daha fazla ağlamak yoktu daha fazla duygusallık yoktu hayatının böyle zavallıca bir hal almasına müsaade etmeyecekti. Güçlü olabilirdi. Önce Lucy’i arayıp arabasının onda olduğunu söylemeliydi.

“Lucy seni ve diğerlerini öylece bıraktığım için üzgünüm.”

“Eminim öylesindir. Fakat Lucy kanepe de sızdı. Şimdi nerede olduğunu söyle de hep gelip seni ece bırakayım hem de onun arabasını alayım.” Telefonu Robbie açmıştı. Emily ilk başta yalnız kalmak istediğini düşünerek onu reddedecekti ama az önce kendine bir söz vermişti daha fazla duygusallık yoktu.

“Ben eve geçiyorum oraya gelirsin zaten yakınım.” Emily telefonu kapattı ve arabaya geri dönerek eve doğru sürmeye başladı. Dikiz aynasında kendine bakınca korkunç gözüktüğünü fark etti. Ağlamaktan şişmiş bir yüz, patlak bir dudak, kızarmış gözler ve sulu bir burun? Kısa bir süre sonra eve vardı ve Robbie gelmeden önce kendine çeki düzen vermeye başladı.  Eve geldiğinde direk olarak kısa bir duş aldıktan sonra pijamalarını giydi ve yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi. Dudağının iç kısmın da hafif bir sızlama da olsa sorun değildi. Saat neredeyse gece yarısına gelmek üzereydi ki kapı çaldı.

Kapıyı açtığın da Robbie’yi bekliyordu ama onun yerine Vanessa ve Katie’yi karşısında buldu.

“V?” Emily şaşkınlıkla onlara baka kaldı. Sonra Vanessa’yı öylece bıraktığı için kendini üzgün hissetti. “Katie?”

we're on fire.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin