Sakin ve Hırçın

678 32 35
                                    

1 Ay Sonra;

“Emily. Neredesin sen şuan herkes seni bekliyor.” Katie telaşla Black Canary kostümünü giymeye çalışıyordu. Bir yandan da omuzu ile kulağı arasında sıkıştırdığı telefonla konuşmayı sürdürüyordu.

“Geliyorum! Neredeyse vardım. Colton yüzünden hep!” Emily acele ile taksiden inip koştururken, gülümsemeden edemiyordu. 

“Neden gülümsüyorsun? Colton ne yaptı ki?” Katie, kesik nefesler almaya çalışırken kostümünün fermuarlarını kapatıyordu. “Bu kos-tümü- hem- seviyorum. Hem- de nefret –edi- yorum.”

Emily sete ulaşmıştı. Hızlı adımlarla yürürken, tam Katie’ye cevap verecekti ki onu gördü. 1 ay aradan sonra en son o tuvalette bir araya gelmişlerdi. Her ne kadar elveda olmadığını söylese de bir elvedaaydı. Stephen onu fark etmediği için Emily bir süre daha ona bakmayı sürdürdü. Gülüyordu. Onun gülümsemesi Emily de gülümsetti. 

“Emily? Orada mısın?” Katie kostümünü giymeyi bitirmişti.

Emily hala Stephen’i izlerken cevap verdi. “Evet buradayım. Senin karavanının tam önündeyim.”

Katie kaşlarını çatarak karavanın kapısını açtı ve Emily’nin arkası dönük olarak baktığı yöne baktı. Stephen, John ve David ile konuşuyordu.  Ve Colton da Emily’nin arkasından gelip onların geldiği tarafa yöneldi. Stephen, Colton’un onlara doğru geldiğini fark edince o tarafa doğru baktı ve Emily’i gördü.

Emily başını çevirip Katie’ye döndü ve hala kulağında olan telefonu kapadı. Kocaman bir gülümseme ile ona baktı.

“Kostümlü sahne ile mi açılış yapıyorsun? Hah. Yazın bu kostümü değişirler umarım. Fileli çorabı üzerinde görmek istiyorum.”

Katie dişlerini göstermeden ona gülümseyip çok beklersin şeklinde bir bakış attı. “Gidip hazırlan hadi!” Katie karavanından inip onu omuzlarından itmeye başladı.

“John’un doğum günü değil mi bugün?” Emily başını geriye atarak Katie’ye baktı.

“Akşam parti var!” Katie sevinçle bağırırken, Emily’nin karavanına girdiler.

“Beni dinliyor musun?” David şakayla Stephen’in omzuna vurdu.

“Özür dilerim dostum ne demiştin?” Stephen dikkatini Emily ve Katie’den alıp David’e verdi.

 “Yukarı çıkmamız gerek.”dedi David. “Gidelim.”  Stephen giderken bir kez daha dönüp karavana giren Emily’e baktı. Emily de karavanın basamağındayken başını çevirip ona baktı göz göze geldiler ve hiçbir tepki vermeden tekrar önlerine dönüp kendi işlerine baktılar.

Emily ve Katie karavana girince, Katie kendini koltuğa atıp telefonu ile uğraşmaya başladı. Emily de Felicity’nin gardolabına yöneldi.

“Katie?” Emily bir elbiseyi alırken, ona baktı.

“Efendim Emily.” Katie’nin gözü hala telefondaydı.

“Sen acaba… biliyor musun? Yani ben magazin de bir şey görmedim gerçi ama yine de sana sormak istedim. O… yani bilirsin herhangi biri ile birlikte mi?”

“Sen Kansas’a gittikten sonra oda Phoebe sürtüğünden ayrıldı. Sonra da kimseyle gözükmedi. Sürekli olarak konuşuyorum, olsa bilirdim.” Bunları söylerken Katie selfie çekiliyordu.

“Peki ya hiç konuştu mu seninle? Benim…. Hakkımda?” Emily saçlarını öylesine toplamaya başlamıştı. Kıyafetlerini giydikten sonra kuaför kısmına gidip ikisinin de saçlarını yaptırması gerekiyordu.

we're on fire.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin