"Eğer bunu değiştirmek istiyorsan, bana haber ver, sana yardım edeyim." dedi siyah saçlı çocuk, aniden tezgaha yaslandı.
"Ne demek istiyorsun?" Jimin sözleri karşısında şaşkına dönerek nefes verdi.
"Seks, Jimin, sana öğretebilirim."
Tamamen platonik...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✩.･*:｡≻───── ⋆♡⋆ ─────.•*:｡✩
"Bu ne sikimdir..." Birisi nefesini vererek söyledi, Jimin birinin küfretme sesiyle uyandığında gözlerini daha da sımsıkı kapattı. Jimin'in sesin Jungkook'a ait olduğunu anlaması uzun sürmedi - gece olanlar zihninde çabucak hatırlanmaya başladı.
Jimin, Jungkook'un yatağına doğru sokuldu, battaniyenin altına gizlendi, gözlerini kırparak açarken yüzünü yumuşak yastığa bastırdı. Odanın içi karanlıktı, hâlâ gece vaktiydi.
Siyah saçlı çocuk, Jimin'in yanında, karyolaya yaslanmış oturuyordu, bir şeyler yazarken dizüstü bilgisayarı kucağındaydı. Dizüstü bilgisayar, odadaki tek ışık kaynağıydı ve Jungkook'un yüzünü hafifçe aydınlatıyordu.
Jungkook özellikle bir şeye sinirlenmiş gibiydi, başını iki yana sallarken kaşlarını çatmıştı. Küçük çocuk gözlerini kırpıştırarak Jungkook'un sinirli yüz ifadesini gözlemledi.
"K-Kook-ah?" Jimin mırıldandı, sesi bir fısıltıdan biraz daha yüksekti.
Ani ses genç erkeği şaşırttı, Jungkook gözlerini Jimin'e sabitlerken kaşlarını kaldırdı.
"Hey, uyanmışsın bebeğim. Üzgünüm, ben mi uyandırdım seni?" Jungkook merak etti, Jimin'in saçlarını yüzünden çekmek için uzanırken sesi yumuşaktı, elini Jimin'in yanağına doğru kaydırırken dokunuşu şefkatliydi.
"Neden uyumuyorsun ki?" Pembe saçlı çocuk onun yerine sordu, otururken gözlerinde merak vardı, "Uyumalısın, Kook-ah."
Jungkook sevgiyle gülümsedi, başparmağını Jimin'in elmacık kemiğine sürttü, "Biraz uyudum, ama e-postalarımı kontrol etmem ve daha önce bitiremediğim bazı şeyleri halletmem gerekiyordu." Cevap verdi, gözleri parlıyordu. Jimin'in ara sıra gözlerinin kapandığını, sevimli çocuğun yüzünü Jungkook'un eline sürttüğünü gözlemlerken sevgi dolmuştu.
"Saat kaç peki?"
"Sabahın dördü."
Jimin sadece başını salladı, Jungkook'un eli gider gitmez yanağını altındaki yastığa bastırdı, tenindeki kısmın genç olanın dokunuşu olmadan aniden çok soğuk hissetmişti.
"İyi hissediyor musun meleğim? Bir şeye ihtiyacın var mı?" Jungkook daha sonra bilmek istedi, başını yana yatırırken dizüstü bilgisayarını yavaşça kapattı.
"Hmm, hayır, kendimi gayet iyi hissediyorum" diye yanıtladı Jimin, sesi hala uykulu geliyordu, "Şey dışında ama... şey, bana sarılmana ihtiyacım var. Sensiz üşüyorum da, Kook-ah." diye ekledi, Jungkook'a bakarken somurtarak, sevimli isteği Jungkook'ta bir kıkırdama uyandırdı.
"Bunu bitirmem gerekiyor. Çok uzun sürmez. O zaman sana sıkıca sarılırım, hm, kulağına hoş geliyor mu?" Siyah saçlı çocuk, Jimin'in alnına bir öpücük kondurmak için eğilerken teklif etti.
