Renkli 1 bölüm 6

3.3K 180 5
                                    

"Kim ramazanın son on gününde itikâf ederse iki hac ve iki umre sevabı alır." (Suyûtî, Dürru'l Mensûr, 1/486)

Bismillahirrahmanirrahim

°°°°°°°°°°°°°° °°°°°°°°°°° °°°°°°°°°°°°°

"Kim yaptı sana bunu lan! " diye bağırdı herkes ayrı bir ağızdan

"Lütfen pansumanı yapar mısın?" dedim onları duymaksızın. Konuşmaya hazır değildim.

"A-ama" dedi Gürkan kişisi.

"Yapmayacaksan ben çıkarırım. " dedim. Bu durumda olmak istemiyordum. Tam kalkarken oturttu beni. Altımda beyaz atleti biraz yukarı çekerken evdekiler daha çok küfür ediyordu. Daha fazla dayanamayıp kulaklığımın sesini kapattım. Onların görmeye dayanamadığı şeyi ben yaşamıştım. Anlatarak tekrar yaşamak istemiyordum. Zaten sürekli aklıma geliyordu.

Aradan geçen yarım saatin ardından pansuman nihayet bitmişti. Sadece bir iki kere sızlanmıştım. Halil babam Selim abim ve Uğur kişisi esrarengiz bir şekilde kaybolurken Aylin hanım elimi tutuyordu. Gürkan kişisi elinden geldiğince hafif yapmaya çalışıyordu pansumanı. Toprak ve Ömer kişileri ise öyle izliyorlar arada sinirlenip duruyorlardı.

Nihayet pansuman bitince üzerimi değiştirmeye gittim. Aşağı indiğimde kimsenin olmadığını gördüm. Sırtım için bir ağrı kesici almıştım. Bu gün ne olursa olsun Pamuk teyzemin yanına gidecektim. Telefonu yanıma alıp dışarı çıktım. Gidip gelsem fark etmezler bile düşünüyordum.

Yolda giderken cihazımın sesini açmadığımı hatırlayıp sesi arttırmıştım. Duymamaya alışmışım ki bazen unutabiliyordum böyle.

Aradan geçen 3 saatin ardından Pamuk teyzemi görmüş ve bir güzel de konuşmuştuk. Bana 'ailen nasıl? Alıştın mı?' gibi bir sürü soru sormuş bende aklı kalmasın diye iyi olan tarafları anlatmıştım. Tam 2 saat konuştuktan sonra hemşire artık dinlenmesi gerektiğini bu günlük bu kadar olmasının yettiğini söylemiş ve bende Pamuk şekerime son kez sarılıp gitmiştim. Tedavi yeni başlamıştı ama durumu iyiye gidiyormuş hastalığın başında başladığımız için de şanslı olduğumuzu söylemişti doktor. Eve gittiğimde babama bir kez daha teşekkür etmeliydim. Derken bir an durdum. 'baba' mı demiştim? Gülümseyerek bu düşünce ile eve varmıştım neredeyse.

Giderken markete uğrayıp 2 kutu dondurma almıştım. Dondurma mevsimi geçiyordu artık bitmeden yemek lazımdı. Market çıkışı telefonuma baktığımda sessizde olduğunu ve tanımadığım 4 numara tarafından 27 kere arandığımı görmüş şok olmuştum. Eve gidip hepsine geri dönmeye karar vermiş ve evin bahçesine adımımı atmıştım. Korumalar sağ sola konuşturuyordu ve biri beni görünce kulaklığı ile bir şey söylemiş ve yüzüne de rahatlama ifadesi takınmıştı. Hemen yanıma gelince bir şey söyleyeceğini anlamıştım.

"Efendim her yerde sizi arıyorduk. Aileniz sizin için bi' hayli endişelendi. Eve girseniz iyi olur. "

deyince bende panik yapmıştım. Umarım bir şey demezlerdi. Aklıma amcamın eve geç geldiğimde yaptıklarını hatırlayınca kafamı sağ sola salladım. Onlar farklı deyip kendime bir cesaret ile eve doğru gittim. Kapı hizmetli abla tarafından açılınca içeriye adım atmam ile sağ sola dönen babam, sinirle telefonda konuşan Selim abim, ağlayan Bulut ve annemi gördüm. İnşAllah bu telaş benim için değildir. Ses vermeye korkarken Ömer

"Ablam geldi! " deyince bir an bana mı dedi diye kendimi gösterip sağ sola baktım. Ben şaşkın ördek yavrusu gibi bakınırken babam hızla ve neredeyse ağlamaklı verdiği nefesi ve yüz ifadesi ile bana sarıldı. Peşine annem ve Bulut da gelirken beni şaşırtan Ömer'in de gelmesi olmuştu. Hepsi ayrı ayrı ve sıkı sıkı sarılırken bir an sarılınırken öleceğimi düşündüm. Tamam bu saçma cümleden bahsettiğimi unutun.

"Kızı boğacaksınız yeter çekilin kenara sıra bende. " diyen Selim abim aralarında en çok boğarak sarılan olmuştu.

"Öhö Öhö abi öldürmekse niyetin öhö başarıyorsun!" dedim. O ise yüzüme bakıp abi dememin şoku ile daha sıkı sarılmaya başlamıştı.

Ya ben bunları yerim ama. Aile sıcaklığını hatırladım resmen. Gözlerim dolmuştu bile. Belki sırtımın acısındanda dolmuş olabilir.

"Bırak kızımı seni eşek sıpası!" diye bağırdı annem Selim abime. Selim abim bırakınca annem bir kez daha sarılıp yüzümü avuçlarının arasına almıştı.

"Neredeydin sen canım kızım meraktan öldük öldük dirildik. "

"Ben, özür dilerim Pamuk teyzemin yanına gittim. Telefon sessizdeydi. Şey numaralarınız da kayıtlı değil." deyince herkes kaşını çatmıştı.

"Ya abla beni de kucakla." diyen Bulut'un yanaklarını öperek kucağıma almıştım

"Canım kardeşim benim." dediğimde Ömer konuşmuştu.

"Nerden ablan oluyormuş senin. O benim ablam. " dediğinde gözlerimden artık yaşlar akmıştı.

"Tabi istersen ve beni affedebilirsen." demişti başını yere eğerek.

"Gel. " demiştim çıkmayan sesimle. Başını sevinçle kaldırıp gelmişti kucağımda Bulut ile üçlü sarılma yapmıştık. Annem ve babam birbirine sarılarak izlerken bu mutluluğa haladır geç kalmamış olduğumu düşünmeye başlamıştım ki.

"Tebrikler kavuştunuz kızınıza." diye alkışlayan Toprak kişisi sadece bana bakıyordu. Sonra dibime kadar geldi tüm nefreti ile bakıp merdivenlerden çıktı. Onun peşine hiç tepki vermeden çıkan da Uğur kişisi oldu. Babam arkalarından bağırırken ne zaman arkama geçtiğini bilmediğim Gürkan abi kişisi konuştu.

"Sırtın kanıyor pansuman yapalım. " dediğinde o kadar sarılmadan sonra normal bile diye düşündüm.

"Benim aklımdan telaştan çıkmış kızım çok canını yakmadık değil mi?" dedi babam. Bende sorun değil dediğimde oturma odasından elinde pansuman kutusu ile Selim abi geldi. İçeriye hep beraber geçtiğimizde bende üzerimdekini çekine çekine çıkarttım. Gürkan abi kişisi sırtıma pansumana başlarken biz de Bulut ve Ömer ile aldığım dondurmaları yiyorduk. Dondurmamı paylaşmazdım de işte abla yüreği... Bu düşünce beni güldürmüştü. Ömer'in beni kabullenmesi çık mutlu etmişti. Güzel güzel dondurma yerken arkamda kalan anne ve babam ve Selim abim ile Gürkan abi kişisi homurdanıp duruyordu.

"Bulut bana da bir kaşık getirir misin abim?" dedi Selim abi. Bulut da kafasını sallayıp paytak paytak yürümeye başladı.

"Abim senin bize anlatman gereken bir şey var mı?" dedi Selim abim önüme gelip sinirle otururken. Sırtımı soruyordu biliyorum.

"K-kızım bak bunlar ş-şiddet. " derken annem ağladı. Ağlamamak için zor duruyordum. Anlatmaya hazır değildim.

"Kızım bak bize doğru söyle. Sen doğudunda kulağın da bir sorun yoktu." dedi babam diz çöküp yüzmü avuçlarının arasına alırken. Gürkan abi kişisi de pansuman işini bırakmış benim cevabımı bekliyordu belli ki. Ömer de merakla yüzüme bakıyordu.

"Ben.... "Dedim ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Yalan söyleyemezdim. Doğruyu da şimdi söyleyemezdim.

"Ben... Ben 2. kattan düştüm." dedim. Bu yalan değildi.

"Sonra kulaklarım duymadı yani ondan. Tabi düştüğüm yer de odun yığını vardı. Ondan. " dedim yere bakarak. Bu bile onları dehşete düşürmüştü. En iyisi gerçeği saklamaktı. İçeri gelen Bulut ile herkes susmuş ve Gürkan abi kişisi pansumanı tamamlamıştı.

" Teşekkür ederim. " dedim arkamı dönüp. Gürkan abim beni alnımdan öpünce ondan hiç beklenmedik haraketle şaşırmıştım.

"Önemli değil küçük kardeşim." dediğinde bu gün de şaşkınlıktan felç geçirmezsem iyi diye düşündüm. Yine de Gürkan abi kişisini hemen kabullenemek içime sinmiyordu. İnsanlara şans vermek,hele ki benim yerimde olupta vermek çok zordu. Belki de aile özlemi çektiğimden, belki de artık iyileşmek istediğimden bu tavizlerim. Bilmiyordum ama iyi olsun istiyordum....

🌰🌰🌰🌰🌰🌰🌰🌰🌰🌰

Selamün Aleyküm :)

Bir sene sonra hikayemi yayınlıyorum ve şaşırtıcı şekilde üç beş güzel insan okuyor yayınlar yayınlamaz hemde. Çok mutlu oldum yahu. Teşekkür ederimm.

Ramazanda yaklaşıyor çok şükür. Huzurlu sofralarımız olsun inşAllah

Gri-Renkli HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin