Renkli 1 bölüm 4

4K 203 18
                                    


"Zenginlik arâzî ve mal çokluğundan ibâret değildir. Asıl zenginlik kalp zenginliği yani kanaattir." (Müslim)

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Herkes neden üzgün bakıyordu bana? Kulaklarım duymadığı için mi? Sesleri duyamamak belki kötü bir şeydi ama duymak da kötü oluyordu çoğu zaman. Yalanları duymak, hakaretleri duymak, istenmediğini duymak, duyamamaktan daha mı iyiydi? Kulaklarım duymadığı için duyamayınca konuşamadığım için asla isyan etmedim. Haram duymak, haram söylemektense böyle olmak daha iyi değil miydi? İnsanlar neden kabullenemiyordu kendi kusurlarını? Neden isyan eder ki her şeyi mükemmel Yaratan Rabb'ine? Bu insanlar kendilerinde olup başkalarında olmayanlarda neden acıma hissi duyar? Tamam Kur'an-ı belki duyamayacağım belki ezanı belki iyi öğütleri ama bu da benim imtihanımmış demek ki. Ahirette, sonsuza kadar kalacağımız Cennete gidip duymak varken duyamadığım için hem bu dünyamı kötümserlik ile hem öteki dünyamı isyanla neden yok edeyim? Yarını olmayan bu dünyada hep dua edip şükür etmemiz namaz kılıp oruç tutmamız gerek. Dertlerimiz için ağlamak değil Allah'a dua etmek gerek. Rabb'im açardı hayırlı bir kapısını inşAllah.

Aylin Hanım bana sarılırken ben sarılmamış daha sonra bir kolum ile önemli değil der gibi sarılmış sırtını sıvazlamıştım. Alışmak için zamana ihtiyacım vardı.

Biz sarılı dururken duvarda duran büyük saate baktım ezan okunuyor olmalıydı. Bu gün olanlar beni çok yormuştu. En iyisi namazımı kılıp ferahlık bulmaktı. Kalpler Allah'ı anmadıkça ferahlık bulamaz öyle değil mi? Namazsız müslüman mı olurdu hem? Namaz kılınca huzuru bulunca bırakamıyordun zaten. Şeytan kandırsada La İlahe İllallah deyip kalkınca tüm uyuşukluğun gidiyor gibi geliyordu bana.

Aylin hanımdan ayrılınca etrafıma bakındım kağıt kalem bulmak için. Bunu beni çağıran çocuk anlamış olacak ki bir çekmeceden bana defter kalem getirdi. Hiç yazılmamıştı defter. Sanki benim için koyulmuş gibiydi.

Deftere 'Ezan okundu mu?' yazdım. Halil bey ve Aylin Hanım, birde o çocuk yazdığım ilk şeyin bu olduğunu görünce şaşırmıştı sanırım. Herkes birbirine bakarken Selim abi kişisi defteri alıp okudu ve 'okunuyor şuan' yazdı. Bende tekrar 'nerede namaz kılabilirim?' yazdım. Selim abi sırtımdam hafifçe tutunca bende kalktım. Tüm sessizlikle bu koca evin merdivenlerinden çıkmaya başladık. 3.kata gelince bana pembe kapılı bir odayo gösterdi ve kapıyı açtı. Oda da bavulum da vardı sanırım burası benim odamda. Etraf genel olarak lila ve mor renklerde dekore edilmişti ama çerçeveler ve raflar rengarenkti.

Cam kenarında bir koltuk vardı açık pembeydi. kapıyı açınca hemen sağda da yatak vardı. Kocaman bir odaydı. Çok güzeldi tıpkı bir hayal gibi. Elinde defter ve kalemi bırakmamış olan Selim abi kişisi deftere uzun uzun bir şey yazmaya başladı. Bana verdiğinde okumaya başladım.

'Burası senin odan. Eşyalar yeni ve temiz. Hepsi bir kaç gün önce alındı. Şimdilik burada namaz kılabilirsin ilerleyen zamanlarda sana bir oda ayarlarız. ' yazmıştı bende tamam anlamında kafamı salladım. Tam içeri girecekken bana sarılan bu koca adama şaşkınlıkla donakalmıştım. Sonra hızla gidince, bende kendime gelip hemen odada bavulumdan seccademi ve temiz elbiselerimi çıkarttım. Odanın içinde banyo ve lavabo vardı çok şükür. Abdestimi de alınca namazım için niyetimi yapmaya başlamıştım. Çok şükür elhamdülillah bir kez daha namazımı kılabilecektim.

Namazımı kılmış ve rafda duran kırmızı kapaklı Kur'an-ı Kerim'den bir kaç sayfa okuduktan sonra odada eşyalarımı yerleştirmeye başladım. Bir yandan da düşünüyordum enine boyuna. Bu yaşadıklarım çok şey öğretmişti bana yaşıma göre olgun biri olmamı sağlamıştı. En çok da empati kurmayı öğretmişti. Onların bu hırçınlığını anlayabiliyordum.

Gri-Renkli HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin