the weekend call out my name (dinleyin arkadaslar)
buraya sarki biraksaniza bakim muzik zevkinize bi
"ben senin her şeyini biliyorum kumsal" korkuyu tüm iliklerimde hissetmiştim o an hiç iyi şeyler dönmüyordu burda ben kat ve kat gerilirken ağzımdan dökülen cümleye engel olamamıştım "kimsin sen?"
..................
"poyraz gümüşkan" peki benden ne istiyorsun sen poyraz gümüşkan? uzun bir sessizliğe gömülürken tanıdık bir isim mi değil mi diye düşünmeye başladım.
ama hayır hatırlayamıyordum siması da tanıdık değildi bu adam beni nerden tanıyor o halde "1 ay önce" demesiyle bakışlarımı poyraza çevirdim "bir davette çalışıyordun hatırlıyor musun" kaşlarımı çatarak 1 ay önceyi hatırlamaya çalıştım
eskiden çalıştığım restorantdan bahsediyor olmalıydı çünkü o işimden sonra küçük çocuklara evde öğretmenlik yapmaya başlamıştım ama bu adamı asla çıkaramıyordum
"arkadaşlar sizden büyük bir özen istiyorum misafirlerimiz çok önemli kişiler" diye uyardı selim bey bizi, bu akşam hiç birimiz eve gidememiştik önemli misafirlerimizin olduğu için
herkes son derece özen gösterirken bende masalardaki son kontrolleri yapıyordum
cam kapıdan dışarıda arabaların durduğunu görmüştüm peş peşe 3 araba gelmişti herkes yerlerine geçerken ben de yerime geçip gelmelerini bekledim
uzun boylu bir adam arabadan çıktığında umursamaz bakışlarını etrafa gezdirdi ve korumaları eşliğinde restoranda doğru ilerlemeye başladı kapıdan içeriye girdiğinde garsonlarımız eşliğinde masasına yerleştirilirken içeri bir kaç adam daha girmişti
yaşça büyük bir adam ona doğru ilerlerken yüzündeki gülümsemeyi eksik etmiyordu
"oğlum bu ne sürpriz" dediğinde dudaklarının belli belirsiz kıvrıldığını görmüştüm. içerisi yavaş yavaş dolarken kaliteli kişilerin geldiğini o zaman farketmiştim
ben herkesi merakla incelerken o korkunç adamla göz göze geldiğimde hızla bakışlarımı müşterilerle ilgilenen selim beye çevirdim
o gözler neydi ya
"kumsal servise başlıyoruz" dedi personellerden biri. kafamı sallayıp mutfağa girdiğimde her şey hazırdı sadece servis etmek kalmıştı
içeri selim bey kan ter içinde girdiğinde bu davetin onun için önemini anlamıştım "arkadaşlar servise başlayabilirsiniz" iş arkadaşım selin
"kumsal bu poyraz bey için" dediğinde verdiği tepsiyi elime alıp anlamsızca yüzüne baktım "o kim kime götürücem ben bunu"
gözlerini devirip eline bir tepsi aldı ve önden ilerlemeye başladı "beni takip et" peşinden giderken bir kaç garsonumuz da son hızıyla diğer davetlilerin siparişlerini götürüyordu
büyük masaya vardığınızda selin tabağını yaşlı adamın önüne koydu ben nereye koyacağımı bilemezken selin hızla elimden alıp poyraz diye düşündüğüm adamın önüne koydu
adamın gözlerine bakmadan oradan uzaklaştım garip bir şekilde aşırı gerilmiştim
etrafı kontrol ederken elinde içki tepsisiyle ilerleyen garsonumuza baktım
bardakları masalara götürürken biriyle çarpışmasıyla tüm bardakları yere dökeceğini beklemiştim ama son anda toparlamıştı
sarışın adam ondan özür dilerken bir elini koluna koymuştu ve garsonumuz kendini toparlarken diğer eliyle bir tane içeceğe küçük beyaz hap attığını gördüğümde gözlerim sonuna kadar açılmıştı
hızla yanlarına doğru ilerlediğimde garson poyraz beylerin masasina yaklaşmıştı tam dağıtacakken tepsiyi elinden çekip almıştım hepsine bir şeyler katılmış olabilirdi
tüm bakışlar bana dönerken gergin bir şekilde yutkundum ne diyecektim şimdi
"kumsal neler oluyor?" selim bey yanımıza doğru gelerek konuştuğunda bakışlarım o sarışın adamı aradı. küçük bir masaya oturmuş gergince elimdeki tepsiye bakıyordu
elimle o adamı işaret ettim "o adam içeceklerin içine bir şey koydu!" dediğimde herkesin bakışı o sarışın adama dönünce
adam kravatını gevşetip içeceğinden bir yudum aldı
poyraz beyler söylediğim şeyle ayağa kalkarken selim bey konuştu "bir yanlışlık olmalı kumsal emin misin?" kafamı salladığımda yaşlı adam
"beklediğimiz atak da geldi" dedi çok normal bir şeymiş gibi
sarışın adam kapıdan çıkmaya yöneldiğinde bir kaç koruma onu tutup bize doğru çekiştirmeye başlamıştı.
"yalan söylüyor! Bu sürtüğe inanmayın!" diye yüksek sesle konuştuğun da ofkelenmistim o kim oluyor da bana sürtük diyor
"ağzını topla! selim bey gerçekten gördüm" diyerek hap konulan bardağı elime aldım
poyraz bey bardağı elimden alıp adamın üzerine yürümeye başladığında hepimiz derin bir sessizlikle olanları izliyorduk
"hiç bir şey yapmadın değil mi?" diye sorduğunda sakinliği daha da gericiydi. gereksiz sakin bir şekilde sorduğunda sarışın adam korkuyla başını salladı
"madem bir şey yok o zaman bunu içmende de sorun yok?"
"içmek istem-" demesine kalmadan korumalardan biri sıkıca yanaklarından tutup ağzını açtığında poyraz bey içkiyi ağzına döktü adamın tükürmesine izin vermeden
koruma ağzını sıkıca kapadığında tükürmek için direnmişti sonunda yutmak zorunda kaldığında hepimiz bekledik henüz hiç bir şey olmamıştı
bir kaç kişi bana döndüğünde yutkundum ama içine hap koymuştu "ben-"
adamın gözlerinin kızarmaya başladığını görmemle sustum bir şeyler oluyordu korumalar adamı bıraktığında yere yıkılmış ardından da titremeye başlamıştı
ağzından çıkan beyaz köpürükler hiç iyiye işaret değildi
çığlıklar yükseldiğinde poyraz beyin bakışları bir kaç saniyelik bana döndü ve hemen ardından babasına baktı
o günden sonra da işten ayrılmıştım çünkü beni aşırı etkilemişti "hatırladın değil mi?" başımı onaylar bir şekilde salladığımda konuşmaya başladı
"o günden sonra seni araştırdım. oldukça dikkatimi çekmiştin" korkuyla yüzüne baktığımda ciddi olduğunu farkettim. Beni araştırmış olması bir yana bu adamdan gerçekten de korkmuştum bir an önce arabadan inmeli ve burdan uzaklaşmalıydım
benden cevap beklerken sessizliğimi korkudum. hemen burdan bu arabadan inmeliydim. Araba durduğunda bizim mahalleye geldiğimizi görmüştüm elim hızla kapıya giderken açmaya çalıştım açılmayınca poyraza döndüm "inmek istiyorum"
korumalardan biri kapımı açınca tek ayağımı dışarı atmıştım o anda poyraz kolumu tutunca ona döndüm "unutma sevgilim tekrar görüşeceğiz"
hiç bir şey demeden apartmana girdiğimde derin bir nefes aldım hayır görüşmeyecektik
bir daha asla
efe kapıyı açtığında nerde kaldığımı sormuştu onu geçiştirerek odama girdim.
sevgilim demesi de ayrı garipti, sevgilisi değildim ve asla da olmayacaktım fakat önemli olan bu değildi
poyraz çok tehlikeli bir adamdı belki de birilerini öldürmüş bile olabilirdi
OLABİLİR DEĞİL ÖLDÜRMÜŞTÜ!
davette sarışın adamı öldürdü her ne kadar test gibi bir şey olsa da öldü sonuçta değil mi?
daha fazla kendimi yormadan yatağıma uzanıp gözlerimi kapattım yarın metinin yanına uğramalıydım.
medyada poyraz var
yakisikli bulmadiysaniz aklinizdakiyle devam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POYRAZ
Teen Fiction"daha gözlerime bile bakamıyorsun. söylesene sevgilim neden bana kafa tutuyorsun?"