4. bölüm

754 24 3
                                    

başımdaki dehşet ağrıyla gözlerimi araladım çok kötü hissediyordum etrafı tanımlamaya çalıştım siyah gri beyaz tonlarında geniş bir odadaydım burası kimin odasıydı ben nerdeydim? en son o...

en son onunlaydım onun yüzünden buradaydım hemen ayaklandım o kadar çok korkuyordum ki bunlar çok ani olan şeylerdi hayatım sıradandı ama ben öyle mutluydum bütün bu olanlar beni çok korkutuyordu napıcağımı bilmiyordum düşünemiyordum kapıyı açıp odadan çıktım beni uzun bi koridor karşıladı koridorun sonunda da merdiven vardı direkt merdivene koştum kesinlikle ne yaptığımı bilmiyordum

aşağıya hızlı adımlarla inmeye çalışırken bi ayağım merdivenin boşluğuna geldi ve o acıyı hissetmeye kendimi hazırladım yuvarlanıyordum

merdivenin sonuna kadar buyuk bi aci cekip merdiven sonunda yerde kalakaldım canım çok acımıştı yerde kalkmaya çalışırken önümde kaliteli deri ayakkabılar belirdi korkuyla yukarı baktım

poyraz...

bana bakip iç çekti

"çocuk gibisin" dedi ve beni kucağına aldı dikkatlice belim ağrıdığı için ağzımdan acı dolu bir ses çıktı "iyi misin?"

cevap vermedim ne dicektim? beni alıkoyan bi adamın beni umursaması da ayrı bi komikti zaten beni yavasça bizim evin dört beş katı olan salona götürdü ve dikkatlice koltuğa koydu

"bana cevap ver kumsal"

vermedim korkuyordum.

sertçe yüzümü tuttu ve bana yaklaştı sinirlenmişti ve ben daha cok titremeye baslamıştım "bir daha bana kafa tutmaya kalkışma kumsalım tamam mı her ne kadar sana bir çok istisna göstersem de bunu sen bile yapamazsın"

sinirlenmiştim kibirli konuşmasına

"yaparsam ne olur? öldürür müsün yoksa" bi cesaretle kurduğum cümleden anında pişman oldum çünkü sinirden çenesini sıkmaya başlamıştı o bi şey demeden tekrar konuştum "ne istiyosun? benimle derdin ne"

poyraz yüz ifadesini değiştirmeden ayağı kalktı ve ellerini cebine yerleştirdi "bu şekilde olmasını istemezdim ama bir süre misafirim olucaksın"

hiç istifini bozmadan sarfettiği sözlere şaşkınlıkla dinledim neler diyordu bu adam?

hızla belimin ağrısını umursamadan ayağa kalktım ve anlık bi sinirle konuştum "siz kendinizi ne sanıyorsunuz bilmiyorum ama ben gidiyorum bundan sonra da karşıma çıkmayın yoksa"

sözümü alaylı konuşması kesti

"yoksa?"

sesim özgüvensiz çıkmasına rağmen devam ettim "yoksa polise gitmekten çekinmeyeceğim poyraz bey" 

sonuçta adam kaçırmak ve söylediği yok sevgilim yok bilmem ne tacize giriyordu ayrıca arkadaşımı dövdürmüştü bunlar gayet yeterli sebeplerdi

beni ciddiye almadığını belirten bi yüz ifadesi takındı "ben istemediğim sürece bu evden çıkamazsın ki diyelim kaçtın emin ol polisler bana hiç bir şey yapamazlar" dedi ve sesini ciddileştirip devam etti "ben istesem o sığındığın polisler seni bana getirir anladın mı?"

yutkundum.

ben ne yapıcaktım nasıl kurtulucaktım bu işin içinden bir an önce bu evden çıkmalıydım.

gözlerimi kapıya çevirdim geri poyraz denilen adama baktım aklımdan geçeni okumuş gibi gülümsedi

telefonum cebimde değildi

POYRAZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin