Feris odaya alınmış, uyuyordu. Doktorda dışarıda Dicle'nin durumu hakkında net bir bilgi vermeye çalışıyordu.
Doktor: Dicle Ertem'in durumu şu anlık belirsiz. Biz elimizden geleni yaptık derken bu saatten sonra beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok demek istemiştim.
Kıraç: Yani Dicle ölmedi?
Doktor: Evet ama uyanıp uyanmayacağı kendi elinde bekleyeceğiz. Geçmiş olsun. (diyip gider.)
Kıraç: Uyanır Dicle güçlüdür. O bana kafa tuttu, sektörde tutunamazsın dedim tutundu. Git dedim gitmedi sonuna kadar savaştı. Şimdi her şey güzel giderken Dicle gitmez dimi? Bırakmaz bizi.
Serkan: Gitmez tabii ki merak etme, Dicle çok iyi olacak. Hadi Kıraç otur biraz Dicle uyandığında seni böyle görmesin.
Kıraç: Duramıyorum Serkan canım çok acıyor, yıllarca yokmuş gibi davrandım ama hayatıma girdi öyle güzel girdi ki şimdi giderse naparım hiç bilmiyorum.
Serkan: Tamam şimdi bunları düşünme iyi olacak Dicle.
Barış da gözleri yaşlı bir şekilde yanlarına gelir.
Barış: Noldu Dicleye, bir şey olmadı dimi? Bir şey söylesenize olmadı diyin. Serkan konuşsanıza!
Serkan: Barış sakin ol. Dicle ameliyattan çıktı ama yoğun bakımda uyanmasını bekliyoruz.
Barış bir şey diyemez sadece bakar Serkan'a gözlerindeki kaybetme korkusuyla... Dicle'yi kaybederse napardı? Dicle onun hayatında başına gelen en güzel şeydi. Hayatında hep olmasını istediği tek kişiydi. Serkan'ın bir şey demesini beklercesine sadece bakar.
Serkan: Dicle iyi olacak Barış. Toparla kendini, Dicle uyandığında seni böyle görmesin.
Barış: Uyanacak dimi? Uyanacak. Uyanır tabii ki, Dicle bizi bırakmaz. Onu görebilir miyim?
Serkan: Doktoruyla konuşalım ama Kıraçta girmek isteyebilir.
Kıraç: Barış girsin, onun sesini duymak iyi gelir belki uyanmasını sağlar.
Doktorla konuşup Barış'ın içeri girmesini sağlamışlardı. Dicle makineye bağlı hiç kıpırdamadan yatıyordu.
Barış: Sevgilim, bak ben geldim. Sana yatmak hiç yakışmıyor, etrafta hiç durmadan dolanman lazım. Oradan oraya koşturman lazım. Ben sevgilim seni özledim görüşelim dicem ama sen işler çok yoğun olmaz diyeceksin ben de seni özlemeye devam edeceğim. Ben seni özlemeye razıyım ama sonunda geleceğini bileyim. Nolur bana geri dön Dicle. Ben sensiz nefes alamam. (Dicle'nin elini tutar.) Bak dışarıda seni bekliyoruz. Bizi çok bekletme. (Göz yaşlarını silip, Dicle'nin yanağına küçük bir öpücük kondurur. Daha sonra odadan çıkar.)
.....
Serkan koltuğa oturmuş sevdiği kadının uyanmasını bekliyordu. Dicle'yi çok sevdiğini biliyordu ama bu kadarını Serkan da tahmin etmemişti. Ama şimdi Dicle'ye bir şey olursa Feris'i toparlamanın kolay olmayacağını tahmin edebiliyordu. Feris gözlerini yavaşça açmaya başladığında ayağa kalkıp hemen onun yanına gitti.
Serkan: Sevgilim iyi misin?
Feris: Dicle, öldü mü ?
Serkan: Hayır sevgilim, Dicle'nin durumu şu an belirsiz ama ölmedi.
Feris gülümser.
Feris: Ölmediğini biliyordum, Serkan ben gördüm onu rüyamda. Sapsarı 4 yaşlarında bir kız vardı onun yanında da Dicle. Koşup oynuyor hiç durmuyorlardı. En sonunda kız Dicle'ye saçlarımı örer misin dedi. Dicle de gülümseyip onun saçlarını örmeye başladı. Örgü bittikten sonra kız Dicle'nin elinden tutup hadi gidelim annemler bizi bekliyor geç kalmayalım dedi. Dicle de ona gülümsedi. Tamam Aryacım gidebiliriz dedi. O kız bizim kızımızdı Serkan. Uyanacak Dicle ben inanıyorum. Onu görmek istiyorum. Ona rüyamı anlatıcam. Beni ona götürür müsün?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANSIZIN
RomanceBelki de anı yaşamak lazımdır, hesap etmeden, yarını düşünmeden kendini ana bırakmak...