Lee Kwang: Beni inandıramazsın
Elini tutsan da
Ona sarılsan da
Sevgilim desen de
Onu benim gibi sevdiğine beni inandıramazsın
Seokjin'im: Sen kimsin
Ve sevgilime niye mesaj atıyorsun?
Lee Kwang: Aw
Sevgilin sana söylemedi mi?
Seokjin'im: Tam olarak neyi?
Lee Kwang: İlk aşkını anlatır sanmıştım
Yani, böylesine güzel bir şeyi
Anlatmaması yazık olmuş
Yani her açıdan ilki olan birini, anlatsaydı keşke
Seokjin'im: Ne saçmalıyorsun?
Ayrıca ilki olman o kadar da büyük bir etki bırakmamış olmalı
Lakin benim dokunuşlarım altında çok mutlu
Lee Kwang: Bedenine sahip olman
Bir şey ifade etmez
Bir zamanlar ben de sahiptim
Ama kalbine?
Kalbine sadece ben sahip olabilirim
Hep böyle oldu
Hep böyle olacak
Seokjin'im: Dostum
Biliyor musun
Eğer Seokjin birkaç dakika önce bana çok aşık olduğunu kulağıma fısıldamasaydı, sana ihtimal verebilirdim
Ama üzgünüm
Sevgilimi dinlemektense, takıntılı eski sevgilisinin dedikleri umrumda değil
Lee Kwang: Salak olmalısın
Herkesin dediği şeylere kolayca inanan biri başka şekilde ifade edilemez
Seokjin'im: Hayır, salak değilim
Sadece aşık olduğum insana güveniyor ve onun bana dediği şeylere inanıyorum
Bu arada söyleyeyim
İlki olman en ufak bir şey ifade etmiyor
Sonu ben olacağım
Bil istedim
£££££
"Hey, telefonumla napıyorsun?"
"Mesaj gelmiş de, ona baktım. Yani bakmak değil aslında, art arda gelince önemli bir şey oldu sandım."
Seokjin kafasını sallayıp gülümsemiş ve havluyla ıslak saçlarını kurutmaya devam etmişti. Aynanın karşısına geçti ve sevgilisine baktı.
"Ne olmuş peki? Kimden gelmiş mesaj?"
Jungkook derin bir nefes alıp verdi ve telefonu yatağın üstüne bırakıp aynadan sevgilisine bakarak ona yaklaştı. Arkasından ona sarıldığında Seokjin kıkırdayıp sevgilisinin göğsüne sırtını yaslamıştı. Dövmeli el karnını koşarken aynadan sevgilisinin yüzünü inceledi.
Jungkook çenesini Seokjin'in geniş omzuna koyduğunda aynadan onun gülüşüne odaklanmıştı.
"Kimden geldi demiştim ama?"