"Kolay gelsin, hyung."
Seokjin iki saniyeliğine meyveleri yıkamayı kesmiş ve kardeşine başını sallamıştı.
"Teşekkürler."
Seokjin meyveleri gergin değilmiş gibi yıkamaya devam etmiş -ki onun her hareketini ezbere bilen Taehyung buna sadece sırıtmıştı- ve Taehyung'un çıkıp gitmesini beklemişti.
Ellerini eşofmanının ceplerine katan Taehyung omzunu yasladığı kapıya kafasını da yaslayıp tehlikeli gözlerle hyungunu süzmüştü.
"Namjoon'la nasıl gidiyor, hyung?"
Çocuğun kalın sesi yüzünden kalp ritmi değişen Seokjin titrek bir nefes vermiş ve geçiştirmek istercesine konuşmuştu.
"İyi."
"Sevindim."
Seokjin gerginlik yüzünden hızlanan kalp atışlarını gizleyerek Taehyung'a döndüğünde küçük olanın sırıtmasıyla kısa süreliğine bakışları küçüğün dudaklarına kaymıştı.
"Mutlu musun?"
"Olmamı mı istersin?"
"Ben yanındayken, evet."
Flashback-
"Sen de beni seviyorsun. Biliyorum, hissediyorum. Yapma, lütfen. Yapma bunu bize... Seokjinnie... Lütfen..."
Taehyung bir yandan Seokjin'in ellerini başparmaklarıyla okşuyor bir yandan da gözü kapalı şekilde alnını alnına yasladığı adama yalvarıyordu.
"Annemle babanın evli olması sorun değil. Değil..."
Seokjin sızlanarak geri çekildiğinde Taehyung onu tutup kendine çekmiş ve ince bele kollarını sarmıştı.
Bedenleri birbirlerine değiyordu ama dudaklarının arasındaki santimlik mesafeler ikisini de rahatsız ediyordu.
"Lütfen..."
Taehyung yalvarıyordu.
Annesiz kalmış minik bir yavru kedi gibi...
Yuvasız bir kuş gibi...
Seokjin'e, Seokjin'ine, yalvarıyordu.
Seokjin dayanamadı, yavru kediye anne, kuşa yuva oldu.
O Taehyung'a, Taehyung'una, kıyamazdı ki. Nasıl kıysındı?
Birleştirdi dudaklarını. Elleri oğlanın tişörtünü sıkıca kavramış ve onu tişörtünden kendine çekiyordu.
Öpücük yavaş değildi.
Yılların susuzluğu vardı ikisinde de...
Birbirlerinin dudakları nehirdi. Ama sadece birbirlerine.
Susuzluklarını giderecek, huzura kavuşturacak, onları günahlardan arındıracak bir nehir.
Susuzluklarını giderdiler, huzura kavuştular, günahlarından arındılar bir süre.
Ayrıldıklarında hızla inip kalkan göğüsleri birbirlerine çarpıyordu.
"Mutlu musun?"
Taehyung nefes nefese sormuştu. Korkmamıştı sorarken. Biliyordu çünkü. Seokjin de seviyordu onu. Onun Seokjin'iydi o. Nasıl sevmezdi?