Yine klasik aile buluşmalarından biri yapılıyordu. Henüz sohbet kısmına geçilmemiş yemekler yenilmekteydi. Herkes masada yemek yemekteydi. Masanın baş köşelerinin bir tarafında Leya'nın babası ve Çağan'ın babası. Bir diğer baş kösede ise Leya'nın annesii ve Çağan'ın annesi. Masanın şağ tarafında Leya, Leya'nın yanında Tuana, Tuana'nın yanında babası, babasının yanında Tuana'nın annesi. Masanın sol tarafında ise Yağız, Yağız'ın yanında Çağan, Çağan'ın yanında Yağız'ın babası, babasının yanında, Çağan'ın annesi vardı.
Hem yemek yiyilip hem sohbet ediliyordu. Tabii bu sohbete katılmayanlar vardı. En sonunda yemekler yenildi. Leya, Yağız, Tuana ve Çağan'ı konuşacakları konuları oldukları için Çağan'ın odasına gönderdiler. Onlar da mecburen bu karara boyun eğip hep birlikte hiç konuşmadan üst kata Çağan'ın odasına çıktılar. Leya buraya Çağan'ın kuzeni olduğundan sıklıkla geliyordu.
Çağan'ın odasına girdiklerinde Tuana ve Leya iki kişilik koltuğa, Yağız pufa, Çağan'da yatağına oturdu.
Dakikalar birbirini kovaladı hiç kimseden çıt çıkmıyordu ta ki o ana kadar.
"Kusura bakmayın kızlar nasıl yenildiğinizi izlemeye gelemedim maalesef. Artık bir dahaki sefer." alay eder bir şekilde bakıyordu Yağız kızlara. Çağan'ın ise sesi çıkmamıştı.
"Sen bizi izlemeye gelemedin ama biz gelicez. Sırf senin nasıl yenildiğini görmek için." Leya Yağız'ın sözlerine sinirlenmişti ama belli etmemeye çalışıyordu.
"Yanılıyorsun. Göreceksin, biz değil, Çağan ve takımı kaybedecek." Yağız alay edercesine konuştu. Çağan bu lafın altında kalır mı.
"Görücez!"
Tuana ise sessiz kalmıştı. Aslında sessiz kalmak pek ona göre değildi. Ama nedense böyle durumlarda konuşamıyordu.
Leya bu tartışmadan sıkılmıştı. Oturduğu yerden ayağa kalktı. Tuana merakla baktı ona.
"Mutfağa gidiyorum. Su içeceğim." dedi arkadaşının merakını gidererek. Tuana tamam dercesine kafasını salladı. Bunun üzerine Leya odadan çıktı. Merdivenlerden aşağı kata inip mutfağa girdi. Suyun içtikten sonra mutfaktan çıktı. Tam üst kata çıkacakken konuşulanlar dikkatini çekti.
"...hepsi senin yüzünden oldu. Adamı resmen senin yüzünden kandırdık." konuşan Leya'nın babasıydı.
Leya bir anlam verememişti.
"Benim ne suçum var! Ben bana ne deniliyorsa onu yaptım. Eğer bir suçlu varsa-" bu konuşan da Çağan'ın babasıydı. Tuana'nın babası Çağan'ın babasının sözünü kesmişti.
"Birbirimizi suçlamayı bırakmalıyız. Çocuklarımız tehlikede ve biz hala burada bir suçlu arıyoruz. Bir suçlu varsa, hepimizin suçu var bu konuda."
Neden bahsediyordu bunlar ne suçu? Neden onlara bir şey olsun ki? Leya'nın kafası allak bullak olmuştu.
Bakışlarını duvarın arkasından salona doğru çevirdi. Anneleri yoktu. Herhalde dışarı çıkmışlardı. Bu olaylardan onların haberi var mıydı acaba?
"Adam tam bir psikopat ne yapacağı belli olmaz. Bizi çocuklarımızla tehdit ediyor. Ne yapacağız? Çocukları nasıl koruyacağız?" Bu sefer konuşan Yağız'ın babasıydı.
Leya daha fazla dayanamamış. Hızla yukarı çıkmıştı. Çağan'ın odasının kapısını açıp içeri girmişti. Yüzü allak bullakltı.
"Leya, ne oldu, iyi misin?" Leyanın bu hali Tuana'nın dikkatini çekmiş olacak ki hemen sordu.
Leya söyleyip, söylememek arasında kararsızdı. Daha o bile olayı net anlamamışken onlara söylemenin saçma olacağının düşündü ve söylememe kararı aldı. En azından şimdilik.
"Yok iyiyim. Bir şeyim yok." ardından iyi olduğuna inandırmak amacıyla yüzüne sahte bir gülüş ekledi.
Saatler birbirini kovaladı en sonunda gitme vakti gelmişti. Aileler vedalaşıyordu. Bu üç aile Çağanların evinden çıktıktan sonra Tuana Leya'nın yanına yaklaştı ve bir şeyler söyledi. Bunun üzerine Leya biraz tereddüt ettikten sonra kabul etti.
Anne ve babasının yanına gitti.
"Ben bugün Tuanalarda kalabilir miyim? Lütfen..." Leya masum bir şekilde sormuştu. Leya'nın annesi söz aldı.
"Leya, daha geçen gün birlikteydiniz."
"Ama anne..."
"Tamam, kal." annesi zorunlulukla kabul etti.
Leya sevinçle annesine sarıldı ve ailesiyle vedalaştı. Ardından Tuanalarla birlikte onların evlerine doğru yol aldılar.
-------------------------------
"Şimdi söyle bakayim mutfağa gidip geldikten sonra neden yüzün düştü." Tuana ciddi bir ifadeyle sormuştu yattığı yerden.
"Of Tuana taktın mı takıyorsun. Bir şey olmadı." dedi Leya sitemkarca kendince ikna etmeye çalışıyordu.
Tuana bakışlarını Leya'nın gözlerine kilitledi.
"İnanayım mı?"
"İ-inan tabii." dedi Leya.
"Kekeledin!" Tuana heyecanla bağırdı. Leya Tuana'nın bağırmasıyla gözlerini büyüttü.
"Tuana! Ne bağırıyorsun? Hem sen bana neden inanmıyorsun." sesi trip atar gibi çıkmıştı.
"Tamam inandım. Ama bir şey olduysa, olursa benimle paylaşabilirsin biliyorsun değil mi?" Tuana'nın sesi yumuşamıştı birden. Leya kafasını salladı. Biliyordu Tuana'ya her şeyini anlatabileceğini. Zaten fazla saklayamazdı biliyordu. Ama kesin bir şey bilmeden bunu Tuana'ya anlatamazdı. İçi çok huzursuzdu. Belki de anlatmalıydı...
"Film izleyelim mi?" Tuana birden heyecanlanmıştı merakla Leya'nın vereceği cevabı bekliyordu.
"Olur izleyelim."
Böylelikle birlikte film izlediler. Yani Leya aklındaki düşünceler ve bu olayı Tuana'dan saklamanın huzursuzluğuyla pek filmi anlayamadı.
Belki de arkadaşının güvenini boşa çıkarıyordu. Belki de o hiç iyi bir arkadaş değildi. Kafasında bu tür düşünceler dönüp dolaşıyordu.
-------------------------------------
Merhabaa
Giriş bölümümüzdü bu bölüm.
Nasıldı? Beğendiniz mi?
Diğer bölümümüzde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİLÜFER
Fiksi UmumBirbirinden farklı hayatlar. Sevgi görmeyen, değer görmeyen çocuklar. "Onlar bataklıkta açan nilüfer çiçeği gibiydiler..." "Kimse yoktu. Onların sadece birbirleri vardı... Sadece birbirleri..."