"Şu elini çeksen canımın içi. Hayır okuldayız da."
"Leyla amacımız bu değil miydi zaten? Bekle 2-3 dakika. Giderler şimdi."
"Ya iyi de hocalar falan geçecek onların önünde böyle kolun omzumda falan."
"Ay ev kızlarının sonuncusu."
"Öyleyim ama."
Öğle arasında kantinde oturuyorduk. Ben, Başak, Cankat, Ateş ve Emirhan. Büşra ve Görkem biraz ilerimizde oturuyorlardı. Bu yüzden Emirhan'la yakın görünmemiz gerekiyordu. Ben Büşra ve Görkem'i izliyordum. Bir ara işi ileri götürdüler. Resmen kantinde yiyişiyorlardı. Tam bir şey söyleyecektim ki diğer masalarda oturanlardan sesler yükselmeye başladı.
"Oha lan!"
"Iyy burada yapmayın şunu be!"
"Gidin evinizde yiyişin lan!"
"Kantin fantazisi nedir ya!"
Yüzümde bir piç smile oluşmuştu. Mutlulukla onların kalkışını izlerken Emirhan'a daha da sokuldum. Onlar gittikten sonra doğrulurken gözüme yürüyen biri çarptı. Muhteşem saçlar, muhteşem gözler, muhteşem bir duruş----------pardon bayılmış olabilirim-------- çocuk bizim masaya geldi. Yanında Yamaç da vardı. Tabi çocuğun yanında Yamaç pek fark edilmiyordu-özür dilerim kardo.
Muhteşem bir gülüşle bir şeyler söylemeye başladı. Ben de eriyordum yavaş yavaş yavaş yavaş (burayı ritimli okuyanlar kalp)Başak ve Ateş de kalkıp çocukla gittiler. Ben çocuğu izlerken Cankat laf etmeden duramadı: "Iyy Leyla ağzının suyu aktı."
"Cankat çok yakışıklıııı! Kahretsin çok şiriin!"
"Haydii! Yine başladık."
"Hayırdır?"
"Leylalığı tuttu yine. Ne zamandır böylesin yavrucum. Hadi anlat biraz."
"2-3 dakika önceden beri."
"Nasıl? Sen daha önce görmemiş miydin onu?"
"Hayır. Yeni mi geldi diye soracaktım hatta."
"Güzel sanatlar lisesinden gelmiş."
"O-HA!"
"Bizim sitede oturuyor. Hiç görmedin mi?"
"Emirhan sen de mi biliyordum? Ya siz beni niye böyle insanlarla tanıştırmıyorsunuz?"
"Normal bir insan işte. Ne abarttın Leyla."
"Ya nasıl normal insan. Emirhan çarpılırsın. Tam bir ilah."
"Oha Leyla! O kadar ciddi mi?"
"O çocukla beni tanıştırmazsanız sizi arkadaşlıktan reddederim."
Başak, Yamaç, Ateş ve "o çocuk" bize doğru geliyordu. Kalbimde eşekler tepişiyordu. Gerçekten o an ölmezsem ölmezdim hiçbir vakit.
"Sizi yeni sınıf arkadaşımızla tanı-"
"Kardo bizim sınıfa mı geçtin?"
"Evet kardo."
"Hobaaa!"
Başak'ın kulağına eğilip: "Eğer beni bu şahane yaratıkla tanıştırmazsan seni yanağını sıkarak öldürürüm." dedim.
"Aa siz tanışmamıştınız sanırım." dedi sonunda Başak.
"Evet. Ben Taylan." dedi gülerek.
Taylan... Taylan... Taylan... Taylan... Taylan... Taylan... Taylan... Taylan...
Ne kadar muhteşem bir isim, dedim içimden. Gözlerinde değişik bir pırıltı vardı ve ben gözlerinde kaybolduğumu hissettim bir an. Sonra kendime geldim. Bana elini uzatmıştı ve ben hala ona mal mal bakıp elini tutuyordum.
"Ben de Leyla."
"Memnun oldum."
Ben daha çok memnun oldum anam, dedim. Tabi içimden. Ev kızlarının sonuncusuna yakışmazdı bu.
"Ben de."
"Taylan, Leyla da bizim sitede."
"Hadi ya!"
"Şey, sen ne zaman geldin okula ve siteye. Ben seni daha önce hiç görmemiştim de."
"Siteye yılın başında taşındık. Okula geleli de 2-3 gün oldu."
"Leylu Taylan'ın yanına gidelim falan diyorduk ya ha-"
"Aaa o Taylan!"
"Hee o Taylan!"
O Taylan'ın bu Taylan olduğunu bilseydim her gidişlerinde giderdim.
"Ya benim servis işini halletmem gerekiyor da."
"Ne servisi ya?"
"Okul?"
"Otobüs fobin falan yoksa bizimle gelebilirsin. Sabah zaten tek geliyorum ben Cankat'la Emirhan'ı babaları bırakıyor. Yalnız kalmam."
"Bencile bak ya. Kendini düşünüyor. Çocuk yeni gelmiş falan de demiyor."
"Yalan mı söyliyeyim?"
Bu sırada Ateş konuyu dağıtarak araya girdi.
"Biletini aldım kardeşim."
"Eyvallah."
"Ne bileti?"
"Muhtar mısın aşkım hayırdır?"
"Oo Başak Leyla'yı kıskandı!"
Bu sırada gözüm Taylan'a kaydı (valla istem dışıydı. Yoksa ben kim Taylan'a bakmak kim) çocuk gülümsüyordu. Ama yok böyle bir gülüş. Dişleri muhteşemdi. Gamzeleri de vardı. İçimden "Beni oraya gömebilirler mi?" demek geçti.
Başak bir şeyler söylüyordu. O an ona dikkatimi veremiyordum. Ama çalan zille kendime geldim.Sınıfa çıktığımızda Cankatlarla aramıza bir sıra girdiğini gördük. Taylan için sıra getirmişlerdi. Ama hangi mantığa dayanarak iki sıranın arasına koyduklarını merak ediyordum. Sıraya oturunca arkaya dönüp "Cankataşkııım Yamaçaşkııım ayırdılar biziieee!" diye bağırdım. Taylan, yazık yavrum hemen üstüne alındı. "İsterseniz yer değiştirebiliriz." dedi. Boncuk misali gözleri o kadar güzel bakıyordu ki. O an orada kalmasını istedim.
"Yok ya. Annemden fazla görüyorum zaten Cankat'ı. Yamaç da arada senin yanında oturur. Kal sen burada."
"Öyle mi olduk leyluk?"
"Leyluk mu?"
"Allah belanı Cankat! Leyluk nedir ya?"
"Taylan'a soralım. Güzel değil derse demeyi bırakacağım. Evet Taylanaşkım, sendeyiz."
Taylan tam ağzını açmıştı ki içeri nöbetçi öğrenci girdi. Hocanın olmadığını ve müdürün Taylan'ı çağırdığını söyledi. Taylan sınıftan çıkar çıkmaz özüme döndüm."Allaaaah! Olum çok yakışıklı çocuk. Ay o gamzelere gömün beni. O gözler nedir öyle Allahım? Hiiiih maşallah tü tü tü tü tü! Öyle bir ses olamaz. Yemin ediyorum ben böyle bir şey görmedim. Allahım sana geliyorum. Başaaaak! Çocuk çok şirin laaan!"
"Leyla bir dur lan!"
"Duramıyorum Yamaç! Çocuk muhteşem! Çocuk efsane! Çocuk tam bir ilah!"
"Ebesinin- Aaa ama abartma Leyla!"
"Kıskanmayın ya! O gözler sizde yok diye kıskanmayın. Elleri bile güzel herifin ya! Bazen tuttuğu kalem olmak bile isterim heralde."
"Oyy! Su getirin lan su! Kız alev aldı!"
"Ay o dişleri! Cankat dişlerini gördün mü Cankaaat! Köpek dişleri hayvan gibi sivriydi! Ben de istiyorum Cankaat!"
"Sapıklaşma lan!"
"Siz yaparken iyi değil mi? Ayrıca... Çok şirin yaa! Öldürün gamzelerine gömün beni!"
"Çüş ama! Yeter anladık!"
"Anlayamazsın Başak! Anlayamazsın! Resmen gelmiş gönlümün efendisi!"
"Oo Taylan gel karşim!"
"Hass..." diyip kapıya baktım. Ama kapıda kimse yoktu.
"Cankat mal mısın sen? Yüreğime iniyordu ya!"
"Müdahale etmesek yanacaktın lan! Resmen alev aldın tövbe estağfurullah."Cankat'a cevap veremeden içeri rehberlik hocası girdi. Sınavlarla ilgili konuşmaya başladı. Az bir süre geçmişti ki kapı açıldı. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki. Önce o muhteşem saçları göründü. İçeri girince "Özür dilerim hocam, müdürün yanındaydım." dedi.
Hoca da: "Önemli değil Taylancığım." dedi. İçimden "Hey bitch get out the way get out the way bitch get out the way..." dedim. Taylancığım ne demekti? Taylan yine o muhteşem gülümsemesinden biz aciz insanlara bir demet sundu (Afrodit'in oğlu musun mübarek?)
Cankat'a dönüp "Geldi gönlümün efendisi." dedim. Ben önüme dönemeden Taylan sırasına oturdu. Onunla göz göze geldik. Ve kahretsin ki yine gülümsedi. O an aklımda bir tek soru vardı: "NEREDEN NEFES ALINIYORDU?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk... Müzik Durana Kadar
Teen FictionAşk, şarkılarla anlatılır. Peki ya hayatınızda müziğin yeri yoksa? Müzik durana kadar her şey olabilir, o güzel melodi sona erince geriye sadece yanmış, yıkılmış kalpler kalır...