Rüzgar'la "ayrılığımızın" üzerinden yaklaşık 1 hafta geçmişti. Ve genelde birlikte dolaşıyorduk. Arkadaşlarıma onunla görüşmemelerini söyleyemezdim; çünkü ben de Ateş'le görüşmeye devam ediyordum. Sadece, Rüzgar'ı takmıyordum. Ondan ciddi anlamda nefret ediyordum. Gerçekten sevmiştim onu, yani arkadaş olarak tabi. Benim için uğraşması, müziği sevdirmeye çalışması falan güzeldi. Hem de çok... Ama o günler geri gelmeyecekti sanırım. Çünkü o özür dilemezdi ben de affetmezdim. E "Elveda müzik!" o zaman.
Geçen bir hafta içinde Taylan sürekli yanıma gelip özür diliyor, istiyorsam Rüzgar'la konuşabileceğini söylüyordu. Tabi ki öyle bir şey istemezdim. Ayrıca suçlu olan da Rüzgar'dı.
Ve Büşra da, ne olduysa artık, Görkem'in yanında fazla takılmıyordu. Ve sürekli Rüzgar'a anlatması için soru soruyordu. Pek yorum yapmak istemiyorum ama, AY GÖTÜM! Sanki çok anlıyormuş gibi "çik tişikkir idirim rizgir siyindi 100 iliciğim." diyordu. Evet gördüğünüz gibi hiç takmıyorum Rüzgar'ı.Son teneffüste ben Cankat, Yamaç ve Ateş bahçeye çıktık. Çimenlere yayılmış etrafı izliyorduk. Bir ara bana doğru gelen Görkem'i gördüm. Büyük ihtimalle bana gelmiyordur, diyip öküz oturuşuma devam ettim.
Ama o ısrarla bizim olduğumuz tarafa doğru geliyordu. Evet kesinlikle bizim tarafa geliyordu!!
"Görkem bana geliyor!!" diyen tarafım, "Kendi kendine gelin güvey olma gerizekalı!" diyen tarafıma piç smayl yapıyordu. Ben de mal mal gülümsüyordum. Görkem yanıma geldi ve çömdü. Çocuk o haldeyken bile "asalet asalet" diye ışık saçıyordu.
"Naber Leyla?"
"Ay Allahım bana 'naber' dedi ayayayayayayayayayay!" diyordum ben de. Tabi içimden. Bunu sesli söyleyecek kadar delirmemiştim daha.
"İyidir Görkem. Senden naber?"
"İyi. Ya şey soracaktım..."
"Evet?"
"Bu yıl şiir gecesinde 2 şiir okuyabilir misin?"
"NE?!?!" Evet biraz saçma gelebilir;ama şiir gecesinde 2 şiir okumak muhteşem bir şeydi. Hocalar böyle etkinliklere katılanlara yüksek sözlü notu veriyordu. Ve 2 şiir demek Görkem'in şiir okuyuşunu daha fazla dinleyeceğim demekti. Daha güzel bir şey olamazdı.
"T-tabi ki. Ama neden?"
"Güzel okuyorsun Leyla. Ve bu yıl başvuru biraz az oldu. Katılanlardan da öyle çok güzel olan fazla kişi yok. Kısa da sürmesini istemiyoruz. Böyle olunca en iyi okuyanlara iki şiir verelim diye düşündük."
"Pardon da... Kim kim düşündünüz desem?"
"Edebiyat hocası ve ben. Bence yeterli."
"Kesinlikle."
Ayayayayayay benim iki şiir okumamı istemişlerdii!!! Resmen egom boyumu katlamıştı. Beynimin içinde yengeç dansı yaparken Görkem'in bir yere baktığını fark ettim. Büşra, Rüzgar'a durmadan bir şeyler söylüyordu. Bir ara Rüzgar'ın koluna girdi hatta. Ben iptal... Başımı Görkem'e çevirdim. Tepkisini merak ediyordum. O da bana döndü. Tam bir Türk filmiydik o anda. Ateş Görkem'le aramızdan zıplayarak geçene kadar. Sonra kendimize geldik ve Görkem "Sonra görüşürüz." diyip gitti. Çocuğa üzülmüştüm. Bunu hak etmiyordu. Gerçi Büşra'yla çıkarak en büyük salaklığı yapmıştı; ama olsun. Kıyamıyordum.
Ateş, Rüzgar'ı da alarak yanımıza döndü. Tam pis bir bakış atacakken sırtıma binen bir ayıcıkla sarsıldım- pardon Başak'mış.
"Bir şey kaçırdım mı?"
"Görkem'in Leyla'ya yavşaması dışında hayır."
"Ne??"
"Kendi işine baksana sen Rüzgar."
"Ben işsizim."
"Evet Büşra gidince tabi işsiz kaldın."
O sırada çalan zille yerimden kalkıp okula doğru ilerlemeye başladım. Sınıfa giremeden Başak ve Yamaç bana yetişti.
"Leyla, bugün bize gelsene. Film izleriz."
"Bilmem ki..."
"Ya bilmeyecek ne var? Hem yarın cumartesi zaten."
"Kalamam Başak. Eve dönmem lazım. Anneme 'Yemeği ben yapacağım.' dedim."
"E tamam o zaman. Film izleriz sonra gidersin. Kafanı dağıtmış olursun ya."
"E iyi peki."
Sonunda beni mutlu eden bir şey olmuştu. Ders hızlı geçmişti. Otobüse yardırdıktan sonra binmeyi başarmıştık.
"Ee ne izleteceksiniz bana?"
"Aynı yıldızın altında."
"Are you fucking serious? Gelmiyorum ben."
"Geleceksin Yamaç. Çok ciddiyim döve döve izletirim."
"He bacım he."
"E görürsün."
"Yamaç gel sen de işte. Belki filmi değiştirtiriz."
"Pardon da, nah değiştirirsiniz."
"Yok kankam gel sen. Ben değiştiririm filmi."(DEĞİŞTİREMEDİ)
"Başak, bize cidden bu zulmü yaşatacak mısın? İçin nasıl el veriyor kadın!"
"Ya seveceksiniz. İnanın. Hem pizza da var."
"Ay Başak'ım senin film zevkine her zaman hayrandım zaten. Sen var ya tam bir film eleştirmenisin. Ayy canım benim!"
"Beni iki sucuk bir bibere sattın ya Yamaç... Helal olsun lan."
"Belki de kenarları peynirli olandan sipariş etmişimdir..."
"Yamaç defol! Beni Başakaşkımla yalnız bırak."
Başak, pizza gelene kadar filmi başlatmayacağını söyleyince oturup pizzaları beklemeye başladık. Tam söylenmeye başlayacakken kapı çalındı. Üçümüz kapıya yardırdık. Kapıyı kimin açtığını anlayamadım bile. Yamaç "Ver aşkımı bana!" diye öne atlayınca onu geri çekmek zorunda kaldık.
"Pardon?"
"Ya siz onun kusuruna bakmayın."
"Bana mı aşkım dedin birader?"
"Yok ya... Siz nolur kusuruna bakmayın."
"Haklısınız. Belki gerizekalıdır, üstüne gitmeyeyim."
Ooo pizzaman 3 - Yamaç 0
Yamaç adamın söylediğini takmayıp pizzaları aldı ve içeri girdi. Biz de tekrar özür dileyip pizzanın parasını ödedikten sonra salona döndük.
"Ya sen bela mısın?"
"Noyo bo?"
"Ağzında yemek varken konuşma hayvan herif!"
"Sozo no bo!"
Yamaç'ı boşverip koltuğa geçtim. Başak "muhteşem" filmini dvd player'a taktı.
"N'olur çok sıkıcı olmasın." dedim içimden. Bu tür filmlere karşı hep önyargım vardı. Arkadaş hatırına yaptıklarım sayesinde kanatsız melek mertebesine yükselecektim. Bunu düşünerek pizzamı kucağıma aldım ve izlemeye başladım.----------50 DAKİKA SONRA-------
"Ühühühühü"
"Neye ağlıyorsun mal?"
"Ya mal Rüzgar! Biz niye böyle olamadık ki. Allah'ım çok şirinleeer!"
"Off Leyla kes sesini!"
"Yalan mı lan? Bunlar arkadaşız diyor, nasıl güzel şeyler yaşıyorlar. Biz güya sevgiliydik!"
"Çocuğa sürekli 'Çakma Sevgilim' diye şey yapmasaydın belki böyle olurdunuz."
"Ha suç bende yani?"
"Biraz."
"Sus Yamaç. Kes Yamaç. Kapat Yamaç. Cehennem ol Yamaç."--------------AZICIK DAHA SONRA-----
"HIIAAAAĞĞĞ! AUGUSTUUUS! NEDEN ÖLDÜN LAAAN? NİYE BIRAKTIN HAZEL'I??? NE YAPACAK BU KIZ İKİ ÇOCUKLA ORTADA KALDIIII!"
"Ne saçmalıyorsun sen?"
"Başak bu filmi açan aklını seveyim. Ne hale geldi lan kız!"
"Ne bileyim ya ben böyle olacağını."
"ÜHÜHÜHÜHÜAAAAĞĞĞ!!! ANSEEEL!! ANSEL ÖLME ANNEEEM!! BENİMLE KAL! BENİMLE KAL ANSEEEL!"
"Sesin içine kaçsın inşallah!"
"Defolun lan! Acı çekiyorum. İİSYEEEAAAAAN!"
"Ay mart kedisi yemin ediyorum. Ay öldürdün beni Leyla!"
"Öldü lan. Gitti lan yumurta gibi çocuk. Ay Allah'ım! Ağlamayacağım, ağlamayacağım..."
"Ya sen Fast And Furious izleyen kızdın. Ne ara böyle oldun?"
"Ya taş kalpliler sizi. Pisler! Nasıl ağlamazsınız? HIIAAAĞĞĞ!"
"Lan sen ağlamıyorsun ki böğürüyorsun bacım!"
"Kedi kesiyoruz sanacaklar Leyla Allah aşkına sus."
"Sizin yüzünüzden! Siz izleyelim dediniz. Sizin yüzünüzdeen! Açeydim gollarımı gitme diyeydiiim!"
"Başak aç bir aksiyon komedi falan bir şey aç! Kesecek bu manyak kendini!"
"Yamaç aksiyon yok ki bizde. Ama komedi olabilir. Baksana çekmeceye."
"Ay christmas tree dedi. Vücudu christmas tree gibi yanıp sönüyordu. Ayyyy!"
"Leyla!"
(İç çekiş)
"MAL LEYLA!"
"NE VAR LAN! NE???"
"Hababam Sınıfı açıyorum."
"Anam! Tarık Akan olan mı?"
"Evvet."
"Ay aç aç. İçim sıkılmıştı zaten. Aç Damat Ferit'imi izliyeyim."
"Oha! Daha demin kendini boğacaktın. Ne ara böyle oldun?"
"Damat Ferit diyor Başak. Nasıl sevinmeyeyim?"
"Allah ıslah etsin başkan. Ne diyeyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk... Müzik Durana Kadar
Teen FictionAşk, şarkılarla anlatılır. Peki ya hayatınızda müziğin yeri yoksa? Müzik durana kadar her şey olabilir, o güzel melodi sona erince geriye sadece yanmış, yıkılmış kalpler kalır...