"Leylindooo!"
"O ne be?"
"İşte Bailandoo gibi."
"Gerizekalı mısın Cankilatte?"
"En az senin kadar."
"Oo bayağı kötü durumdasın o zaman Cankat."
"Başak!"
"Yalan mı?"
"Allah hepinizi bildiği gibi yapsın lan! Ben gidiyorum."
"Nereye?"
"Soru çözüm odasına."
"Bir inek yetişiyor."
"Eyvallah kuzuş. İltifatlarınıza layık olmaya çalışıyoruz efenim."
Bitirmem gereken 38 fizik testi varken boş boş oturmak çok büyük aptallık olurdu. Fizik yapabilenlere çok büyük saygı duyuyordum. Çünkü... FİZİK LAN FİZİK!!!Soru çözüm odasına gittiğimde kimse yoktu. Testlerimle baş başa kalacaktım. Korkutucu bir romantizm, biliyorum. En kolay dedikleri testlerden başladım. Moralim düzelir umuduyla. Ama Allah belamı versin ki yapamıyordum. Hatta belamı vermiş bile olabilirdi o an. Ben sorularla cebelleşirken kapının açıldığını duydum. Başımı o yöne çevirdiğimde Taylan'ı gördüm. Elinde iki kahve vardı.
"Ot getirdim."
"Höö! Çok komiksin."
"Yalan mı? Ne çözü- OH GOSH FİZİK!!!! Sen kimsin ve Leyla'ya ne yaptın?"
"Ben benim de ödev var."
"Hadi ya. Geçmiş olsun ne diyim?"
"Sağol ya. Kahve için de teşekkür ederim."
"Ne demek. Çözemediğin soru var mı?"
"Çözdüğüm 3 tane var."
"Vay be! Bakalım o zaman."
"Cidden mi?"
"Evet."
"Canımsın Taylan!"
Taylan soruları çözüyordu. Evet o çözüyordu; ama bende bir anlama belirtisi yoktu. Nasıl çözüyordu çocuk maşallah tü tü tü tü tü!
Bir ara kahveyi elime aldım. Mal gibi elimde tutarken Taylan'ın eli çarptı ve kahve olduğu gibi üstüme. Hayır sen nasıl bir malsın Leyla? Deli gibi sıcak bir kahveyi neden elinde tutuyorsun? İşin en kötü yanı kahve her yerime dökülmüştü. Göğsüme, karnıma, bacaklarıma... Nasıl yerimden fırladıysam masayı da salladığım için Taylan'ın masadaki kahvesi de bacaklarıma döküldü. Tam bir sakarlık kraliçesiyim. Ben sakarlığın annesi, Khal Newton'ın güneşi, ayı ve yıldızları... Ben Khaleesi- ne diyorum ben ya? Deli gibi yanıyordum. Oradan çıkayım derken Taylan'a çarpıp onu yere düşürdüm. O sırada ne oldu tahmin edin. Hadi bir tahmin edin... Tabi ki Sahra Çölü'nde vals yapan bir penguene denk gelme şansına sahip bir insan olan ben yine en olmayacak bir durumu yaşıyordum. Kapı açıldı ve içeri Büşra girdi. "Ay bu ne rizaleeet!" diye bağırdıktan sonra içeri Emirhan girdi. Evet evet ben hala Taylan'ın üstündeyim tabi. Emirhan'a mal mal bakarken Taylan'ın hareket etmesiyle kendime geldim. YANIYORDUM BEN!!!!"Yanıyooom!" diye bağırarak koşmaya başladım. Bir kahve bu kadar sıcak olamazdı, gerçekten. Tuvalete girince Başak'ı aradım.
"Başak yanıyom laaan!"
"Ooo ateşini yolla bana. Kor alevler içindeyim bilmesen deee daha dah-"
"Mal şarkının sırası mı? Kahve döküldü üstüme çabuk gel."
"Neredesin?"
"Willy Wonka'nın çikolata fabrikasında."
"Yazııık beynine mi döktün kahveyi?"
"Tuvaletteyim gerizekalı gel işte!"
Başak'ı beklerken üstüme su atıyordum. Üstüm sırılsıklam olmuştu; ama acısı bir türlü geçmiyordu. Her yerim sızlıyordu.
"Yangın var yangın var ben yanıyorum! Yetişin a dostlar tutuşuyorum ay ay ay!" Başak içeri şarkı söyleyerek girdi.
"Mal olan benim Başak. Rol çalma lütfen."
"Oha! Sen ne yaptın?"
"Yanıyorum işte!"
"Leyla nasıl döktün o kahveyi?"
"Ya bir kahve döküldü sonra bir bardak daha döktüm."
"Çok ciddi bir şey soracağım."
"Sor."
"Neden?"
"Ya Başak ben burada sızı sızı diye ses çıkarıyorum sen ne diyorsun ya!"
"Ay kıyamam ben kuzuma. O kadar kötü mü?"
"Kötü tabi. Ya Başak geçmiyor acısı ne yapacağım? Of!"
"Gel revire gidelim kuzum."
"Bu halde mi?"
"Bekle iki dakika Cankat'a falan haber veriyim hırkalarını versinler."
Başak Cankat'ı ararken ben üstümü ıslatmaya devam ediyordum. Kosa bir süre sonra Cankat'la Yamaç geldi, biz de tuvaletten çıktık.
"Leyla! Ne oldu?"
"İyi misin Leyla?"
"Şu an cevaplayamacak durumdayım ya. Hırkaları alayım mı?"
"Ne yapacaksınız?"
"Revire gideceğiz de hanım 'Bi hildi ikildi dilişimim.' dediği için sizi çağırdık."
"Anladım. E bizim yapabileceğimiz bir şey var mı?"
"Hocaya derste haber verin yeter."
"Tamamdır."
"Alohaa! Muhabbetinizi bölüyorum pardon da birazcık yanıyorum ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk... Müzik Durana Kadar
Teen FictionAşk, şarkılarla anlatılır. Peki ya hayatınızda müziğin yeri yoksa? Müzik durana kadar her şey olabilir, o güzel melodi sona erince geriye sadece yanmış, yıkılmış kalpler kalır...