Bölüm 8: Hani Biz

273 5 2
                                    

"Her şey bu dinamiğine koyduğum fizik testleri yüzünden oldu!"
Dedim, testleri suratına fırlattım ve kapıyı çarparak evden çıktım. Barut gibiydim. Ayakkabılarımı giydim ve Cankat'ın evine koştum. Lanet ev uzaktaydı. Nefes nefese bir halde evlerine ulaştım. Kapıyı art arda çalıyordum. Normalde o saatte evde Cankat'tan başka kimse olmazdı. Ama benim bu şansım sınır tanımadığından her şey olabilirdi.
Kapıyı Cankat açtı. O bir şey diyemeden içeri daldım ve odasına çıktım. Cankat'ın odasına daldığım çok olmuştu. Bu yüzden bir şey demiyordu bana. Cankat odaya girince nefretimi kusmaya başladım: "Senin o beyni başka yerlerinde olan arkadaşının ta-"
"Sakin ol Leyla. Ne oldu yine?"
"Beyinsiz bana neler neler söyledi. Yok o soru çözüm odasına kız atacak kadar salak değilmiş de ben Taylan'la aynı sitedeymişim onun evine gidip orada... Tövbe ya!"
"Böyle mi dedi?"
"Evet aynen böyle dedi. Egosuna koyduğumun gerizekalısı!"
"Ya yanlış anladığındandır."
"Dinleseydi beni gerizekalı. Ayrıca o imaları falan da çok iğrençti."
"Ya ama hak ver çocuğa."
"Cankat salak mısın sen? Kimin tarafındasın anlamadım ki!"
"Orta yolu bulmaya çalışıyorum sadece."
"Öyle mi? O zaman sana iyi şanslar." diyip evden hızla çıktım. En yakın arkadaşım bile beni anlamıyorsa kimse beni anlamazdı. En iyisi eve gitmekti. Eve yaklaşınca annemin arabasını gördüm. Kimseye iyi davranacak halde değildim ve o halde en son isteyeceğim şey birini daha üzmekti. Sitenin parkına gittim. Oyun oynayan çocuklardan başka kimse yoktu. Ayakkabılarımı çıkardım ve çimlerin üzerinde yürümeye başladım. Herhalde benim elektriğimi aldıktan sonra alternatif enerji kaynağı olarak kullanılabilecek durumda olacaklardı. Bir süre sonra elektronlarımı atmış bir şekilde uzanmaya karar verdim.
Tam uykunun kollarında huzura ulaşacakken yüzüme bir şeyin düştüğünü hissettim. Ve tabi ki böcek sandım. Yani başka ne olabilirdi ki? Işık hızıyla ayağa fırladım ve "İğrençiğrençiğrençiğrençiğrenç..." diye bağırmaya başladım. Bir kahkaha duyunca gözlerimi açtım (ve evet o sırada da gözlerim kapalıydı. Niye? Çünkü ben malım.)
Karşımda Emirhan duruyordu.
"Çok mu komik?"
"Evet. Çok..."
Sustum. Gerizekalı kim bilir yüzüme nasıl bir tarantula atmıştı da gülüyordu.
"Yüzüne böcek falan atmadım. Masum bir çiçekti sadece."
"Nereden-"
"Seni tanımaya başladım diyelim."
"Evet o kadar iyi tanıyorsun ki yaklaşık yarım saat önce bana çok güzel şeyler söyledin."
Ve Leyla vurdu gol olduuuu!
Emirhan sustu. Ben de bu andan yararlanıp koşmaya başladım. Emirhan arkamdan bağırıyordu; ama onu takmadan koşmaya devam ediyordum... O vahim ana kadar. Ayağımda keskin bir acıyla kendime geldim. Ayakkabım yoktu! Ben mallıklar kraliçesi Leyla ayakkabımı unutmuştum ve kim bilir neye basmıştım. Ben bunları düşünürken Emirhan nefes nefese bir şekilde karşımda durdu.
"Ayakkabılarını unutmuşsun Sindirella."
"Fark ettim." diyip ayakkabılarımı elinden aldım. Ayağımı kaldırdığım anda derimi koparıyorlarmış gibi hissettim. Emirhan "Leyla!" dedi. Ne oldu diye soramadan çevreden gelenler oldu. Ne ara bu kadar insan gelmişti ki? O sevimli çocuklar gitmiş yerine sitenin tikileri ve arkadaşım olan insanlar gelmişti. Herkes ne olduğunu soruyordu. Ben tabi telaştan tutuştuğum için hiçbirine cevap veremiyordum. Ben öylece dururken bir anda havalandığımı hissettim. Korku içinde Emirhan'a döndüm. İki kolu da gayet görünüyordu. Demek ki başka biriydi beni kaldıran. (Çok zekiyim biliyorum bitches.) Başımı diğer tarafa çevirdiğimde tahmin edin kimi gördüm? Hadi tahmin edin.

Gönül isterdi ki bir Vin Diesel olsun; ama tabi ki Taylan vardı yine. Yine Taylan yeni Taylan yine yeni yeniden Taylan. Bu çocuk ne zaman atraksiyonlu bir durum olsa hemen orada oluyordu. Emirhan'ın gözü seyiriyordu. Tamam çocuk saykoya bağladı, dedim. O sırada kurtarıcım, kahramanım Cankat geldi.
"Açılın lan ayı mı oynuyor? Yani tamam ayı kısmı doğru da Taylan'ın kucağında şu an."
"Allah belanı versin gerizekalı!"
"Tamam lan kızma." dedi Cankat ve beni Taylan'ın kucağından aldı. Cankat'ı daha çok sevdiğim başka bir an olamazdı herhalde.
"Eve mi götüreyim seni Leylu yoksa hastahaneye mi?"
"Eve."
Taylan ve Emirhan da bizi takip ediyordu. Emirhan bir ara Taylan'a "Sen nereye?" dedi. Çok sinirli görünüyordu.
"Leylalara."
"Nah Leylalara. Sen kimsin Leyla'nın evine giriyorsun? Ayrıca bir daha asla asla Leyla'ya dokunmayacaksın! Sabahtan beri ne zaman Leyla'yı görsem yanında bitiyorsun. Uzak duracaksın Leyla'dan."
"Sana ne lan!"
"Sikerim lan seni! Defol git lan! Nereden çıktın sen!"
"SESİNİZİ KESİN!" diye bağırdım. Ayağımın acısıyla uğraşıyordum zaten. Bir de bunlarla uğraşamazdım. Cankat inanılmaz bir hızla beni eve götürdü. Emirhan artık ne dediyse, Taylan dışarıda kalmıştı. Annem müthiş can yakan yara temizleme işini yaparken Cankat'ın kolunu tırmıklamıştım. Sanırım biraz ileri gitmiştim ki annem Cankat'ın koluna krem sürmek zorunda kalmıştı. Bu süre içinde Emirhan tek kelime etmemişti. Tuhaf geldi tabi. Sonuçta laf sokması gerekirdi.

Aşk... Müzik Durana KadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin