"Kum saatlerinin içi göz göz olur, öyle iner tanecikleri yere... Bir kuş tüyüne biner gider zaman. Bir daha çevirirsin, bitince bir daha, bir daha. Zaman bitmez, bitemez."
1830, Goryeo ve Joseon Bölge Krallıkları
Hava sonbaharın getirdiği tatlı rüzgarlarla hafif hafif soğumaya başladığında gökyüzünü aydınlatan güneş bunun aksini kanıtlamaya çalışır gibi çabalıyordu dengelemek için. Yine de bu, siyah saçlı omega için yeterli değildi, ellerini kendine sarmasına engel olamamıştı tepedeki güneş. Isınmak için sarmıştı ellerini kendine ama pek de faydalı olduğu söylenemezdi ama zaten üşüdüğünden değildi bu hareketi, korkusundandı. İlk kez Joseon'dan, topraklarından ayrılıyordu, bu dışarıdan bakıldığında bir kaçış yolu görünebilirdi sonuçta bölgeleri dış dünyaya kapalı, surlarla çevrili ve kimsenin kolay kolay giremediği, içeriden dışarıya, dışarıdan da içeriye hiçbir şekilde bilgi sızmayan topraklardı.
Toprak yolda sallanarak giden saray tahtının içindeki kendine en yakın olan hizmetli omega, dizlerinin üzerindeki işlemeli örtüyü hemen siyah saçlı omeganın omuzları üzerine bıraktı. Bırakırken de hanboklarının kol kısmı sıyrılmış, zincir izlerini gözler önüne sermişti. Siyah saçlı omega gözlerini o izlere bakmaktan alıkoyamadı, baktığında yüreği parçalandı çünkü kralın oğlu olsa da kendi hizmetlisini koruyamamak canını acıtmıştı. Kendisi de bir omegaydı ama sırf kraliyet soyundan olduğu için pek zarar görmüyordu. En azından fiziksel olarak. Duygusal açıdan pek de öyle değildi.
Eliyle hizmetlisinin açılmış bileğini kıyafetini çekiştirip gizlediğinde gözlerini kaçırmıştı. Ona bakamıyordu, baksa gülen yüzünü görüp daha fazla acı çekecekti, bunu adı gibi biliyordu. Hizmetlisi daima gülerdi, gülümsesinin ışığı hep gün gibi ayrınlatırdı çehresini, sadece, zarar görmesi fazlasıyla can yakıcıydı kendisi için.
"Önemli değil, artık acımıyor." dedi hizmetlisi tatlı tatlı ama siyah saçlı, karşısındaki çocuğun bunu iyi hissetmesi için söylediğini biliyordu. Onu kahreden de buydu işte. Sırf babasıyla konuşurlarken içeriye paldır küldür girdi diye babası hizmetlisini zindana atmış, zincirlemesi yetmemiş gibi 20 kırbaca mahkum etmişti. Daha yeni toparlanmıştı, yaraları daha yeni kabuk tutmuştu.
"Benim acıyor ama." dedi siyah saçlı omega başını kaldırmadan.
"Lütfen, benim için üzülmek yerine oradaki amacınıza odaklanın. Kolay olmayacak, biliyorsunuz."
Siyah saçlı omega, derince bir iç çekti, bunu biliyordu, hatırlamak istemede de çok net biliyordu. Bunu o kadar iyi biliyordu ki zaten bu yüzden Joseon'dan çıkmaları ona bir kaçış gibi değil daha çok hapsoluyormuş gibi hissettiriyordu. Goryeo'ya gitmek her şeyden öte büyük bir riskti fakat babasının planı öylesine detaylıydı ki risk kaçınılmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Counterclockwise | Yoonmin
FanfictionBir kum saatinin içindeki kum aksa da tükenmez, tükenmediği gibi size geri döner. - Yoonmin x Omegaverse 19.06.2021