Merhaba nutellalar! Yb ile karşınızdayız! Oy ve yorumlar eksik olmasın. Hepinizi seviyoruz!
Multi karakterler.
Benimle birlikte bağıran Boraya baktım. Seren kim? Ve Hakan burda! Geri mi kaçsak? Ama çoktan göründük.
Hakan ve ben bakışırken Borayla da Hakanın yanında ki kız bakışıyorlardı. Hakana bakmayı kesip onu görmemezlikten gelmeyi çözüm edindim. Resmen uçarak Banu ablanın yanına gittim.
"Nasılsın ablam? İyi misin? Korkuttun da bizi. Gece uyuyamadım meraktan." İçimdeki sevgili KFA bana böğürerek güldü. Haklı.
"İyiyim canım. Sorun etme. Küçük bir kaza işte. Kolum çatlamış sadece." Kafam o kadar uçmuştu ki heyecandan, Banu ablanın dediklerini anlayamadım. O yüzden sadece "Hmm." dedim. Arkamdaki Boraya döndüm. Kızla bakışıyorlardı. Cidden o kimdi ki? Halama döndüm. Kaş göz yaparak kızı gösterdim. Hemen yanımda bitti dedikoducu Şaziye. "Hakan'ın sevgilisiymiş." dedi.
O an ne düşüneceğimi bilemedim. Karşımdaki kız eski platoniğimin sevgilisiydi. Böyle şeylerde nasıl tepki verilirdi ki? Hiç bi bilgim yoktu.
Hakan eski sevdiğimdi. Arkadaşlıkla başlayan ilişkimiz benim hoşlantımla son bulmuştu. Yüzüne baktım. Gözlerinde eski anılarımızı gördüm. Kardeşliğimizin anıları benim ona itirafımla son buldu. Sonra eşyalarla dolu bir kamyonun içinden bana bakışı. Bu kadar.
Hemen gözlerimi kaçırdım. Dolan gözlerim akmasın diye tavana baktım. Kendime gelmeyi bekledim. Banu ablanın sesi düşüncelerimden uzaklaştırdı beni.
"Ada? Bu delikanlı kim?" Dedi muzhip ses tonuyla. O an beynim durdu sanki. Kollarım kendiliğinden yapıştı Boraya. "Sevgilim Banu abla." dedim hızla.
Boranın sarıldığım kolunun kasıldığını hissettim. Gözlerim Boranın şaşkın yüzünden Hakanın çatık kaşlarında ardından gözleri dolmuş hala tanımadığım kızda dolaştı. Ardından saliselik hızla Banu ablaya baktım. Şaşkınlıkla birlikte muzhip bakışları Bora, ben ve koluna sardığım kollar arasında gidip geliyordu.
Arkamda ki kapıdan Selimin sesini duyunca ne yapacağımı bilemedim. Eğer buraya birşey bilmeden girerlerse Banu ablaya söylediğim talanla birlikte Hakan'ın gözünde ezilirdim. Bunu göze alamazdım. Gururum el vermezdi. "Ben çabucak geliyorum. Beni biraz bekler misiniz?" dememle kapıdan fırlamam bir oldu. Eylül ve Selim beni görünce korktular. Direk lafa atladım. "Hakan burda."
Eylül ve Selime her şeyi anlatmıştım. Borayla attığım yalanı, Hakanın yanındaki Seren diye tahmin ettiğim kızı ve en önemlisi Hakanı. "Kabul etmiyorum." dedi Selim. "Sevgili falan." dedi ve kafasını cıklayarak iki yana salladı. "Lütfen Selim." dedim. "Bu çok önemli. Onun beni bırakıp gitmesini kendime yediremedim. Şimdi karşıma sevgilisiyle geçmiş. Sen olsan ne yapardın Eylül?" Dolan gözlerimle beni anlamasını umarak Eylüle döndüm. Anında sarıldı bana. İçimdeki fırtınaları ezmek istercesine sıktım Eylülü. Sarılmamız bitince beraber Banu ablanın odasına girdik.
Eylül Borayı görünce büyük bir Oha çekti. Selime baktım hızla. "Vur şunu Memati!" bakışları atıyordu. Aralarından sıyrıldım. Benim aralarından çıkmamı değerlendiren Selo Eylülün kolunu cimcikledi. Eylül'ün yüzünün morarmasıyla kahkahalarımı içimde tutmaktan benim de yüzüm morardı. Öyle mor mor birbirimize baktık. Sonra tabi ben kahkahalarımı tutamadım, ağzımdan domuz sesi gibi iğrenç bi ses çıktı. Bütün odada göz gezdirdim. Herkes bana bakıyordu.
Aniden herkes kahkaha atmaya başlayınca ben de içimdeki KFA'yı dışarı çıkardım, beraber güldük. Sonra da diktiler. -Tamam. Vurmayadabilirsiniz. Fark etmez.-

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sönmeyen Işık
Novela JuvenilAnnem ölmüştü. İşte bu kadardı. İk kelime, 12 harf. Ama verdiği acı? Sanki o iki kelime kalbimi yarıyor, 12 harfde vücuduma minik iğneler batırıyordu. Bu nasıl bir duygu bende tam çözememiştim. Ama öyleydi. Benim şefkatli, güzel annem bir katile ku...