MULTİMEDYA'DA ADA VAR :)
Kaç gündür okula gitmiyorum bilmiyorum ama bugün gitmem lazımdı.Sıradan bir okula gidiyordum. Durumumuz özel okula yetiyordu ama ordaki öğrenciler gibi olmak istemiyordum. Beyinleri paradan ibaret,insanlıkları olduğuna bile şüpheliyim.
Dolabımdan NewYork baskılı t-shirt alıp altına masa sandalyemin üstüne konulmuş siyah pantolonumu giyindim Havalar soğuduğu için üstüme hırka alıp aşağı indim. Ayakkabılarımı giyerken babamı gördüm, duraksadım. Kaç gün oldu onun aşkı bu dünyadan gideli? Gözlerine baktım. Kırmızıydı. Bana bakınca "Ondan bana kalan tek sensin." diyip sarıldı. O sert görünüşlü babam yıpranmıştı. Sevdiği kadın gitmişti. Sarılmayı bıraktığımızda "Seni ben bırakıyım mı?" diye sordu. Bugün yürüyecektim. Temiz havaya ihtiyacım vardı. "Hayır,baba biraz yürüyeceğim. Teşekkürler." Kafasını sallarken tebessüm edip çıktı. Arkasından da ben çıktım. Yürümeye başladım. İşte en zor kısma geliyorduk. Hayal Kafe. Annemle ikimizin kafesi. Her güzel animiz orada geçmişti.
Garson elinde sipariş ettiğimiz kahveleri bırakarak ilerlemeye başladı. Anneme bakmak istemediğim için gidene kadar garsona odaklandım. Annem kıkırdadı "Çok baktın ha " dedi muzhipçe. O an zaten utançtan kızaran yanaklarım morardı resmen. "Anneee!! " dedim kısık sesle. Güldü. "Şaka yapıyorum. Hadi anlat." Çok utanıyordum. Annem günlüğümü bulmuş ve bir merak ile bütün duygularımı ilk aşkımla beraber öğrenmişti. Şimdi karşıma geçmiş bütün bilgileri istiyordu. "Anne aslında hepsini yazmıştım biliyorsun. Çok iyi arkadaştık. Birden öyle oluverdi işte sonrası malum, söyledim ve ne arkadaşlık kaldı ne başka bişey..." Annem bana şefkatle bakıyordu. Hafifçe gülümsedi ve ellerini ellerimin üzerine narince koydu. "Prensesim, sen güçlü bir kızsın. Ne zorluklarla karşılaşırsan karşılaş kafanı dik tutacaksın. Hayatında insanların seni ezmesine izin vermeyeceksin. Hakan çok şey kaybetti. Ama sen onun sayesinde biraz daha güçlendin bunu sakın unutma. " dedi. Gözümden düşen damlayı silerken ona gülümsedim ve kocaman sarıldım. "Seni seviyorum."
Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Trafik lambalarının yanında biraz durdum. Sağa sola baktım, gelen yoktu. Tam karşıya geçecektim ki korna sesini duyduğumda karşımda bana doğru hızla gelen arabaya bakarak yerime mıhlandım. Sadece gelen arabaya odaklanmıştım. Beynim durmuştu resmen.
Bir an kendimi yerde birinin üstünde buldum. O kadar şoka girmiştim ki üstunde olduğum adama resmen yapıştım. Sesler geliyordu ama odaklanamıyordum. "Şoka girdi sanırım" sesi kulağıma yankılandı. Sonra püruzsüz bir sesin sabırsızca soluduğunu duydum. "Artık, bıraksan beni!?"
Onun sesiyle gözlerimi kırpıştırdım. "Ha?" "Yapıştın, bıraksan diyorum?" Kendime gelince hemen üstünden kalktım. Üstümü başımı silkeledim. Hafif yırtılmış pantolonuma bakarken birden başım döndü. Tekrar yanımdaki adama tutunmak zorunda kaldım. Gerçi adam da diyemicem taş gibi çocuk. "Bırakmak istemiyorsanız söyleyin hanımefendi." dedi bıyık altından sırıtarak. Hemen çektim elimi. Ukala pislik!
"Bana borçlusun" deyince "Ne yapıcam peki borcunu ödemek için?" dedim. Düşünür gibi elini çenesinin altına getirdi. Çok tatlı mı ne ? "5 dilek hakkım olacak. Dileğimi yerine getirmediğinde de 1 tane daha dilek tutucam. Anlaştık mı??" diyip elini uzattı. "Neden 5 dilek?" dedim. "Çünkü ben öyle istiyorum. Şimdi telefonunu ver" Telefonumu verdiğimde galiba kendini kaydetti. Daha sonra benim telefonumla kendini aradı. Bense onu salak salak izliyordum. "Aradığımda hemen açmazsan 1 dilek daha dilerim ona göre." dedi ve pislikçe güldü. Ne işe bulaştım böyle?! Giderken arkasından bağırdım. "Bari adını söyleseydin ukala!" Yandan gülerek baktı. Kaşları hafif kalkıktı. "Adım Bora." "Bende Ada memnun oldum." diye bağırdım. Ama o arkasını bile dönmeden ilerlemeye devam etti. Pislik!!
![](https://img.wattpad.com/cover/31206178-288-k986125.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sönmeyen Işık
Teen FictionAnnem ölmüştü. İşte bu kadardı. İk kelime, 12 harf. Ama verdiği acı? Sanki o iki kelime kalbimi yarıyor, 12 harfde vücuduma minik iğneler batırıyordu. Bu nasıl bir duygu bende tam çözememiştim. Ama öyleydi. Benim şefkatli, güzel annem bir katile ku...