1.bölüm: yıl 2100

371 33 23
                                    

Hayatın anlamı nedir sence? Hangi hayatı yaşıyoruz ve rolümüz nedir? Peki başkaların hayatını yaşayabilir misin sence? Kim bilir, belki şimdi ailenizle olmazsaydınız bambaşka biri olabilirdiniz de. Belki de kınadığınız insanların yaptıklarını yapmaya mecbur kalıyorsunuzdur.

 Belki de kınadığınız insanların yaptıklarını yapmaya mecbur kalıyorsunuzdur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dilerseniz instgramdaki editlerime bakabilirsiniz.

Yıl
25.ekim 2100

Bizi depo gibi bir yerde tutuyorlardı. Uykuya daldığımız kamyonetten sonra nerede olduğumuzu takip edememiştik. Belki de yanlış bir yere gelmiştik ama kabullenmekten başka çaremiz yoktu. Daha nereye saklanabilirdik ki.

Depoda sonumuzu korkuyla beklerken uzun bir süre ortamı uğultulu sesler kaplamıştı. Herkes korku ve endişeyle ne olacağını bekliyordu. Ben de aynı şekilde bekliyordum. Ya ölecektik, ya da yeni bir hayata gözlerimizi açacaktık.

Bir süre sonra deponun büyük kapısı aniden açılırken uğultular kesildi. Herkes endişeyle içeri gelen adamalara bakarken önden, kara saçlı, kara gözlü olan adama baktım. Tanıdık bir tipi vardı. Sanki daha önce görmüştüm.

Adam yavaşça sıranın ilk tarafından başlayıp göz gezdirerek insanları yoklamaya başladı. Adamın bakışları ürkütücüydü. Öyle ki bir organ mafyasının eline düştüğümüzü hissettiriyordu. Adam öyle sert bakıyordu ki, her an birini vuracak gibiydi. Kadın erkek karışık herkesi inceledi. Sıra bana gelince adam bir an durdu. Şüpheyle gözlerimin içine bakmaya başlamıştı. Gerçekten kız olduğumu anlamış olabilir mi?

" Senin adın ne?"

"Mehran."

"Mehran?...peki kaç yaşındasın?" Dedi bu sefer şüpheli ses tonuyla.

" 17 efendim."

" 17 ha?" Dedi alaylıca. Sonra boydan süzmeye başladı.

Saçlarım çok kısaydı. Bir de erkek kıyafetleri vardı üstümde, bütün kızların başında ince örtü ve uzun elbiseler varken benim ise kısa saçlarım ve kardeşimden bana kalan kıyafetlerim vardı üstümde Bir zamanlar bende böyle giyinirdim. Renkli renkli şallar alır en süslü, en güzel kıyafetleri seçerdim.

Ven dalgınca kızlara bakarken adam tekrar baştan aşağı süzerek
kafası karışmış halde diyer sıralara geçti.

Bu adama karşı çok dikkatli olmak zorunda olduğum belliydi. Hiç tekin birine benzemiyordu. Ama gel gör ki tıpkı bir dejavu yaşamış gibi bakışlarında tanıdık bir şey gördüm, ama neydi?

Adam diğer sıraları da geçtikten sonra ortaya geçerek adamlarına ayırmalarını söyledi. El mecbur kadınlar ve erkekler birbirinden ayrılırken benim kız kardeşimi vermeye niyetim yoktu. Elimden geldiğince yanımda tutacaktım.

"Neyin oluyor bu kız?"

"Kardeşimdir." Dedim endişeyle.

" hım. Salih, al bu kızı kadınların tarafına koy." Korkuyla kalbimi tutarken, kardeşime uzatılan elle hemen ardından bileğini tuttum. "Hayır o benimle kalacak!"

" Salih sana götür dedim!" Diye bağırınca, Salih denen adam zorla almaya çalıştı. Bende bu sefer kız kardeşimi sımsıkı tutmaya başladım.

"Hayır! Buna izin veremem!"
Ani bağırmamın ardından birden uğultular kesilmişti. Herkes pür dikkat beni izliyordu. Korumalar adama bağırmama hem şaşırmış, hem de korkmuş gibilerdi. Ve maalef korkmakta çok haklılardı. Çünkü adamın gözlerinden alev fışkırıyordu resmen. Beni öldürecek gibi bakıyordu.

Hızla yanıma gelip boğazımdan tuttuğu gibi havaya kaldırdı. Bense havada asılı kalan ayaklarımla çırpınmaya çalışıyordum. Nefes alamıyordum. Başım dönmeye başlamış, yavaş yavaş boğuluyordum. Elimle adamın eline açmaya çalışsamda boşuna çabaydı. Benim çırpınışlarım çocuk gücündeydi. Ne yapsam boğazımı ellerinde kurtaramıyordum. Nefes borumu kesecektik adeta.

Adam bir süre sonra ölmek üzere olduğumu anlayınca hemen indirdi ve birden duvara yaslayarak nefes almama izin verdi. Ben kuru öksürüklerle kendime gelmeye çalışırken, adam omuzlarımdan tutuyordu. Kendime geldiğimi anladıktan sonra tekrar boğazıma yapıştı. Ama bu sefer biraz daha az sert sıkıyordu. Ama hala acıtıyordu.

" Bana bak çocuk, burda bana bağıranın başına ne geleceğini söylemediler mi sana, bir daha bağırmaya cürret edersen, bilki seni o cehennemine geri götürürüm. Afganistana geri dönersin!"

Mecburan sustum, hem kardeşim hem kendim için verdiğim hayatta kalma savaşını şimdi bırakamazdım. Sadece başımı sallamakla yetindim. Adam kabul ettiğimi gördüğünde, hemen arkasına dönüp herkese seslenerek konuşmaya devam etti.

" Arkadaşınız sizin için bir ders olsun. Eğer bana karşı gelmeye çalışan olursa, işte o zaman sonunuz bu çocuğuktan da beter olur!" Adam bana tekrar geri dönerken öfkesi bir tık denmişti ama hâla sinirli görünüyordu.

" Burda emrime itaat etmezsen sonun ben olurum." Yutkunarak adama baktım. Adam ise son kez gözlerimin içine bakarak oradan uzaklaştı. Bense kaldığım yerde kalakaldım.

Kendime geldiğimde hemen kardeşimin yanına geçip sıkı sıkı sarıldım. Bazı kadınlar ağlarken benim içinden ağlamak gelmiyordu. O kadar şey yaşadım ki, artık ağlamak içimden gelmiyordu. Göz yaşlarım kurumuştu. Kardeşime son kez sarılarak korkuyla kadınların bölümüne gönderdim. Ben gidemedim. Fakat vazgeçip tam konuşmaya başlayacaktım ki adamın duyurusuyla kalakaldım. Dilim tutulmuştu resmen.

"Merak etmeyin çocuklarınıza biz bakacağız ve onları özel okula kayıt yaptıracağız ve hangi mesleği seçerlerse o mesleği Meriç beyin yanında yapacak. Ama polis hariç, o mesleği seçmek yasak."

Herkes çaresizce baş sallayarak onay verirken, ben de susmak zorunda kaldım. Az önce beni boğmaya çalışan adam benden kadın olduğum için başka türlü hıncını alabilirdi. Bundan korktum. Eğer beni istismar etmeye kalkarsa ayakta duyabileceğimi hiç zannetmiyordum. Bunu bir daha yaşayamazdım. Ben bunu bu sefer atlatamayabilirim. Hele de kardeşim varken, erkekmiş gibi kalmaya devam etmek zorundaydım.

Bir an geçmiş anılarım aklıma gelirken acıyla gözlerimi yumdum. Erkek olarak kalmam en güvenlisi. Bu yüzden son bakışımla kadınların bölümünde olan bir arkadaşıma döndüm. Sonra ona kardeşimi gösterdim. O da mesajı anlamış gibi omuzlarından tutarak onaylar gibi başını salladı.
Hayatta kalmak için başka çaremiz yoktu. Doğduğumuz bu dünyada boğulduğumuz halde çırpınmaktan başka şansımız yoktu.

Benim buradan kurtulmam lazım. Bu yüzden geçici bir süre de olsa burada sığınmak zorundaydım. Ama zamanı geldiğinde, ben ve kardeşim buradan kaçacaktık. Yoksa burası çok geçmeden sonumuz olacak gibi görünüyor.

Aslında bu hikayeyi şimdilik taslakta kalacaktı ama dünden beri içime doğmuş gibi yayınlamak geldi içimden. Bu yüzden her çarşamba 21.00 da yayında olacaktır.

Bir kaç bölüm daha olduğu için bir kaç hafta daha rahat ederim. En azından Savaş ağa hikayemi bitirene kadar.

Şimdiden keyifli okumalar dilerim. Hoşça kalın.

Kutsal Beşli: Yeşil kızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin