Kural 9

13 0 0
                                    

- Dokuzuncu Kural:
Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir.
Sabır nedir?
Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.
Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder.
Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.

Ertesi sabah her kez sakinleşmiş bir şekilde görüşme odasında yerlerini almıştı. Bülent Bey ve Timur gene camlı bölmenin dışında Aysel Hanım ise içeride Semra’nın bu gün ne anlatacağını merak ederek bekliyorlardı. Evet olabilirdi. Görüldüğünden daha basit olabilirdi her şey. Bunca zamandır hiç akıllarına gelmemiş bu ihtimal üzerine gidecekler, tümden tüme varacaklardı. Olayları parçalamaya ihtiyaç yoktu. Semra dün ne demişti her şey doğasında sevilmeliydi. O zaman her şeye en başından başlanmalıydı. Kıbrıs. Yani Semra’nın Kıbrıs’a gelişi başlangıç noktası olacaktı.

Aysel Hanım Semra’yı bu sefer kapıda karşıladı. Hemşireden yardım almadan sandalyeye oturttu.

-Dün seni çok yormuştuk. Dinlene bildin mi?

-Sayılır.

-Kâbuslar devam ediyor mu?

-Evet.

-Hala aynımı

-…

-Anladım. Kahve ister misin?

-Lütfen.

Aysel Hanım yanında getirdiği kahve fincanını Semra’ya uzatırken;

-Buraya geldiğinden beri değişmeyen tek alışkanlığın kahve herhalde dedi

-Evet.

-Semracım daha öncede anlatmıştın ama tekrar etmeni istiyorum. Kıbrıs’a neden gitmiştin.

-Yüksek lisansımı yapmak için.

-Birde Ümit vardı.

-Evet. Söz etmiştim size Ümit benim kan kardeşim hatta annemden bile yakındır bana. Hiç sorgulamaz beni. Çok iyi bir dosttur. Ben zaten akademik kariyer yapmayı planlıyordum. Ümit yaklaşık iki yıldır Kıbrıs’ta okuyordu. Önce yurtta kaldı sonra kalabalıktan bunalıp kendi başına eve taşındı. Ama bu seferde yalnız kaldığından yakınmaya başladı. Benim adıma müracaatlar yapmıştı üniversiteye kabul edilince bende fırsat bu fırsattır diyerek yanına taşındım. Kıbrıs güzel bir yerdir. Hiç gittiniz mi?

-Bir keresinde tatil amacıyla gitmiştim.

Semra bu gün daha belirgin ve anlaşılır cümleler kuruyordu. Aysel Hanım notlarına bakarak devam etti

-Kıbrıs’a alışa bildin mi?

-Çok zor olmadı. Zaten Ümit’te vardı. Ders saatleri dışında onun arkadaşlarıyla takılıyorduk. İlk dönem İstanbul’a bile gitme gereği duymadım. Annem ve ağabeyim arada bir ziyaretimize geliyorlardı.

-Timur Bey ile nerede tanıştınız peki.

-İkinci dönem hukuk dersimize girmişti.

-Oonu ilk orada mı gördün.

-Evet.

Bu cevabın üzerine Timur mikrofondan Aysel Hanıma bilginin yanlış olduğunu söyledi. Aysel Hanım Semra’yı sıkıştırmadan, kaçmasına da izin vermeyecek yumuşaklıkta soruyu tekrarladı.

-Emin misin Semra, Timur’u ilk o derse girdiğinde mi gördün

-Evet. Zaten oda yeni başlamıştı bizim üniversiteye daha önce İstanbul üniversitesinde görevliymiş.

Ellerimi Bırak Ruhuma DokunBeni ne kadar tanıyorsun sevgili?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin