final
* önceki bölümü okumayı unutmayınÜzerime önlüğü geçirip bulaşıklara giriştim, çok fazla birikmişti. Kırmızımsı bebek biberonunu yıkayıp kuruması için bulaşıklığa koydum. Geride kalan tabak, tencere, kaşık ne varsa herşeyi yıkayıp kuruması için dizdim. Son dört yılda yaşadığımız şeyler, hepsi çok güzeldi.
Baekhyun'un evlilik teklifi sonrası tatil bitene kadar kimseye söylememe kararı aldık, iş başı zamanı geldiğinde herkesi toplayarak konuştuk ve istifamızı verdik. Tüm bunları Baekhyun üstlenmişti, artık O'na karışmamam gerektiğini ve sorumluluların tümünüüstleneeğini söyledi. Kırmak istemedim ve kabul ettim. Sadece ben herkesle herşeyle boğuştuğumu düşünürken en büyük savaşçının o olduğunu unutmuştum.
Önlüğü üzeriden çıkarıp dolaptan karpuz suyunu aldım,bardağa koyup masaya oturdum. İlk başta kimse tepki vermedi, şaka yaptığımızı düşündüler. Cüzdanı ve yüzükleri gösterdiğimizde inandılar.. zor da olsa. Sonrasında istifa ettik, kalındeseler de Baekhyun kalmak ve boşboğazların ağzına laf vermek istemedi. Ayrılır ayrılmaz evlerimizi boşaltıp tüm eşyaları bağışladık, daha kullanışlı ve büyük eşyalar aldık. Sonrasında küçük bir ilçeye taşındık.. çocuklarımız için iyi olacak bir ilçeye.
Taşınma ve yerleime işleri sonrası yetiştirme yurduna gidip güzeller güzeli bir kız bir de ikiz erkek çocuğu evlat edindik. İlk başta çok ama çok zorlandık, ne kadar yardım alsak da kurslara gitsek de bir şerkilde işler bir yerinde rayından çıktı. Sonrasında oturtmayı başardık. Minik Minseol çılgın abileri HanChan ve Hanhyun ile birlikte güzelce büyümeye devam ediyordu.
Ayağımda hissettiğim salyayla başımı yere eğip baktım, Minseol emziğini ve salyalı elini ayağıma sürüyordu. Ellerimi kurulayıp kucağıma aldım. "Minik Cadı bu ne hal böyle~" "ba.. ba!" Kaküllerini düzeltip mama samdalyesine oturttum, biberonu sütle doldurup masaya koydum. "Çilek uyuya kaldı değil mi Cadı, O'nu çok yordun~" Gülerek biberonu ağzına götürüp sütü içmeye başladı. Arkadan gelen dağınık yüze bakıp ayağa kalktım, gözlerini ovuşturarak yanıma gelip başını göğsüme yasladı. "Ne ara uyudum anlamadım, saat kaç oldu çocukları almam gerekiyordu benim gitmem gerek."
"Merak etme, aldım ve ödevlerini yapmaları için Sehun onlara ders verip çalıştıracağını söyledi bende onlara bıraktım hem bu gece orada kalacaklar. Kızlar bizimkileri özlemişler." Omzuma koyduğu başını çekip elleriyle alnını ovuşturdu, Minseol onu çok yoruyordu. Sandalyeye oturup kollarını masaya başını da kollarının üstüne koydu. Minseol sütünü bitirdikten sonra kucağıma alıp odasıan götürdüm, yarım saat uyuması için bekledim.
Telsizi alıp kapıyı araladıktan sonra odadan çıkıp üzerimi değiştirmek için yatak odasına gittim. Pijamalarımı giyip mutfağa gitmeden önce odaları tek tek kontrol edip toparladım, mutfağa geçtim. Kahve makinesinin ve ocağın arasında bekliyordu arkasından sarılıp çenemi omzuna koydum. "Sana yardım edemiyorum artık, özür dilerim Park."
"Özür dileme lütfen, bütün gün çalışıyorsun ve dırdır çekiyorsun asıl benim sana yardım etmem gerek.. ben özür dilemeliyim." Ocakları kapatıp arkasına döndü, gözleri kızarmıştı dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi. "Biz ne ara bu hale geldik Park, önceden birbirimize kan kustururduk bölümlerimiz düşmandı ama şimdi.. mükemmel bir hayatımız, dostlarımız birbirinden güzel bizim kanımızdan olmasa da- of ne diyorum ben!" Gözlerini silip kahkaha attı, ağlamaktan nefret ediyordu.
"Bizim kanımızdan olmayan ama kendimizden çok sevdiğimiz üç çocuğumuz var, haklısın Byun.. seni sevdiğim için kendimi hiç pişman hissetmiyorum, iyiki seninle karşılaşmışım iyiki peşini bırakmamışım seni seviyorum Baekhyun-ah~" Tam dudaklarına uzanacakken Telsizden gelen ağlama sesiyle geri çekildim. Baekhyun hafifçe beni için telsizi eline aldı, konuşmaya başladı.
"Park Minseol babanla bir kez olsun öpüşemeyecek miyim ben!? Radar mısın sen be ne zaman öpüşecek olsak ağlıyorsun!?" Telsizi bırakıp kollarını boynuma doladı, dudaklarını uzattı. "Hadi Park işimiz yarım kaldı devam edelim~" Şirin sesiyle konuştuğunda kollarının arasından çıkıp saçını okşadım. "Üzgünüm Byun, kızım ağlıyor O'na bakmalıyım.. gel benimle."
"Babasına bak kızını al işte! İkiniz de aynısınız.. Park Minseol yaktım çıranı kızım o poponu ısırmaktan parça pinçik edeceğim!" Koşuşturmamızın üzerine gelen ikizlerle birlikte tüm gece oyun oynamıştık, gecenin sonunda üç yorgun savaşçıyı yatırıp salondaki büyük camın önüne oturduk el ele.
"Seni kendimden bile çok seviyorum Park, lütfen beni terk etme ve bana sabırla katlan olur mu?" Yüzünü bana çevirdiğinde aramızdaki mesafeleri kapatıp fısıltıyla konuştu. "Sensiz, sizsiz nefes alamam yoksa.. var olmam için bir anlamım olmaz." Yanaklarımı sıkıca tutup dudaklarımızı birleştirdi. Onlarsız, özellikle Byun Baekhyun'suz, bir hiçtim.
En değerlime veda etmek.. ve ilgi gösterememek beni üzüyor doğrusu
Okuduğunuz için teşekür ederim, umarım hoşunuza gitmiştir ve az da olsa hayal edip eğlenmişsinizdir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amusement Park 🎠ChanBaek🎠 ✔
Fanfictionİddia sonucu birlikte lunaparka gidip eş olmak zorunda kalan kanalın gözde ikilisi Spiker Byun Baekhyun ve Spor Haberleri Sunucusu Park Chanyeol bindikleri atlı karıncada aralarındaki duvarı yakarlar. ➡22/5/21 🔚 2/10/21