Bölüm2-
" Beklenmedik Kayıp Oluş "
Yaklaşık yarım saatten beri yürüyorum. Durağa geldiğim zaman Susuzluğum baş göstermeye başlamıştı. Etrafa bakındım fakat hiç bir bayii göremedim. Lanet olasıca param olduğu zaman istediğim şeyi bulamıyorum, istediğim şeyi bulduğumda param olmuyor! Biri kafama tetiği çeksin lütfen bu çok acı.
Kim bilir kaç dakika daha otobüsü bekleyecektim! Bilmem kaçıncı kez telefonum tekrar titredi. Hey hadi ama beni biliyorsunuz evden kaçınca bir de telefonunuza mı cevap vereyim? Bazen çevremde ki tek zeki olduğuma dair müthiş fikirlere kapılıyorum sonra Ygs de birinci olan anti zekiler geliyor aklıma ve gözümü deviriyorum.
Otobüsün yaklaştığını gördüğümde derin bir nefes aldım. Artık beni bulma şansları varsa da otobüse bindiğimde yok olacaktı. Hey öyle şey sanmayın toplu gidiyorum falan sadece birkaç saatliğine kafamı dinlendirmeye gidiyorum. Şuan o kadar cesaret patlaması yaşamadım sakin olun.
25 dakikalık otobüs çilesinden sonra sonunda balıkçı sahiline geldim. Geçen seferki gibi uygun tekne- kayık gibimsi bir şey bulabilirsem ödünç alıp (!) denize açılmayı planlıyorum. Çok ekşınlı olacak biliyorum. Şuan cool olup olmamasına inanın hiç bakmıyorum. Çünkü burada arasamda bulacağım tek bir cool tekne yoktur. Bulabileceğim tek düzgün tekne tamamı boyalı olandır. Onu bulunca da zaten boş olmaz. Çünkü zeki insanlar. Etraf benim gibi artist fakir gençlerle dolu zaten boş bulsak hemen denize açılacağız. Ama bilmiyorlar ki amacımız yani en azından benim amacım sinirimi sulara dökmek..
Yağmur çiselemeye başladı. Bir an içimden dönmek gelsede kararlıyım. En azından bir kürek çekmem lazım. Çünkü ben demek bu demek aslında. Neyse daha sonra filozofluğuma başladığım yerden devam ederim. Bulduğum küçük kayığa göz gezdirdim. Sonuçta güvenmiyordum delik bile çıkabilirdi. Sonra ölümüm deniz de özellikle de ailem yüzünden olsa kahrolurum. Çünkü ben cool ölmek istiyorum. Doğumum cool olmamış benim. Düşünebiliyor musunuz bir düğünde doğmuşum! Ölümüm de bir düğün meselesi yüzünden olmasın Allah'ım ne olur!
Yavaş adımlarla tekneye bindiğimde tuttuğum nefesimi geri verdim. Kayığın ortasına oturup kürekleri çekmeye başladım. Belli bir yere geldiğimde kürekleri bıraktım ve rahat bir pozisyon bulup sahildeki eziklere baktım. Ezik diyorum çünkü buradan hepsi ezik gözüküyor. İki iğrenç aşık öpüşüyor, yaşlı balıkçı onlara bakıp kendince bir şeyler söylüyor, ağlardan yakaladıkları balıkları sevinçle kovalara dolduranlar var mesela. Çevremdeki çoğu kişiyi -ya da hepsini- ezik görürüm ama bu benim müthiş olduğum anlamına gelmiyor tabii ki! Ben muhteşemim çünkü. Hadi kötülük senfonisi gelsin. Suyu kontrol ettikten sonra ayaklarımı uzattım ve romanımı elime aldım. İçimden annemlere mesaj atmak geldi ama gururum devreye girdi. Bir yanım mesaj atmalısın en azından iyi olduğunu bilsinler diyor fakat diğer gururlu yanım ise tabii ki de mesaj atmamalısın bu son olmalı diyor. Evet bencede bu son olmalı. Hatta 2 gece burada kalayım iyice merak etsinler. Yaşasın ben ve gururum. İçimde ki kararsızlığı görmezden gelerek romanıma devam ettim.
-
Yorgunluktan her an kapanmak üzere olan göz kapaklarımı kitabın satırlarından ayırıp gökyüzüne çevirdim. Hava kararmıştı. Bunu pek umursamadım çünkü zaten burda sabahlıyacaktım. Kürekleri alıp sahile doğru çekmeye başladım ama sahil gözükmüyordu. Hey hadi ama yönümde değişmiş! Lütfen, lütfen bu lanet yerde kayıp olmuş olmayayım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keçi Ve Ürkek
MizahTanıtım/ İnatçılığında ve kararlılığında sınır tanımayan Cemre, Biraz ürkek olsa da inatçılığı her zaman ürkekliğini bastıran Doruk. Cemre inatçılığıyla kendini Doruğun yanında bulur Doruk ise ilk defa bastıramadığı ürkekliği sayesinde Cemreyi bul...