Bir elma ağacının altında rüzgarın melodisini dinliyorum. Tam karşımda uçsuz bucaksız bir ova. Yeşilin her tonu resmedilmiş gibi. Mutlulukla geriniyorum güneşe karşı. Abim elinde piknik sepetiyle bana doğru geliyor.. Hemen arkasında da babam. Sinsi sinsi yaklaşıyor ona. Belli ki yine korkutacak. Abim anlamasın diye hiç bozuntuya vermeden duruyorum. Ama bunda ters giden bir şey var. Abim neden bana yaklaşmıyor? Yürüdükçe uzaklaşıyor gibi… Baba ? görüntüm sanki gittikçe bulanıklaşıyor. Abi beni duymuyor musun? Buradayım işte gelsene? Aniden bir el beni geri çekiyor ve kendimi suyun içinde buluyorum. Abim ve babam yine karşımda. Onlara doğru yüzüyorum. Abim gülümseyerek elini uzatıyor. Çok az kaldı..
bir ışık huzmesi vuruyor gözüme ve o anda görüntüm yine silikleşiyor. Araya giren konuşmalar duyuyorum. Azra! Babam da elini uzatarak beni çağırıyor. Gitmeliyim.. hayır hayır durun gitmeyin baba! Elimi bırakma nolur beni bırakmayın! Bir hafiflik var üzerimde. Gittikçe suyun derinliklerinden uzaklaşıyorum. Hayır şimdi olmaz! Gidemezsiniz. Beni bırakıp gidemezsiniz. Baba ‘’ beni bırakma’’
acıyla gözlerimi açtım. Puslu görüntümde bir çift yeşil göz beni süzüyordu. Şaşkınlıkla yerimde doğruldum.ya da biz ona doğrulmaya çalıştım diyelim çünkü ilk hamlemde acı içinde kıvrandım.
‘’Şişttt dur ani hareketler yapma .’’ bu önemsiz nasihate kulak asmadan gücümün yettiğince yerimde doğruldum. Artık her şey daha netti odamdaydım. Karşımda korkulu gözlerle bakan bir adet aslı, bir seri katil edasıyla dikizleyen bir adet Gülay kadın ve şu ilk gün gördüğüm isimsiz vardı.
‘’iyi misin?’’ diye sordu aslı endişeli sesiyle. O sırada isimsiz –ismini sanki hatırlar gibiyim ama neyse bir önemi yok- yanıma gelerek yatağın kenarına oturdu. Donuk gözlerle bana bakıyor. Ve ben de aynı şekilde ona. Sıkıntıyla iç geçirerek Gülay kadına baktı ve kafasıyla ‘’ dışarı çıkın’’ der gibi bir hareket yaptı.
Bunu gören Gülay kadın yanında Aslı’yı da sürükleyerek ağzını bile açmadan dışarı çıktı?!
-Demek Alev denen kız sensin.
Kaşlarımı çatarak ona baktım. İsmimi nereden biliyordu?
-sen kimsin?
‘’ bora’’ dedi soğuk bir sesle. Şimdi hatırlamıştım. Bu şu cansu orospunun boraaa diye boynuna atladığı çocuktu.
-Beni nereden tanıyorsun? oradan nasıl çıkardın?
-Seni tanımıyorum ve tanımaya da pek niyetim yok.bak seninle bir anlaşma yapalım uslu bir kız ol ve sorun çıkarma işimi daha da zorlaştırma ki sende sonucunda daha az zarar göresin.
-se-senn sen ne diyorsun be! Sen benimle yatmak mı istiyorsun orospu çocuğu! Ordan bakınca fahişe gibi mi gözüküyorum! Kimsenin koynuna girmem ben!
-Ne? Seninle yatmak mı? Bu hayatımda ,isteyeceğim şey olur kendini beğenmiş kız. Ki tipim bile değilsin.
Kendime hakim olamayarak Bora’ya okkalı bir tokat attım. Yana düşen başını kaldırarak gözlerime baktı. Sinirle ve her an parçalarmış gibi.bunu umursamadan devam ettim.
‘’ sen beni cansu mu zannediyorsun? Kerhaneye düştüm diye beni orospu mu zannediyorsun? Acıyorum sana aciz zavallı birinin tekisin! Gördüğün tek sey bu beden değil mi? Siz kahpe insanlar! Dış görünüşle yargılamayı çok iyi bilirsiniz’’

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHPE
General Fiction*** küfür ve cinsellik içerir*** iki iri yarı adam abimi tutarak sandalyeye oturttu ve bagladı -bırakn benı! ne yapıyorsunuz lan orospu cocuklarıı! ''bak bakalım ne yapıyorum'' dedı recep ve elıyle arka cebındekı cakıyı cıkardı. beni kendıne yas...