BÖLÜM 4: ÇIRILÇIPLAK

969 17 0
                                    

Gülay Kadın  önde ben arkada  yürüyorduk. Etrafta hakim  olan tek bir duygu vardı. Bilinmezlik.. Hayatımın neredeyse  tamamını  kaplayan  bir  bilinmezlikle  yine  sarmalanıyordum. Cevabını bulamadğım sorular katlanarak  yığılıyordu . Gülay  Kadın ise  hala yürüyordu,bilinmezliğime yürüyordu, Alev'e yürüyordu.

Kırmızı halının sonuna gelmiştik. Başımı  kaldırdığımda  Gülay  Kadın kapının  önünde  durmuş bana bakıyordu. Alev  diye seslendi sonrasında.Gözlerimi  yesillerine  diktiğimde  konuşmaya devam etti.

''Bu kapının ardındakiler bundan sonraki  hayatının  gerçekleri.Alışsan iyi edersin çünkü  ben tamam  diyene kadar  burada  eğitileceksin.''

''Ya  eğitilmek istemiyorsam?'' Böyle bir soru  soracağımı tahmin etmiş  olmalı  ki  bilmiş bir edayla gülümsedi  ve  hemen  çaprazımızda  olan diğer  odayı  gösterdi.

- orası ne?

-İnan hiç bilmek istemezsin. Senin gibi  inatçı  yosmaların adam edildiği oda.Ama  biz  kısaca oraya 

< ölüm  odası> diyoruz!. Şimdiye kadar  3 kişi  girdi bu  odaya ve  çıkışları  olmadı.Sonunun öyle  olmasını  istemezsin değil mi?

-Ölmekten  korkmuyorum. Beni daha çok korkutan bir  şey  varsa  o da yaşamak..

Gözlerinde yakaladığım  anlık bir  şaşkınlıkla  baktı  bana Gülay Kadın. Öyle derin baktı  ki sanki  geçmişini  izliyor gibiydi. Sonra  hemen toparlanarak  sahte  bir  öksürük attı ve  kapıyı  açtı...

Aman Allah'ım!

Bunlar gerçek mi?

Bu zincirler, bu Prangalar??? Sırayla  dizilmiş kırbaçlar.. Adını bile  bilmediğim bir sürü  iğrençlik  vahşice bana bakıyordu.Titreyen dişlerimi birbirine  bastırarak ayakta durmaya çalıştım.

-B-bana burada ne yapacaksın?

-Eğitileceksin.

-İstemiyorum!

-Sana  seçenek sundum mu da  ki istemiyorsun? Sana  senin hayatın bunlardan ibaret  diyorum!

Kolumdan  kavrayarak beni  içeri  çekiştirmeye başladı. '' Hayır! Bu  odaya girmeyeceğim bırak  beni!''

Gülay  Kadın beni umursamadan sürükleyerek içeri  soktu. Demir  parmaklı  yatağın  ayak ucuna oturarak beni incelemeye başladı. Bense odayı  inceliyordum.. Ürkek bakışlarım onu bulduğunda başını kaldırarak emretti.

''SOYUN!'

''Ne? soyunmak mı? Neden  soyunacağım? Ne yapacaksın bana?''

'' Çok konuşuyorsun  küçük  orospu! Sana ne diyorsam onu yapacaksın!''

'' Soyunmayacağım!''

Soğuk zeminde  yankılanan topuklu ayakkabı sesleriyle yanıma  geldi.

''Son  kez söylüyorum sana Alev. Hemen  Burada  soyunuyorsun!''

Bunu yapamazdım. Titreyen dudaklarımla yine aynı kelimeyi savurdum yüzüne.

'' Hayır!''

Ve  odada yankılanan  bir  tokat sesi..

Acıyla elimi  yanağıma götürdüm. Sonrasında  bir  sıvı bulaştı  elime. Dudağımın  kenarı  kanıyordu.Dehşete düşerek  baktım  Gülay  kadına. O ise kendinden gayet  emin bir şekilde tekrarladı emrini.

'' Soyun..''

Boğazımdaki  yumruya aldırmadan ellerimi elbisemin fermuarına  getirdim.Titreyerek  actım  ve  elbisemin yere düşmesine izin verdim.  Yaşlı gözlerimle  Gülay kadına karşılık verdim.

'' Oldu mu?'' Gözleri zafer  kazanmış bir  edayla  parladı. Sonra hiçbir şey  demeden yanımdan geçerek duvardaki  kırbaçlardan birine uzandı.

Ne  yapacağını tahmin ederek geri  adım atmaya başladım. O ise  elindeki  kırbaçı  bana  doğru  savurarak  bir  kahkaha  attı.

-Ne  o  korktun mu küçük orospu? Merak etme yemez  seni bu daha ne ki..

Cevabını bilsem de o soruyu sordum.

-Ne yapacaksın bana onunla?

Havada kalan  soruma cevap  veren sert  bir  kırbaç  oldu.Omzuma  denk gelecek şekilde  vurmuştu. Acıdan inleyerek bir adım daha geri attım.

'' Ne yapacağımı  şimdi anladın  mı  Alevcim?. Eğer kırbacın  tadına bir kez daha bakmak istemiyorsan  odanın ortasına geç ve iç  çamaşırlarını da  çıkart.!''

-Onları neden çıkarıyorum? Elbisemi  çıkardım işte yetmez mi?

- İşe başladığında  karşındaki adama da mı böyle diyeceksin?! >Kusura  bakma ben utanıyorum da  bu kadarı senin  için yeterli  olur  mu?>  Aptal mısın kızım sen? Olayın hala farkında  değilsin galiba. Burda utanmak  diye bir  şey yok!  Burda  duygu yok! Çıkar  şimdi  üstündekileri.''

- Hayır. Çıkarmayacağım. Ben sizin gibi orospu  olmayacağım. Bu bataklıkta  çürümeyeceğim!.

Sonrasında  göbeğime bir  kırbaç  darbesi.. '' Haddini  aşma ve soyun.''

- Hayır.

Bir kırbaç daha.

Ve bir  kırbaç daha. Birbirini  takip eden  aynı sorular  ve cevaplar.. tenimi  yakarak eriten kırbaç darbeleri...

Sızlayan ve moraran  vücudum yere yığıldı. Pes  etmemiştim. Yapmayacaktım.O ölüm  odasına gitsem bile soyunmaycaktım. Ben Azra'ydım . Ucuz bir  kaltak  olmayacaktım.

Gülay Kadın yere eğilerek saclarımdan tuttu. ''Demek benimle  inatlaşmak  istiyorsun.Peki bakalım Alev  Hanım. Seni  ölüm  odasına attığımda da  böyle inatlaşabilecek misin?.Şimdi  kalk  ayağa! ''

Kollarımdan  güç  alarak  dizlerimin üzerinde durdum  ve yavaşça  ayağa kalktım.Saçlarımı  tutarak beni ölüm odasına sürüklemeye başladı. Kapıyı actı ve zifiri karanlığın  içine  attı  bedenimi. Gözlerime vuran ışığın ardındaki bedene baktım.

''Biraz burda  kalda  akıllan bakalım. Umarım karnın aç değildir. Bundan sonra ne yemek ne de  su var sana.''  Son  kez baktım arkadaki  ışığa. Eğer  birazcık da olsa şanslıysam bugün ölebilirdim. Umarım...

KAHPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin