İçinden küfrediyordu Chan. Sadece, Lee Felix bu kadar güzel olmamalıydı, değil mi? Bu kadar mükemmel olmamalıydı. Chan dayanamıyordu, geri dönüşlerinden sonra anlından hafif terler damlayan masmavi gözleriyle dik bakışlar savuran ve kıyafetlerinin düğmelerini açan o Felix'e dayanamıyordu.
Böyle zamanlarda Felix'e olan tüm çekimi, kat kat artıyor ve onu Felix'in dudaklarına yapışmak isteyecek kadar delirtiyordu.
"Hyung?"
İçinde ne fırtınalar kopsa da açık kalan dolgun dudaklarda olan bakışlarını yukarı çıkarıp mavi gözlere odakladı.
"Efendim."
"Dudağımda bir şey mi var? Neden öyle bakıyorsun?"
"Dalmışım Felix, yanlış düşündürdüysem özür dilerim."
Felix başını sallayarak Hyunjin'in yanına gitti. Yüzüne bir gülümseme kondurup çocuğun elleriyle kendi ellerini karşılaştırırken Hyunjin ise kolunu omzuna atmıştı.
Chan'ın her zaman yaptığı şeydi, kıskanmak. Felix'i sürekli kıskanmak. Hiçbir zaman ona aşık olduğu gibi bir izlenim vermemişti, az önceki gibi şeyler olduğunda yanlış anlaşılma gibi gösterirdi, ki bu tür şeyler sıklıkla olurdu çünkü Chan, gün geçtikçe dizginlerini elinde tutmakta zorlanıyordu. Zaman geçerse daha iyi olur diye düşünmüştü ancak, 2020 yılının yarısı çoktan geçmişti, ve Chan'ın içinde tuttuğu, hiç kimseye anlatamadığı sevgisi gittikçe büyümüştü, büyüyordu. Neyse ki Chan tüm kıyameti kendi içinde yaşıyordu, neyse ki.
Geri dönüşlerinin ardından Chan, Minho ile beraber dergi çekimine gitmişti. Minho'yla oldukça yakın fotoğrafları çekiliyordu. O kahverengi saçlı çocuğun sinsi gülümsemesi Chan'ı hem delirtiyor hem de korkutuyordu. Minho, Changbin ve Jisung'tan sonra seçtiği ilk takım arkadaşıydı. Ona karşı içinde saf bir sevgi besliyordu. Ne olsa Minho'ya söylerdi, gerçekten, her şeyi söylemişti, Felix dışında. Minho'yla öyle yakınlardı ve birbirleriyle çoğu zaman iyi geçinirler ve birbirlerine bol bol sevgi verirlerdi.
Tabi aralarında fiziksel olarak azalan mesafeler Chan'ı biraz da olsa geriyordu ancak Minho, o haylaz oldukça rahattı. Chan'a sanki sevgilisiymiş gibi davranıyor, sürekli elinin altındaki ensedeki saçları okşayıp duruyordu. Chan Minho'nun bu tavırları karşısında çıtını çıkartamıyordu çünkü dergi menajerleriyle ilk çekimleriydi ve sadece çekime odaklanmışlardı. Çekim yaptıkları koca mavi odanın içinde hiç ses olmadığı için ikisi de sessizce işlerini hallediyordu.
Dergi çekimi bittiğinde ikisi de arabalarına binerek yola koyuldular. Yurt burdan epey uzaktı.
"İyi iş çıkardın."
"Sesini çıkarma, sikmeyeyim seni."
"Şimdi ben ne yaptım?"
"Salak salak yakın davranma bana Minho."
"Tch, ikimiz ilk defa bir çekime gitmiyoruz Chan, her zamanki ben işte."
Chan açıklama yapmıyordu çünkü işin içinde Felix vardı. Bu yakınlıkları Felix'e ihanet ettiğini düşündürüyordu. Minho'nun lafının altında kalmak istemiyordu bir yandan da.
"Sen iyi misin? Kulakların kızarıyor."
Chan otomatikman ellerini kulaklarına götürdü ama kulaklarına hızla değip kalkan ellerini bir türlü kontrol edemedi. Neden titremeye başlamıştı?
Minho Chan'ın titreyen ellerini kendi elleri arasına alırken Chan'a dönerdi vücudunu.
"Söyleyeceğin bir şey var değil mi? Çok önemli ve benden saklamak istemediğin bir şey."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Real Stray Kids |Chanlix ✔️
Fanfiction"Canlıdayım." dedi gülümseyerek. "Umrumda değil. Sadece öpmek istedim." Stray Kids'in gerçek hayatını anlatmaya çalışan bir kurgu. 🎉 #3 Kids #7 Stray #9 Hyunjin #12 Bangchan