"Beni, affedebilecek misin?"
Yarı açık gözleri, Felix'in gözlerinin içine bakıyordu.
"Benimle oynamak hoşuna mı gidiyor?"
"Oynamak mı? Chan, hayır hayır ben ciddiyim. Gerçekten, aşığım ben sana, seviyorum seni."
"Ben, inanmalı mıyım? Beni iyi hissettirmek için yalan da söylüyor olabilirsin, gerçi, iyi hissetmem umurunda olmasa gerek. "
"Ne?
Ne?
Chan, bunu nasıl söylersin? Ben, ben yalan söylemiyorum! Yalan söyleyemem sana! Bak reddettiğim için çok pişmanım, bize bir şans vermez misin? Sana iyi hissettirebilirim."
"Seni bir yıldan fazladır, seviyordum ben. Ve bana o kadar umut verdikten sonra, ilk defa biz belki olabiliriz dediğim anda sana açıldım. Ama sen, sen her şeyi sildin Felix. Tüm duygularımı, tüm merhametimi sildin. Kalbim o kadar kırıldı ki. Yediremedim bunu kendime.
Şimdi de çıkmış diyorsun ki bize bir şans daha ver. Gerçekten mi Felix? Rahatlık seviyene hayran kaldım. Sanki hiçbir şey olmamış gibi gelip bize bir şans daha veremez misin diyorsun? Sen şansını beni redderek, kendi ellerinle kaybettin zaten.
Bir daha bu konu hakkında konuşmayalım. Normal hayatımıza devam edelim. Sen bana aşık değilsin, bunu aklından çıkar. Bana aşık olma. Tekrar bir sürü acı çekmek istemiyorum. Senin de acı çekmeni istemiyorum çünkü biz olamayız. Sen kamera önünde başkasıyla sevgili gibi davranırken biz olamayız anlıyor musun?"
Üşütmeden içeri geç. Görüşürüz."
Felix'i yanlız bırakıp ilerlemişti giriş kapısına doğru. Yağmurun altında, öylece kalmıştı. Ağlamıyordu. Ağlamaya hakkı yoktu çünkü. Bunların tüm suçlusu, kendisiydi. Chan'ı bu kadar üzdüğünü tahmin bile edememişti. Chan artık ona aşık değildi. Chan artık onu sevmiyordu, hoşlanmıyordu. Eskisi gibi değildi, olmayacaktı da..
Chan asla onun olmayacaktı.
Onun olmayacaktı.
Kendi düşüncelerinin içinde boğulurken yağmur kirpiklerinden yanaklarına doğru süzülüyor, yine başgösteren gözyaşları arasına karışıp gidiyordu.
Şansımı kaybettim, seni kaybettim, kaybettim. Her şeyi..
[...]
"Bir daha beni böyle kandırırsan tepkim böyle sakin olmaz anlıyor musun? Artık sevgili falan değiliz. Sen açıklarsın herkese bir yolunu bulup. Ben uğraşmak istemiyorum."
"P-peki."
Birkaç eşyasını alıp evden çıktı. Arkada hala ağacın altında bekleyen Felix gözüne çarpması bile. Ancak Felix onu görmüştü.
Bir anda ayaklarının hzıla ilerlmesiyle ne yaptığının farkına vardı. Chan'ın peşinden koşuyordu.
Chan arabasına binip ilerlediğinde Felix arkasında koşturmaya başlamıştı.
"CHAN! CHAN!"
Yolda gözden kaybolduğunda, Felix asfalt yola çöktü yavaşça. Ağladı da ağladı. Kalbinde onarılmayacak bir yara baş göstermişti sanki.
Öyle acıyordu ki..
[...]
Odasına girip bilgisayarı açtı ilk iş olarak. Thunderous'a eklemeler yapıp durdu, sonra bazılarını sildi. Ardından Sorry I Love You şarkısını dinledi, ona da birkaç eklemede bulundu. Changbin eski lise aşkına yazmıştı bu şarkıyı. Ayrıca Hyunsung'a da hediye etmişti. Hyunjin ve Jisung sevgili olmasa da, ikisinin bu şarkıyı birlikte dinlemeleri çok hoşlarına gidiyordu. Elbette kim sevmezdi ki?
![](https://img.wattpad.com/cover/283810978-288-k576915.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Real Stray Kids |Chanlix ✔️
Fanfiction"Canlıdayım." dedi gülümseyerek. "Umrumda değil. Sadece öpmek istedim." Stray Kids'in gerçek hayatını anlatmaya çalışan bir kurgu. 🎉 #3 Kids #7 Stray #9 Hyunjin #12 Bangchan