Sabah uykulu bir şekilde uyandım, gözlerimin altında mor halkalar vardı. Harvey'i kontrol etmeye gittim, henüz uyanmamıştı. Kısa bir süre içerisinde uyanmış olurdu çünkü bugün gizlice bir operasyon yapacaktık, sadece ikimiz. Ne Revenge Soldiers'ın diğer üyeleri ne de bir başkası olacaktı. Bu operasyonu öğrenmemeleri gerekiyordu çünkü bu Heather Banks için bir kurtarma operasyonuydu. Önceliğimiz Heather'ı kurtarmaktı, sonra diğer takım arkadaşlarımıza durumu anlatacaktık.
Yapacağımız şey çok ama çok tehlikeliydi fakat eğer Heather ölürse Harvey kendini suçlu hissedecek ve muhtemelen kendini asla affetmeyecekti. Flame Warriors'ı genel olarak sevmezdim ama içten içe Heather'a sempati duymuştum, Flame Warriors takımından en sevdiğim karakter oydu. Her zaman özünde iyi biri olduğunu düşünürdüm ve galiba haklı çıkmıştım.
Beklediğim gibi Harvey uyandı ve "Hazır mısın?" Diye sordu. Kendimden emin ama bir o kadar da tedirgin bir şekilde "Hazırım." Dedim. Soğuk bir duş aldıktan sonra dişlerimi fırçaladım ve zırhımı giydim. Her türlü önlemi almıştım, Harvey de hazırlanmıştı. Kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde üsten ayrıldık, arabayla Flame Warriors'un üssüne doğru yola çıktık. Arabayı Harvey kullanıyordu, iyi bir sürücüydü fakat endişeli olduğu için biraz fazla hızlı gidiyordu.
Ona "Bunu yapmak istediğinden emin misin?" Diye sordum. "Yapacağın şey çok ama çok tehlikeli, ölümüne bile sebep olabilir." Harvey "Ölmek umurumda bile değil." Dedi. "Heather'ı onların eline bırakmayacağım, buna izin vermem!" Çok kararlı görünüyordu. "Peki bir planın var mı?" Diye sordum. "Evet, Heather'ı kurtarmak için sınırlarımı zorlayacağım!" Onu daha fazla oyalamak istemediğim için başka bir şey sormadım.
Bir süre sonra Flame Warriors üssüne geldik, oldukça karanlık bir yerdi. Çaktırmadan içeri girmemiz ve Heather'ı kurtarmamız gerekiyordu. Gizlice girişi gözlemledik, kimse yoktu. Tabancalarımızı hazırda bekletip içeri girdik, şanslıydık ki etrafta kimse yoktu. Muhtemelen üssün başka bir tarafında olmalıydılar. "Sence Heather nerede olabilir?" Diye sordum. Harvey "Flame Warriors'ın kaçırdıkları kişileri hapsetmek için kullandığı onlarca hücre var, ama bir tanesi hepsinden ayrı bir yerde. Çok karanlık, iki sene önce onların eline düştüğümde beni oraya tıkmışlardı." Dedi.
"Öyleyse gidelim." Dedim ve doğruca alt katları dolaştık, sonunda Harvey'nin bahsettiği yere geldik. Gerçekten oldukça karanlıktı. Biz tam hücre kapısına doğru giderken bir ses "Siz ikiniz nereye gittiğinizi sanıyorsunuz? " Diye sinirli bir şekilde.
"Bir dakika, şu an karşımda Harvey Golden'ı mı görüyorum? Geleceğini biliyordum, ne de olsa biricik sevgilin Heather'ı yalnız bırakmak istemezsin!" Sonra çok yüksek sesli bir kahkaha attı. Bu Mason Steel'di. Flame Warriors'ın lider yardımcısı, her bir yanı nefretle bürünmüştü ve çok berbat bir kişiliği vardı.
İnsanları öldürmekten ve onlara zarar vermekten zevk alan biriydi, onunla karşılaşmayı kesinlikle istemezdiniz. Harvey "Onu nerede saklıyorsun?" Diye sordu. Mason pis pis sırıttı ve "Şu gördüğünün kapının tam arkasında, merak etme yaşıyor. Geleceğini bildiğimden henüz öldürmek istemedim."
Bu sözleri beni sinirlendirmeye yetmişti. "Hasta herifin tekisin!" Dedim. Bir kahkaha daha attı. "Sen de kimsin ufaklık? Daha önce seni gördüğümü sanmıyorum." Dedi küçümseyici bir bakışla. "Heather'ı o kadar kolay alamayacaksınız, önce beni alt etmeniz gerekiyor!" Cebinden tabancasını çıkardı ve bize ateş etmeye çalıştı. Neyse ki kılpayı kurtulmuştuk.
Daha sonra Harvey, Mason'a saldırdı ve resmen gözü hiçbir şeyi görmüyordu, ona olan nefreti o kadar büyüktü ki oracıkta gebertebilirdi. Harvey Mason'ın kolunu daha fazla tutamayınca Mason ani bir manevrayla Harvey'nin omzuna ateş etti. Çok sinirlenmiştim, öfkemin ve hırsımın verdiği güçle Mason'ı sertçe ittim ve yere çakıldı. Silahını da düşürmüştü, o yerden kalkmadan hemen önce Mason'ı iki bacağından vurdum.
Harvey acı içinde omzunu tutuyordu. "Biraz daha dayan!" Dedim ve Mason'ı güçlü bir şekilde tutup cebinden hücrenin anahtarını aldım. Neyse ki sadece tek bir anahtar vardı, muhtemelen bu hücrenin anahtarı olmalıydı. Kapıyı açtım ve Heather oradaydı gerçekten çok kötü görünüyordu. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu, "Merak etme, seni kurtarmaya geldik." Dedim gülümseyerek. Alçak sesle "Gerçekten mi?" Diye sordu. "Evet." Diye cevap verdim. "Fakat acele etmemiz gerekiyor, Harvey daha fazla kan kaybetmemeli."
Daha fazla zaman kaybetmedim, Harvey ve Heather'ı alıp oradan uzaklaştım. Harvey'nin çok kanaması vardı, vurulduğu yere sargı yaptım, ve arabayı hızlıca üsse doğru sürdüm. Kısa bir süre sonra varmıştık, fakat hiç beklemediğim bir manzarayla karşılaştım. Bütün üyeler tam da karşımızdaydı ve bizden bir açıklama bekliyorlardı.
"Arkadaşlar, size her şeyi anlatacağız ama önce Harvey ile ilgilenmemiz gerekiyor." Dedim. Gill "Pekala önce Harvey ile ilgilenelim, sonrasında bize bir açıklama borçlusunuz." Dedi. Başımla onayladım ve Heather'la beraber Harvey'i üsse taşıdım. Madison üsse doktor çağırdı, doktor Harvey'i tedavi etti ve hayati bir tehlikenin olmadığını fakat bir süre vurulduğu kolunu kullanamayacağını söyledi.
Martin "Bize her şeyi anlatın." Dedi. "Her şeyi." Derin bir nefes aldım ve "Harvey bana Heather'ın tehlikede olduğunu söyledi ve onu kurtarmak istiyordu, ben de hayır diyemedim ve onunla beraber Heather'ı kurtarmaya gittik. Oradayken Mason'a yakalandık, Harvey de Mason'ı durdurabilmek için saldırdı sonra da omzundan vuruldu, ben de Mason'ı sertçe itip yere düşmesini sağladım. Sonra düşürdüğü silahı yerden alıp iki bacağından vurdum, cebinden anahtarı aldım ve Heather'ı dışarı çıkardım.
Freddie bir ıslık çaldı. "Vay be Willow! Sende ne cevherler varmış!" Madison "Yaptığınız şey çok tehlikeliydi!" Dedi. "Neden bize daha önce söylemediniz?" Harvey "Çünkü korktum!" Diye cevap verdi. "Bir daha benimle arkadaş olmak istemeyeceğinizden ve beni bir hain olarak görecek olmanızdan korktum!"
Gill "Ortada tehlikede olan biri varsa yardım ederdik, kimin için çalışıyorsa çalışsın. Heather, artık bizim korumamız altındasın. Flame Warriors'dakiler artık sana zarar veremeyecek." Dedi. Heather "Teşekkürler." Diye cevap verdi utangaç bir şekilde. Madison "Bizden utanmana gerek yok." Dedi. "Asıl utanması gereken biri varsa o da Mason Steel."
Daha sonra Heather'ı ufak bir sorguya çektik ve bize her şeyi anlattı ve evreni yok etmek için koyulan imha cihazının yerini söyledi. Madison kuşkuyla "Söylediklerinin doğru olup olmadığını nereden biliyoruz?" Diye sordu. Harvey "Yarın gidip göreceğiz." Diye cevap verdi. Sonra hepimiz odalarımıza döndük.
Yatağıma uzanıp düşündüm daha geçenlerde bilgisayar başından kontrol ettiğim karakterlerle bugün bir arada yaşıyordum. Üstelik birini kurtarmıştım. Yaşanılanlar gerçekten çok garip geliyordu, acaba Heather sahiden masum mu diye düşündüm. Harvey ona çok aşıktı, peki Heather de onu seviyor muydu? Hepsinin cevabı yarın cihazı aramaya gittiğimizde belli olacaktı.
Bir an Heather'ın durumunu merak ettim, onunla konuşmak istiyordum. Yanına gittim, sessizce düşünüyordu. "Ne düşünüyorsun?" Diye sordum. "Beni kurtarışınızı ve sebep olacağı korkunç saldırıları düşünüyorum." Diye cevap verdi. "Bakın bunu yapmak zorunda değildiniz, Harvey'i seviyorum ama asla benim için kendini tehlikeye atmasını istemem. Kendinizi tehlikeye atıyorsunuz, Mason hepimizi öldürür. O tam bir manyak."
Durup düşündüm, oyunun hikayesinde de oldukça tuhaf ve manyak biriydi. Ancak bir arada olursak kesinlikle bizim kadar güçlü olamazdı. "Endişelenme." Dedim gülümseyerek. "Ben ve arkadaşlarım elimizden geleni yapacağız. Yalnız değilsin, artık yanında biz varız." O da bana gülümsedi.
Daha sonra Harvey yanımıza geldi "Heather, iyi misin tatlım?" Diye sordu. Heather gülümseyerek "İyiyim, teşekkürler canım." Dedi. Harvey ile konuşurken gözlerinde beliren pırıltı beni benden aldı. Muhtemelen onu gerçekten seviyordu, Harvey "Yakında her şey daha iyi olacak." Dedi. Ben de "Kesinlikle." Diye cevap verdim. Çok huzurluydum. Birlik olmanın, el ele vermenin değerini en çok bugün anlıyordum. Her ne kadar bu insanlar aslında hiç var olmamış olsalar da, biz bir aileydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piksel
Science FictionWillow Johnson adında 19 yaşında bir kız, biraz video oyunu oynayıp daha sonra derin bir uykuya dalar. Sabah uyandığında kendini en sevdiği oyunun dünyasında bulur. Nasıl geri döneceğini bilmeyen Willow zamanla karakterlerin iç dünyalarını tanımaya...