Sehun git başımdan. Uzak dur benden çünkü abini görmek istemiyorum. Abinle bir daha göz göze gelmek dahi istemiyorum. Sehun abini boğmak istiyorum. Beni neden sevmediğini söylesin istiyorum.
"Ne var?" dedim boş sayfaya karalama yaparken. Sehun'un yüzüne dahi bakmadım ama o olduğunu biliyordum. Benimle okulda Sehun dışı kimse muhatap olmaz ki.
"Bu senin için." dedi masaya bir hediye kutusu bırakırken. "Ne bu?" dedim başımı kaldırıp. "Doğum günün için."
"Sen.." sinirlenmedim. Normalde olsa başına geçirirdim ama hem enerjim yoktu hem de doğum günümü hatırlayan tek kişi Sehun'du. Belki Jongdae'ye söyleseydim o da hatırladı, kutlardı. Keşke laf arasında söyleseydim diye düşündüm. Beni okuldan velisiyim diye alırdı kesin. Sonra o minik balkonda radyosundan gelen cızırtıyla bira yudumlardık. Belki pasta keserdik... Ben çok bilmem nasıl kutlanır doğum günleri ama parti gibi olması hiç hoşuma gitmezdi. Bence en iyi Jongdae ile kutlarken mutlu olurdum. Tabi ki Chanyeol en mutlu edeni olurdu ama o aptal herifi unutma aşamasına 24 saat geçmeden girdiğim için aklıma getirmemeye çalışıyordum.
"Teşekkür ederim." dedim kutuyu elime alırken. Sehun duraksadı. Ona ilk defa teşekkür ettiğimi duyuyordu. "Rica.." dedi kocaman gülümserken "rica ederim."
"Burda mı açayım?"
"İstersen."
Kutuyu açtım. İçindeki kalabalık gözlerimi kamaştırdı. Hangi birine dokunacağıma karar veremedim. Renkli boyalar, fırçalar, resim kalemleri... Hepsiyle kaç defter bitirirdim sayamazdım bile. Sonra kutunun köşesindeki diğer minik kutuyu elime aldım. "Bunu senin için yaptım." dedi. "Yaptın?"
"Evet."
minik kutunun kapağını açtım. İçinden mor boncuklarla yapılan bir bileklik çıktı. Boncuğun üstünde B harfi vardı, onun yanında sallanan minik bir fırça figürü, palet figürü... Sehun'un neye ilgi duyduğumu bilmesi inanılmazdı. Ona daha önce resim yapmaktan aşırı zevk aldığımı hiç söylememiştim ama biliyordu işte.
"Bu çok güzel.." diye mırılandım. Keşke bu inceliği abin yapsaydı. Keşke senin yerine abin sevseydi beni. "Takar mısın?" bileğimi ona uzattım. Titreyen eliyle taktı bilekliği. "Teşekkür ederim Sehun." Teşekkür ederim Sehun çünkü doğum günüm olduğunu bir tek sen unutmadın. Teşekkür ederim çünkü senin dışında kimse tarafından sevilmiyorum.
"Rica ederim. Doğum günün kutlu olsun." dedi ders başlarken. Kutumu ders boyunca inceledim. İçinde bir ton resim malzemesi vardı. İstesem ailem de alırdı bundan ya da büyük ihtimal biz ne anlarız deyip parasını verirlerdi. Ama ailemden bir şey istemek işkenceydi, üstelik hiç söylemeden sevdiğin bir şeyi almak çok daha iyi hissettiriyordu.
Okulu boş sayfalara ufak karalamalar yaparak geçirdim. Sonra direkt eve geçtim. Annem şaşırmıştı ama bir şey demedi. Odama çıktım, ağlayarak uyudum. Doğum günümü öylece bitirdim.
Ertesi gün okula gitmedim. Annemin yanına indim. Evde olduğum için şaşkındı ama bir şey söylemedi. Ben boş duvarı o da elindeki dergiyi izledi. Zaten çok iletişimimiz yoktu annemle, hatta hiç iletişimimiz yoktu. Birkaç dakika yanında durdum öylece.
"Bir şey mi isteyeceksin?" dedi dergisinden kafasını kaldırmadan.
"Hayır."
"Bir şey mi yaptın?" dedi.
"Hayır." tekrar sessizlik. Neden okulda olmadığımı sormuyordu, okulun nasıl gittiğini sormuyordu, bir sıkıntımın olup olmadığını sormuyordu. Öylece susuyorduk.
"Haftaya beni şehir dışına gönderebilir misiniz?"
"Haftaya?"
"Sömestr tatili başlıyor."
"Baban onun otelinde çalışmanı istiyor tatilde."
"Ne?"
"Duydun beni. Tatilde direkt otele gidip garsonluk, resepsiyon görevlisi, her ne iş varsa ona koşuşturacaksın."
"Hayır, istemiyorum."
"Byun Baekhyun odana çık. Konuşma bitti."
###
"Zaten çok mutsuzum, kafamın dağılmasına ihtiyacım var. Babam da otelinde çalışmamı istiyor." sigaramı Jongdae'ye uzattım. "Chanyeol yüzünden bitik haldeyim. Onu görmeyeli tam 2 hafta oldu. Doğum günümü de kutlamadı zaten. Kesin hatırlamamıştır bile."
"Ne zamandı doğum günün?"
"2 hafta önce."
Jongdae çatık kaşlarıyla bana bakınca omuz silktim. "Önemli bir şey değil. Zaten eve gidip uyudum. Kutlamak istesen bile kutlamazdım."
"Saçmalama. Bu seninle ilk doğum günü geçirmemiz olacaktı. Neden söylemedin bana?"
"Bilmiyorum, neşem yoktu."
"Yarın kutlayalım."
"Gerek yok Jongdae. Hem yarın çalışıyorum, babamın otelinde ayak işi yapacağım."
"Seni çıkışta alırım." Bir şey demedim. Kutlamak istiyorsa hevesini kırmayacaktım. Jongdae ile yakınlaşmak zaten zordu. Çok az konuşurdu, aramızda hala çok kalın duvarlar vardı, buluştukça kırılması lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pink hair | chanbaek
Fiksi Penggemar"Ayrıldık." dedi. Gözlerim eline kaydı, yüzüğü yoktu. Bir şey demedim. "Kolyeni sattım." dedim. Bir şey demedi, sadece kafasını salladı. "Ve başkasıyla yattım." - 16.09.21