final

2.7K 206 76
                                    

Chanyeol gerçekten de ilişkimize olan güvenimi yerine getirmişti ve bu hiç zor olmamıştı.

Beraber başka bir eve çıkmıştık. Bu sefer birkaç eşyam değil de tüm eşyalarım etraftaydı. Anahtarım bile vardı!! Evimizin duvarlarına resimlerimi asabiliyordum, annem asla izin vermezdi. Chanyeol'e asabilir miyim diye sorduğumda burası senin de evin, istediğin gibi düzenle demişti.

Misafir odasına Chanyeol'ün müzik aletlerini koymamızı söyledim. Bize zaten misafir olarak sadece Jongdae geliyordu, o da ayda 1 defa ve kalmaya değildi. Chanyeol ertesi gün resim eşyalarımı da misafir odasının bir köşesine yığdı. Eşyalarımı birbirine soktuğu için onu azarlamak istedim ama amacı evin gerçekten ikimize ait olduğunu benimsememi istemesiydi. Bir de eşyalarımı etrafta görmeyi seviyormuş falan.

Üniversite güzel gidiyordu. Arkadaş edinmiştim ve Chanyeol sürekli birinin bana aşık olacağından korktuğunu söyleyip kıskanıyordu.

Bir gün Chanyeol'ün bulunduğu şirketi ziyaret etme şansım olmuştu. Keşke olmasaydı. Etraftaki herkes aşırı güzeldi. Eve geldiğimde moralim bombok olmuştu. Chanyeol beni koltukta öylece otururken gördüğünde ne olduğunu söylemem için saatlerce ısrar etti. Sonunda söylediğimde de saatlerce kıskandığım için dalga geçti!! Ben de onu salonda yatırdım.

Sehun'a hala hiçbir şey söylemedik çünkü Sehun'la başka üniversitelerde olsak bile Sehun hala beni seviyordu. Bunu duymasını ben de istemiyordum artık. Her hikayede mutlu tarafın yarattığı bir mutsuz kahraman olurdu. Bizim hikayemizde de bu kişi Sehun'du. Onu çok yıpratmıştım, çok fazla yakmıştım ama o hep beni sevmişti. Hala da seviyordu ve onu bir daha yakmak istemediğim için susuyordum. Chanyeol de söylememe taraftarıydı. Zaten yeterince angst bitmişti onun için bu hikaye.

Jongdae ile hala görüşüyorduk. Sık sık yurt dışına çıkıyordu bana da gelmem için ısrar ediyordu ama Chanyeol 3 günlük bile olsa benden ayrı kalmak istemediğini söyleyip, beni güzel sözleriyle kandırıyordu. Eğer kanmasaydım şu an onlarca ülke gezmiş olabilirdim!!

Aileme dava açtım ve her ay babamdan yüklü bir miktar para almaya başladım. Davayı açmak istediğimi Chanyeol'e söylediğimde mutfakta sigara içiyordu. Sevinçten sigarasını yere düşürüp halımızda iz bıraktığında yalandan ufak bir azar çektim. Ertesi gün elinde kocaman çiçek demetiyle geldi. İsterse bana halı fabrikası bile alırmış, yeter ki üzülmeyecekmişim ve onu affedecekmişim!!

Pazar pikniklerimiz yine olduğu gibi devam etti. Chanyeol bana çok minik olduğumu söylüyordu, küsünce arkadan sarılıp tüm sinirimi alıyordu. Ona küs kalmak çok zordu.

Sattığım kolyeyi bana doğum günümde tekrar almıştı. O kolye için hala üzgün olduğumu ona sarhoş olduğum bir zaman diliminde söylemiştim. Kolye tekrar ait olduğu yere, boynuma, döndü.

Sonra Chanyeol'ün doğum günü geldi ve çift yüzüğü aldım. Onun yüzüğünde benim adım, benim yüzüğümde onun adı yazıyordu. Evli çiftler gibiydik!! Bunu Chanyeol'e söylediğimde okulum bitince evliliğin yasal olduğu herhangi bir ülkede gidip hemen evleneceğimizi söyledi. Bir zaman makinesi icat etmeliydim. Kesinlikle!!

Ve Chanyeol'ün saçları artık pembeydi!! Hayatımda gördüğüm en fena şey buydu. Daha güzel hiçbir şey olamazdı. Gözlerim bazen onda öylece dalıp gidiyordu. Bir keresinde film izlemek için salondaydık ve 2 saatlik film boyunca sadece onu izlemiştim. Film dedim ona bakarken çok güzeldi.

Yine ufak tartışmalarımız oluyordu. Ama bu sefer; neden burayı kirlettin. Neden bunu yedin, ben yiyecektim. Yatağın o tarafına ben geçeceğim, dolabın bu bölmesi benim. Bu tarz tartışmalar yapıyorduk ve hiçbiri büyümüyordu. Hepsi günün sonunda yatakta sevişerek kapanan tartışmalardı.

Chanyeol'ü seviyordum. Ona çok aşıktım ve o da bana aşıktı. Bu cümleyi kurmak için yaşadığım onca şeye değmişti. Chanyeol her şeye bedeldi.

Asla olacağımızı düşünmediğim o vıcık ilişkilere dönmüştük. Her yerde öpüşüyorduk, sarılıyorduk. Yolda bile durup öpüştüğümüz oluyordu. Ama akşam yemekleri favorimdi. Chanyeol her cuma akşamı bana mekan atıyordu. Giyinip oraya gidiyordum o da iş çıkışı geliyordu ve akşam yemeği yiyorduk. Birbirimizi de yiyor denebilirdik. Giydiğim şeyler bazen beklemediği ve görmediği şeyler oluyordu. Elleri bacaklarımı okşuyordu. Dakikalarca öpüyordu beni ve restorandan kovulmamız inanılmazdı. Cuma geceleri bu nedenle sevişme gecelerimiz olmuştu.

Benim herkese olan arsız, sert tavrımın yerini yumuşak, bebeksi bir tavır almıştı. İnsanlara aşırı kibardım, herkesle geçinebiliyordum ve bu inanılmazdı. Chanyeol'ün beni baştan aşağıya yaratması çok güzeldi. Her sabaha mutlu uyanmak inanılmazdı. Chanyeol'le küstüğümüz zamanlar da oluyordu ve o zamanlar insanlar sol tarafından kalkmış diye uzaklaşıyordu benden.

Chanyeol de bir bebeğe dönüşmüştü. Gerçekten çocuk gibiydi. Bazı akşamlar eve oyun, abur cubur alıp geliyordu. Onunla oynamam için dakikalarca dil döküyordu. Liseli aşıklar gibi saatlerce oyun oynuyorduk ve o sürekli yeniyordu. Yenince bana saçma sapan hareketler yapıyordu, deli ediyordu beni. İş yerindekilere atacağım bu hallerini diye tehdit ediyordum somurtuyordu. Chanyeol'ün iş yerindekiler onu evde görseydi aynı kişi olmadığını düşünürlerdi. Saçlarını pembe gördüklerinde tüm ay bunu konuşmuşlardı.

Bir de söylemeden geçemeyeceğim; ikimiz de çok kötü yemek yapıyorduk. Birbirimize üzülmeyelim diye çok güzel olduğunu söyleyip zorla yiyorduk.

Günler öyle böyle geçiyordu. Normal bir ilişkiydi artık. Aramızda hiçbir sır, hiçbir insan yoktu. İnsanların bu dünyada ruh eşi olduğu kişiler vardı ve ben inanılmaz bir atış yapıp, ruh eşimi vurmuştum. Şanslıydım. Chanyeol ve ben beraber mutluyduk, öyle kalacaktık. Üzüntülerimiz olacaktı ve bunu birbirimizle paylaştıkça mutluluğa dönüştürecektik.

#son#

pink hair  | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin