Chanyeol'ü tam köşeye sıkıştırmıştım çünkü ne yapacağını çok merak ediyordum. Gerçekten ilk tercihi olup olmadığımı bilmek istiyordum. Ve Chanyeol de şunu iyi biliyordu ki eğer bu geceyi hala nişanlı olarak kapatırsa ben de onun defterini kapatacaktım.
"4-5 aya düğün çok erken değil mi?" Bayan Park, Chanyeol'e döndüğünde Chanyeol'ün kafası konuda değildi. Kim bilir ne düşünüyordu. Salondaki bakışların ona döndüğünü fark ettiğinde daldığı yerden çekti gözlerini: "Efendim?"
"Düğün için..." dedim "4-5 ay erken değil miymiş?" soruyu benim tekrarlamamla yüzündeki gerginlik daha da arttı.
"Erken." dedi soğukça.
"Bence 1-2 aya evlenin gitsin. Birbirinize de çok yakışıyorsunuz. Belli ki çok güzel anlaşıyorsunuz, uzatmanızın da hiçbir anlamı yok..." bacak bacak üstüne atıp, geriye doğru yaslanırken, Chanyeol'ün nişanlısına döndüm: "Ne kadardır beraberdiniz?"
"5 sene oldu." kız hemen yanımda bulunan koltuktaydı. O da bacak bacak üzerine atıp geriye yaslandı. Saçma bir şekilde yüzündeki yapmacık gülümsemesi ben konuştukça beliriyordu. Onunla konuşmasam bile.
Bay Park ortalıkta yoktu. Bayan Park da mutfağa gittiğinde ortalık sessizleşti. Bir süre öylece durduk.
"Yüzüğüne bakabilir miyim?" dedim sessizliği bozarak. Pembe saçlarıyla oynamayı kesip, kocaman gülümsedi yine. Elini bana doğru uzattı. Eğilip parmağındaki tektaşa baktım. Kafam içmeden sarhoşluk yaşadı anında. Beynimden vurulmuşa döndüm. Sanki yeniden ilk öğrendiğim gündeydim.
"Çok güzelmiş." diye mırıldandım. Oturduğum yerde rahatsızca kıpırdanıyordum. Elini çekip o da yüzüğüyle oynamaya başladı. "Evet, ilk gördüğümde şok geçirdim." benim cevap verecek halim yoktu, onayladım sadece ama o anlatmaya devam etti. "Deniz kenarında çok güzel bir mekandaydık. Yemek sonrası tartışma yaşadık. Nerdeyse ayrılıyorduk ama o ben masadan kalkmak üzereyken yüzüğünü çıkardı..."
"Yeter." Hepimiz Chanyeol'e döndük. "Anlatmana ne gerek var şimdi?"
"Bebeğim sohbet ediyoruz, neye sinirlendin?"
"Evet Chanyeol..." dedim "sohbet ediyoruz, bu kadar gerilmenin sebebi ne?" kendimi bok gibi hissetmeme rağmen hala inatla konuşmaya devam ediyordum.
"Sigara içmeye çıkıyorum." diye mırıldanıp kalktı yanımızdan.
"Gergin birisi." dedi Dayoung. "Alıştım artık."
"Sinirli birisine benziyor." diye mırıldandım. Çünkü öyleydi, Chanyeol çabuk sinirlenir, çabuk sönerdi. Bense çabuk sinirlenir, zor sönerdim.
"Aslında huyuna gidersen çok iyi birisi ama huyuna gitmek çok sıkıntılı."
"Anladım..." tam yerinin olduğunu düşündüğüm bir şeyi sormak istiyordum. Chanyeol'ün asla bana söylemediği ve söylemeyeceği şeyi. Önce Sehun'a döndüm, o varken böyle bir şey sorarsam tüm yıl başımın etini yiyecekti. "Artık geç oldu gideyim. Sehun benimle biraz yürür müsün?"
"Tabi!" dedi hemen ayaklanırken. "Üstüne rahat bir şeyler giyip gel, bekliyorum burda." dedim, gitmesi için.
"Böyle de rahatım, endişelenme saatlerce yürürüm seninle, sen istersen."
"Sen yine de gidip giyin. Burdayım ben." Sehun'u zorla da olsa odasına gönderdiğimde Dayoung'a döndüm: "Bir şey sormak istiyorum." suratımı asıp, tişörtümün eteğiyle oynarken bana sormam için onay verdi.
"Sanırım Sehun beni aldatıyor..."
"Siz.." parmağıyla Sehun az önce merdivenden çıktığı için merdiveni işaret etti. Sonra beni işaret etti. "Siz ikiniz sevgili miydiniz?"
"Ah.. bu bir sır. Lütfen kimseye söylemeyin. 2 sene oldu." Dayoung'a köpek bakışlarımı atarken gerçekten de şok içinde kalmıştı. "Beni aldatıyor ama emin değilim. Bunu nasıl anlamam gerektiğini bilmiyorum. Senin ilişkin uzun olduğu için sen tecrübelisindir..." tekrar tişörtümün eteğini elime aldım "Chanyeol'den hiç şüphelendin mi?"
"Chanyeol mü?" ufak bir kahkaha attı. "Chanyeol beni çok sever, aldatmak aklının ucundan bile geçmemiştir."
"Öyle mi?" o kahkahasına devam ederken moralim yerle bir olmuştu. "Alınma Dayoung ama çokta seviyormuş gibi durmuyor." deyiverdim birden. Ya bu kız çok saftı ya da Chanyeol onu gerçekten seviyordu.
"Bunu burda anlayamazsın, bizi bir de evimizde gör! Şimdi toplum içinde olduğumuz için Chanyeol soğuk. Ama evde ufak bir bebeğe dönüyor."
"Eviniz?"
"Evet. Bir ara mutlaka ziyarete gelmelisin. Chanyeol istediği için ortak eve çıktık. Ama kimseye söyleme, bu bir sır. Ailesini duymasını istemedi."
"Gitsem iyi olacak artık." gözlerimin cayır cayır yandığını hissediyordum. Titreyen bacaklarım sanki titremiyormuş gibi ayaklandım. Kimseye veda edecek halim bile yoktu. Öylece çıktım.
Evleri vardı. Birkaç aya düğünleri olacaktı. Belki çocuğu olurdu. Chanyeol bir evin, ailenin gerçek sahibi olacaktı. Bense hep dış kapının dış mandalı olacaktım.
Çok fazla acıtıyordu. Sevdiğin kişi tarafından sevilmemek ama sevildiğini sanmak dünyanın en kötü şeyiydi. Kendimi enayi gibi hissediyordum. Belki de öyleydim.
Yürüdüm öyle. Evimi bile geçtim yürürken. Sadece yürüdüm. Kaç saat yürüdüm bilmiyorum ama durmadım. Şehri çıkmak, ülkeyi çıkmak istedim.
Keşke kanatlarım olsaydı. Chanyeol beni her üzdüğünde yükselseydim gökyüzüne. Eğer böyle bir şey olsaydı ömrümün çoğunluğu havada geçerdi, eminim bir buluttan daha çok gökyüzünde bulunurdum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
pink hair | chanbaek
Fanfiction"Ayrıldık." dedi. Gözlerim eline kaydı, yüzüğü yoktu. Bir şey demedim. "Kolyeni sattım." dedim. Bir şey demedi, sadece kafasını salladı. "Ve başkasıyla yattım." - 16.09.21