10

2K 185 168
                                    

Bahçede uzanıp Chanyeol'ün sürekli izlediği animenin en sevdiği karakterini çizmekle meşguldüm. Günlerimi alacaktı ama her detayını çizmek istiyordum. Chanyeol sonunda o kızdan ayrılmaya karar vermişti. Benden belli bir zaman istemişti ve her şeyin düzeleceğine dair içimi açan konuşmalar yapmıştık. Mutluydum.

Güneşim bir gölge tarafından kapatıldığında iç çektim. Sehun karşıma oturdu. "Ne var?" dedim soğukça. Sehun bile moralimi bozamazdı.

"Bu akşam bize gelir misin?"

"Hayır."

"Hadi ama Baekhyun. Akşam ailecek yemek yiyeceğiz. Annemle sabah konuştum, seni getirmemde sakınca yokmuş, seninle de tanışmak istedi bu akşam."

"Sehun..." dedim yattığım yerden doğrulurken. "Bizim aramızda bir şey yok. Neden annenle tanışacakmışım?"

"Kime aşık olduğumu görmeli."

"Annen benden nefret ediyor."

"Annem senin, benim gece dışarı çıktığım kişi olduğunu bilmiyor."

"Aile yemeğinizde işim yok. Aile bireyiniz değilim."

"Abimin nişanlısı da ailemizden değil."

"O da mı geliyor?"

"Evet." boğazıma bir yumru oturdu. Ne yapacağımı bilemedim. Tüm neşem yok olurken önümdeki kağda tırnaklarımı geçirdim. "Tamam, madem çok ısrar ettin." gerçekten bile isteye üzüyordum kendimi. Gidecektim ve ağlayarak çıkacaktım o evden bunun farkındaydım.

Sehun neşeyle kalkıp uzaklaşmak üzereyken "Sehun." dedim "Senin en sevdiğin renk ne?"

"Mavi. Bir şey mi oldu?"

"Hayır, akşam görüşürüz." dedim ve orda bomboş kaldım. Chanyeol daha dün yüzüğünü çıkardığımda bu işi halledeceğini söylemişti. Gece beni kollarının arasına alırken yüzlerce kez sevdiğini söylemişti. Benim her zaman hayatındaki ilk tercihi olacağımı söylemişti. Ertesi günü de nişanlısıyla aile yemeğine mi gidiyordu?

Saatlerimi alan çizimimi ortadan ikiye yırttım. Oturduğum yerden kalktım. Park Chanyeol'ü öldürecektim. Sinir tepemdeyken, evime ilerledim. Bu akşam onu kesinlikle öldürecektim. Aptal adam.

Eve gelip çantamı odamın bir köşesine fırlattıktan sonra banyoya girdim. Mavi saç boyamı kabına boşaltırken Chanyeol'e olan sinirim daha da artıyordu. Saçımın pembesi yavaş yavaş yok oluyordu, sinirim de onunla orantılı olarak artıyordu.

Saçımı boyayıp onun iyiyce işlemesini beklerken dolabımı açtım. Hayatımda ilk defa gömlek giymeye karar vermiştim. Beyaz gömleğimi ve siyah kumaş pantolonumu yatağımın üzerine bıraktıktan sonra aşağı indim.

Annem yine dergisini okuyordu. "Akşam Jongdae ile yemeğe çıkacağız. Babama otele gelemeyeceğimi söylersin."

Ailem Jongdae ile arkadaşlığımdan aşırı memnundu. Cümlemde Jongdae geçtiğinde ikisinin de gözleri parlıyordu. Jongdae'ye bunu söylediğimde yarım saat gülmüştü. Bi ara onu eve getirecektim.

Mutfakta bir şeyler atıştırdıktan sonra odama çıkıp saçımı hallettim. Çok açık olmayan güzel bir mavi tonu vardı. Kendimi pembe olarak görmeye alışmıştım bu saç garip hissettirmişti. Ama hoşuma da gitmişti.

Gömleğimi üzerime geçirip kollarını kıvırdım ve ilk düğmesini açık bıraktım. Kumaş pantolonum belimi sarmıştı, içine gömleğimi sokuşturdum. Gözüme makyajla birkaç dokunuş yaptıktan sonra aynaya döndüm. Güzel görünüyordum. Gecenin sonunda da böyle bir görünüşüm olurdu umarım, dağınık makyajım ve ağlamalarımla evden çıkmamam lazımdı.

pink hair  | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin