Tanrı eğer varsa üzerime oynuyordu. İçerde oturup toplantı gibi bir şey yapan Chanyeol bunun en büyük kanıtıydı.
Siyah takım elbisesi ve çatık kaşlarıyla önündeki kağıtları inceleyip yanındakilere bir şey söylerken çok ateşli görünüyordu. Gidip kucağına yerleşesim bile vardı.
İşler ilerleyen saatlerde babamın da masaya yerleşmesi ve masadaki kalabalığın 3 kişiye düşmesi sonucu çok değişti. Otelin barında ne iş yaptığımı bilmeden sağa sola koşuşturarak günü tamamladığımda Jongdae tam karşıma dikildi. "Bana bir viski." dedi dudaklarını kıvırırken "siktir git." dedim önlüğümü çıkarıp tezgaha bırakırken.
"Çok yoruldum."
"Çalışmak zordur. Okursan işlerin daha da zorlaşır. Ama yine de oku."
"Çok teşekkür ederim gelecek hakkındaki öğüdün için. Şimdi gidebilir miyiz? İçerde Chanyeol ve babam bir şeyler konuşuyor. Burası gerçekten nefesimi kesmeye başladı."
"Chanyeol ve baban mı?"
"Evet, sanırım şirket ortağı falan." Jongdae ile otelin geniş salonunda kapıya doğru ilerlerken, "çok yakışıklı olmuşsun." diye mırıldandım. "İşten geliyorum çünkü."
"Benim için giyindin sandım."
"Bir doğum gününde nasıl giyinilir bilmiyorum."
"Sana öğretirim, senin doğum gününde..." kapıya yaklaştıkça dikkatimi toplamaya çalışıyordum. Kafamı o tarafa çevirmemeye özen gösteriyordum ama bu babamın bana seslenmesi sonucu mahvoldu.
"Baekhyun!" dedi birkaç metre ötedeki masadan. Masadaki bakışlar bana döndü. Chanyeol'e bakmamaya çok fazla dikkat ederek ilerledim. Vücudum titriyordu nerdeyse. Chanyeol'ü o kadar çok özlemiştim ki, bu yakınlık bile aşırı tepki vermemi sağlıyordu.
"Bu oğlum Byun Baekhyun. Bir aile şirketi olduğumuzu söyledim. Kendisi burda çalışıyor." Eğilip masada Chanyeol ve karşısındaki kişiye selam verdim. Chanyeol'ün bakışları arkamda dikilen Jongdae'deydi.
"İşleri ilerde Baekhyun devralacak." dedi babam. Bu söylediğinin yalan olduğunu ikimizin dışında Chanyeol ve Jongdae'de biliyordu.
"Nereye gidiyorsun? Oturup bize eşlik et." dedi babam. "İşleri öğrenmen gerek." ufak bir samimiyetsiz kıkırtı bıraktı. "Arkadaşımla dışarı çıkacaktık. İşlerim bitti." Jongdae bir adım öne gelip babama selam verdi. "Kim Jongdae?" dedi babam.
Donup kaldım öylece. "Evet efendim."
"Oğlumla arkadaş olduğunuzu bilmiyordum."
"Oğlunuzla çok yakınızdır."
"Sizle geçen sene otelim için epey bir anlaşma yapmak istemiştim." dedi babam.
"Fazla yoğunum, işleriniz için 1 sene önceden randevulaşmamız lazım ama Baekhyun'un babası olduğunuzu bilseydim kesinlikle sizin için boş bir vakit ayırabilirdim. Baekhyun benim için çok değerli."
"Lütfen oturun Bay Kim." dedi ismini bilmediğim yabancı. "Size bu toplantıda danışmak istediğimiz bir şey var. Bize ayıracak zamanınız şu an vardır umarım."
"Aslında Baekhyun'un doğum gününü kutlamaya gidiyorduk. Zamanım yok." eli belime yerleşti.
Jongdae hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Sanki bir yabancı belime elini koyuyordu şu an. Kendimi bok gibi hissettim. Chanyeol'ün masanın altından sıktığı yumrukları bile neşemi yerine getiremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pink hair | chanbaek
Fanfiction"Ayrıldık." dedi. Gözlerim eline kaydı, yüzüğü yoktu. Bir şey demedim. "Kolyeni sattım." dedim. Bir şey demedi, sadece kafasını salladı. "Ve başkasıyla yattım." - 16.09.21