Kuşku

10 2 2
                                    


Kahvaltıda çok fazla konuşmamıştık. Onun kendi düşünceleri içinde boğulduğundan emindim. Ben ise içinde bulunduğum bu duruma karşın artık bir şeyler düşünmekte zorlandığımı anladım. Olayları düşündükçe başıma ince ince sızılar vurmaya başlamıştı. Kahvemin bittiğini fark ettim. Ayağa kalktığım sırada Edward:

- Polina... Herhangi bir tarikatla bir bağı var mıydı? Ya da şüphelendiğin durumlar gözüne çarptı mı hiç?, diye sordu.

Ani bir cevap vermeden önce biraz düşündüm. Polina yerine göre çok uysal, bazen de inanılmaz derecede inatçı ve intikamcı olabiliyordu. Hoş, bu zamana kadar herhangi bir kavgamız olmamıştı. Belki de küçüklükten beri beraber olduğumuzdan dolayı onun bu tür tavırlarına alışmış da olabilirdim ama hayır. Gördüğüm ya da hissettiğim herhangi garip bir davranışı olmamıştı. Hatta genel olarak bakıldığında aşırı zeki bir kız olduğunu söyleyemezdim. Genelde hislerine daha çok güvenir ve mantığı ikinci kısma atardı. Bazen de mantığı devrede bile olmazdı. Çoğu zaman onu bu konuda uyardığımı hatırlıyordum ama daha fazlasını yapmamıştım. Çok yakın arkadaş olsak da birbirimizin hayatlarına müdahale etmek saçmaydı. 

Edward'ın bir cevap beklediğini onun suratına bakınca anladım. Kahve fincanımı doldurup sandalyeme tekrar oturunca:

- Aslında hayır. Hiçbir garip davranışını görmedim. Çok genel ve düz bir kızdı. Gizemli olmayı falan da sevmezdi. Zaten bu yüzden kendi isteği ile ortadan yok olduğuna inanmak bana zor geliyor, dedim.

- Böyle bir iddiada bulunmadım zaten, dedi Edward.

Biliyordum ama arabayı kullanırken tekti ve kendi isteği ile  evden çıkmış gibi bir hali vardı. Bu düşündüklerimi Edward'a söylemedim. O da benden karşı bir savunma beklemiyordu zaten.

- Şimdi ne olacak?, diye sordum. Edward elindeki kahve fincanını masanın üzerine bıraktı. Sonra gözlerini benim yüzüme sabitleyip:

- Evinin önüne güvenlik görevlileri yerleştirilecek. Kapı kilidin değiştirilecek. Ve güvenli bir şekilde evinde kalmaya devam edeceksin, dedi. Bunları bu kadar basit şekilde söylemesi ve asıl almak istediğim cevabın bu olmadığını bildiği halde böyle gereksiz cevap vermesi ciddi anlamda canımı sıkmıştı. Kendinden bu kadar fazla emin olması benim çileden çıkmama sebep oluyordu.

- Sormak istediğim konu bu değildi. Sen de biliyorsun, dedim.

Sesim biraz sert çıkmıştı, farkındaydım. O da bana karşılık olarak sert bir bakış atmıştı. Aramızda resmen soğuk savaş başlamış gibi hissediyordum. Bir şekilde işini yapmaya çalıştığının tamamıyla farkındaydım ama planlarını da, neler bildiklerini de merak etmeden duramıyordum.

- Sana söyledim. Şimdilik bir şeyler bilmemen daha iyi. 

O sırada ben karşı bir tavır sergileyecekken Edward'ın telefonu çaldı. Hemen cevap vermek için masadan kalktı ve onun konuşmalarını duymayacağım bir yere gitti. Tekrar onu dinlememi istemiyordu tabi ki. Ben de çaresiz bir biçimde kahvemi yudumlarken dışarıyı seyretmeye başladım. Bugün 1 Ocaktı. Yeni bir yılın ilk günüydü. Dünkü yoğun yağan kar ve yağmurdan sonra bugün hava her ne kadar keskin bir soğuğa sahip olsa da kar veya yağmur yoktu. Şimdilik.

Beş dakika sonra ben hala pencereden dışarıyı seyretmeye dalmışken Edward'ın sesi ile birden irkildim:

- Artık seni evine bırakayım, olur mu? Halletmem gereken işler var, dedi. Ben de anlayışla başımı salladım ve :

- Herhangi bir durum olursa sana nasıl ulaşacağım?, diye sordum. Beton gibi suratıyla bana bakarak:

- Dışarıdaki görevlilere söylemen yeterli, dedi. 

Nedense takındığı bu tavır benim canımı acıtmıştı. Yaşanılan olaylardan çok fazla etkilenmiş ve ani duygu değişimleri yaşadığımdan dolayı kendimi hem fiziksel hem de ruhsal olarak çok zayıf ve yorgun hissediyordum. Sanırım bu yüzden böyle hissetmiştim. Hislerim bile arap saçı gibi birbirine karışmıştı. Tek bir söz bile söylemeden odadan eşyalarımı topladım ve kapının önüne geldim.

- Senin götürmene gerek yok. Kendim gidebilirim, dedim ve kapıyı açtım. Ani bir hareketle de kapıyı kapatıp hızlıca asansöre doğru yol almaya başladım. Kimsenin yüzünü görmek hatta mümkünse hiç kimsenin sesini dahi duymak istemiyordum. Sadece evime gitmeliydim.

Apartmandan çıktım ve arabaya doğru ilerledim. 

BRICTOMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin