Görünen gerçekler

19 2 0
                                    


Sıcak bir duşun ardından vücudum biraz olsun gevşemiş, başımdaki ince sızı da yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştı. Bornozumla birlikte salona gelmiştim. Salon ve mutfak biraz dağınıktı. Onları toparlamaya giriştim. Yarım saat kadar sonra işleri bitirdim ve telefonumu elime aldım. Saat akşam beş olmuştu. Zaman çok hızlı bir şekilde geçiyor ve ben sanki oradan oraya anlamsızca sürükleniyor gibiydim.

 Her bir düşünce diğer bir düşünceyi doğuruyor ve kafamı toparlamak neredeyse imkansız hale geliyordu. Kitap okumayı düşündüm ama bir iki sayfa okuyunca ona da odaklanamadığımı anladım. Aklım hala Maria'nın söylediklerindeydi.

O an ani bir kararla tekrar Polina'nın odasına gitmek için ayağa kalktım. Hızlı bir şekilde koridoru geçtim ve odaya girdim. Bir şeyler bulma ümidiyle her yeri aramaya başladım. En ufacık yerleri bile aramaya niyetliydim. Belki eşyalarını almaya gelen kişi- bu Polina da olabilirdi- geride bir ipucu bırakmış olabilirdi. Masasının çekmeceleri, dolapların bölmeleri... Her yere baktım. Ama hiçbir şey bulamamıştım. Elimde olan koca bir hiçti. 

Çaresiz bir şekilde başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başlamıştım. Polina'nın yatağına uzandım. Burası aşırı sessizdi. Mantıklı düşünmeli ve elimde olan parçaları birleştirip anlamlı bir bütün yaratmalıydım. O sırada sağ tarafıma dönerken yastığın altında bir sertlik olduğunu fark ettim.

Hemen elimi yastığın altına daldırdım ve sert bir şeye dokunduğumu anladım. Çekip çıkardığımda ise elime gelen küçük bir ajandaydı. Simsiyah ve düz bir ajanda.

Yavaşça kapağını açtım. İçerisinde birçok yazı ve birkaç da çizilmiş resim vardı. Her şeyi alan kişi bunu nasıl bırakmıştı hayret vericiydi. Belki de gelen kişi Polina değildi. Bu defter ona ait ise bunu da almadan kesinlikle gitmezdi diye düşündüm.

Defterin ilk sayfasını açtım ve okumaya başladım:

" Ey ateşin ve suyun efendileri! Birbirinize hem zıt hem de bütünlük etkisi yaratırken, bizleri de huzurunuza kabul ettiniz. Bizi bu dünyanın kötülüğünden, uyanamamış ve uyanışını kasten gerçekleştirmeyen insanlardan korumak için kucağınızı bize açtınız. Yakarışlarımızı, gözyaşlarımızı, kalbimizdeki acıları hissettiniz. Bizi duydunuz. Herkesin bize kulaklarını tıkadığı anda... Bir annenin duyduğu şefkat gibi bizi o büyülü kollarınızla sarıp sarmaladınız. Ve artık, biz altın ırkın kadınları, gözlerimizi tam anlamıyla açmaya hazırız. Karanlık huzurdur. Aydınlık ise koskoca bir yalan."

Ne okuduğum hakkında en ufak bir fikre sahip olmamakla birlikte metin baştan aşağı saçma gelmişti. Metnin alt yapısında birilerine kulluk etme mekanizması kurulduğunu anlamak hiç de zor olmamıştı. Ve ayrıca el yazısının da Polina'ya ait olduğundan emindim. Polina kimlerin eline düşmüştü bilmiyordum. Ama bu yazılanlara bakılınca, bunlar her kimse Polina öylesine inanmış görünüyordu ki onlara, ardında her şeyi bırakıp, hatta hayatını da geride bırakıp, başka bir yola girmeye cesaret edebilmişti. Resmen kendi hayatından kurtulmak istemiş gibiydi. 

Defteri elime aldım ve yataktan kalkıp salona gittim. Giderken de aynı zamanda defteri karıştırmaya devam ediyordum. Deftere çizilmiş olan resimlere göz gezdirdim. Bir sayfasında elinde uzun bir ok olan, ata binmiş, uzun saçlı ve kafasında demirden bir başlık olduğunu anladığım bir kadın çizilmişti.

Diğer sayfayı çevirdiğimde ise yine bir resim çiziliydi. Burada ise upuzun sarı-kızıl saçlara sahip, saçlarının uçlarında alevi andıran yoğun bir renk, ve göğsünde birleştirdiği ellerinde de bir alev topu durmaktaydı. Resmin herhangi bir yerinde ise bunların ne olduğuna dair bir ibare yer almıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 20, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BRICTOMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin