Karşımda bana el sallayan Jisung'a, elimle, bir dakika anlamına gelecek işareti yaptım ve başımı tekrar önümdeki kağıda indirdim.
Tüm ayak işlerini bana yaptırıyorlardı ve masamın her yeri kâğıtla doluydu.
İhtiyacım olan tüm kağıtları tekrar dosyaladığımda, derin bir nefes alıp arkamdaki koltuğa kendimi bıraktım, gözlerimi kapatıp arkama yaslandım.
"Zor mu?"
Hyunjin'in sesi ile gözlerimi açtım ve kafamı salladım.
"Hem de nasıl!"
Hyunjin güldü ve bana küçümseyici bakışlar attı çünkü onun, benim kadar zor bir işi yoktu.
"Öğle yemeği için ara vermelisin. Bizimle ye."
Ona baktım ve bakışlarını anlamlandıramaya çalıştım. Gerçekten benimle mi yemek istiyordu yoksa amacı kibarlık mıydı?
"Sadece yemek yiyeceksin, bu kadar düşünme!"
Önümdeki dosyayı hızlıca kapattıktan sonra bana döndü ve kaşlarını çattı. Bana kızdığını gösterecek ve ben de korkup onunla gidecektim, aynen olur bu. Hyunjin, sadece şirin olabiliyordu kaçlarını çattığında.
"Kalk hadi."
Elleriyle yaptığı tuhaf hareketlere gülerken kalktım ve ben kalktığım gibi hareketlenen Hyunjin'in peşine takıldım.
Şirket binasının yakınlarında bir restoranda gelmiştik ve yine üçümüzdük.
Yine sessizlik içinde birbirimize bakıyorduk ve ben de konuşma ihtiyacı hissettim.
"Aileleriniz nasıl? Konuşurken hiç onlardan bahsetmediğimizi fark ettim."
Jisung, dediğimle dönüp Hyunjin'e baktı ve sonra tekrar kafasını bana çevirdi.
"İlişkimizi desteklemedikleri için konuşmuyoruz."
Suratı düştü.
Dudaklarımı büzdüm ve ona özür dilercesine baktım. Bilseydim asla konusunu açmazdım. Jisung anlamış gibi bana kafasını salladı.
Önümdeki yemeğime geri döndüm ve ne tekrar konuştum ne de onlara baktım.
Ama onların bana baktığını hissedebiliyordum.
İçimde biriken düşüncelere onlar böyle davrandıkça engel olmak zordu, özellikle de onlar açıkça kendilerini belli ederken.
İlk başta cidden arkadaş olmak istediklerini sanmıştım ama aradan geçen iki hafta sonunda onların istekleri hakkındaki düşüncelerim değişiyordu. Hyunjin ve Jisung sadece arkadaş olmak istemiyordu ve bunu çok güzel belli etmişlerdi.
Kafamı kaldırmamak için verdiğim savaşı kaybettim ve kafamı kaldırdım.
İkisi de hızlıca kafasını başka yöne çevirdi ama bu, önemli değildi çünkü ben farkındaydım.
"Neden sadece arkadaş olamıyoruz. Neden benden böyle bir şey isteyip duruyorsunuz? Sırf bunu kabul etmem için mi beni affettiniz?"
İkisinden uzun bir süre ses çıkmamıştı ki Hyunjin konuştu.
"Biz seninle hiçbir zaman arkadaş olmak istemedik. Sadece, şartlar yüzünden öyle davrandık. Seni istemesek neden affedelim?"
Geriye yaslandım ve Hyunjin'in gözlerine doğrudan baktım, ikimizde göz kontağını bozmadık.
"Geçmişe olan saygınız var sanıyordum. Beni tekrar kullanabilmek için affetmiş gibi davranmışsınız."
Hyunjin kaşlarını çattı. Onu cidden sinirlendirmiştim ama bu, umrumda bile değildi. Üstüme gelen hep onlar olmuştu ve kendimi ezdiremezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
feel it twice | hyunhosung
FanficMinho, ev arkadaşlarını üzmemek için elinden geleni yapmaya çalışıyordu. « hyunjin x minho x jisung »