▪︎ Vote 50 +
.
.
.Vicdanlı olun ve vote verin. En azından emeğim için.
.
.Vücudunu rahatsız edici bir his kaplıyor, midesi her geçen saniye daha da bulunmaya başlıyordu.
Hayır, bu bulantının sebebi kesinlikle hamilelik değil gerginlikti.¤ Tanrım, sen bana yardımcı ol.
Ellerini birleştirip, gözlerini kapatarak mırıldandı kısık sesle. Kalbi olduğunu yeri terketmek istermiş gibi hızlıca atıyordu. Elini göğsünün üzerine koyarak derin nefes aldı kız. Jimin Jungkook'u oyalarken, kendisi de Taehyung'u bekliyordu koridorda.
* Halley.
Tanıdık sesi duyduğunda hızlıca döndü arkasına. Kendisine doğru gelen, siyahlarla içinde olan adamı görünce tebessüm etti genişçe. Erkeğe doğru ilerleyerek, kollarını iki yana açıp sıkıca sarıldı ona.
¤ Gerçekten geldin.
Taehyung ellerini kızın beline koyarak, karşılık verdi sarılışına.
* Böyle bir fırsatı nasıl kaçıra bilirdim ki?
Mırıldanarak kızın saçları arasına bastırdı dudağını. Halley'le kan bağı olmaya bilirdi ama onu kendi kız kardeşi kadar çok seviyor du.
* Hadi, beni onlara götür.
Kız ondan ayrılarak kafasını sallayıp, kolundan tuttuğu gibi odaya sürüklemeye başladı. Odanın önüne geldiğinde bakışlarını etrafta gezdirip döndü erkeğe.
¤ Jungkook gelirse haber vereceğim. Sen git rahatca konuş ve bebeğini sev.
Taehyung tebessüm ederek kafasını sallayıp, kapı kulpuna sardı uzun parmaklarını. Yavaşça açarak kafasını aralıktan geçirip içeriyi ilk kontrol etti. Kimsenin olmadığına emin olunca içeriye girip kapattı kapıyı.
Bakışları odada gezinirken, yatakta uyuyan sevgilisine takıldı gözleri. Yavaş adımlarla kıza doğdu ilerlerken, hissettiği hareketlilikle bakışlarını o yöne çevirdi.
Üstü açık kuvözün içinde kıpırdayan bebeği gördüğü an nefesi kesilir gibi oldu erkeğin. Sertçe yutkunarak o yöne doğru ilerleyip kuvözün yanında durdu.
* Tanrım.
İçinde öyle bir his vardı ki tarif edilmesi imkansız geliyordu ona. Şu an karşısında gördüğü minik beden ona aitti. Ona ve sevdiği kadına.
* Sen çok küçüksün.
Fısıldayarak bebeğinin koluna dokundu parmağıyla. Bebek beklenmedik dokunuşla irkilince Taehyung da korkup elini hemen geri çekmişti.
Eğer kendisini kenardan seyrediyor olsa, muhtemelen karnının tutup gülmekten ağlardı. Gülünecek haldeydi senelerin kiralık katili, yeni doğmuş bir bebekten korkuyordu.
* Tanrım sen ah ...
Ne diyeceğini bilemez halde baktı küçük oğluna. Derin nefes alıp cesaretini toplayarak elinin birini bebeğin poposuna, diğerini de kafasının arkasına geçirerek küçük bedeni dikkatlice aldı kucağına.
O kadar hafifdi ki, bir oyuncak bebekten farkı yoktu neredeyse. Taehyung tebessüm ederek burnunu bebeğinin boynuna sürtüp kokusunu içine çekti.
* Çok güzel kokuyorsun sen bebeğim.
Tenine küçük öpücük bırakarak, burnunu minik burnuna sürtüp iç çekti.
* Tanrım teşekkür ederim, bana bunu yaşattığın için.
Belki de hayatında ilk kez yürekten Tanrıya şükr ediyordu Taehyung. Oğlunun koyu saçlarını parmak uçlarıyla nazifce okşayarak tebessüm etti. Titrek nefes vererek kendisini ağlamamak için sıktı.
Kim demişti erkekler ağlamaz diye?
Bu kadar mutlu bir günde, kolları arasında kendinden bir can tutarken nasıl ağlamaya bilirdi?
○ Taehyung?
Özlediği naif ses kulaklarına dolduğunda, derin nefes alıp gözlerini kapadı bir kaç saniye. Yavaşça arkasını dönerek , yatakta uzanan kıza çevirdi bedenini.
Yun bakışlarını onun üzerinde gezdirirken gözleri kucağındaki bebeğe takılı kaldı.Gözlerini ele geçiren yaşlara, dudağının da titremesine engel olamamıştı. Kollarını öne uzattığında Taehyung yavaş adımlarla ona doğru ilerleyip, bebeğini kızın kucağına bıraktı.
○ Bebeğim.
Yun ağzından çıkan hıçkırığa engel olamamıştı. 9 ay boyunca koruyup, büyüttüğü bebeği dünyaya gelmiş şimdiyse kolları arasında duruyordu. Bebeği incitmeden göğsüne bastırarak sarıldı ona. Kokusunu ciğerlerine çekerken, göz yaşları da ona ihanet ederek akıyordu yanaklarından. Her zaman bebeklerin kokusunun aynı olduğunu düşünürdü Yun. Ama şimdi kendi bebeğinin kokusu burnuna dolunca ne kadar yanıldığını anlıyordu.
* Yun.
Kafasını kaldırarak önündeki erkeğe çevirdi yaşla dolu gözlerini.
○ Neden gittin?
Taehyung elini kızın yanağına koyarak, baş parmağıyla sildi göz yaşlarını.
* Eğer gitmiş olsam, burada olur muydum Yun?
Olmazdı, ama yine de gitmişti. Onu yanlız bırakıp kayıplara karışmıştı.
○ Neredeydin?
Ne kadar istese de söyleyemez di ona. Onun ve biricik oğlunun hayatını tehlikeye atamaz dı.
* Gitmek zorundaydım, yine de gideceğim ama kısa süreliğine.
Yun bakışlarını ondan çekip kucağındaki bebeğine sabitle di. Yine aynısını yapıyordu işte, desteğine ihtiyacı olduğu zaman onu bırakıp gidiyordu.
○ Neden bunu yapıyorsun? Sana en çok ihtiyacım olduğu zaman beni bırakıp gidiyorsun.
Biliyordu, ama bunu kendi isteğiyle yapmıyordu. Yun'a anlatamaz dı bunu, ' ben bir kiralık katilim ' diyemez di ona.
* Yun, biliyorum. Seni hayal kırıklığına uğrattım, bana olan güvenin sarstım.
Kızın elini elleri arasına alarak naif öpücük bıraktı tenine.
* Ama sana söz veriyorum, biraz daha sabret geleceğim yanına. Seni ve oğlumuz Noah'ı alıp yeni bir hayata başlayacağım.
Noah mı? Taehyung bebeklerine bile isim düşünmüş müydü? Bu içten içe Yun'u mutlu etse de yine de ona kırgınlığı fazlaydı.
○ Ben bilm-
Kapının aniden açılmasıyla Yun'un sözü yarım kalmış, ikisinin de bakışları kapıya dönmüştü. Halley nefes nefese bakıyordu karşısındaki ikiliye. Yüzünde endişeli ve korkmuş bir ifade vardı.
¤ Taehyung, Jungkook geliyor.