|3|

6 0 0
                                        


Korhan şirkette toplantıdan çıktıktan sonra odasına geldi. İşler bugünlerde çok yoğundu. Diğer yandan o kadar çok çalışıyordu ki hem çok yoruluyor hem de Azra ile sohbet etme fırsatı bulamıyordu. Sonunda büyük bir işi halletti. Biraz olsun işi hafiflemişti. Saatine baktığında öğle arasına denk geldiğini fark etti. Şirkette çok bunaldığı için çok sıkılmıştı. Dışarıda yemek yemeye karar verdi. Lise zamanlarında arkadaşlarıyla gittiği ve yemeklerini çok  sevdiği mekana gitti. Pencere kenarında bir masaya oturdu. Hem Mardin sokaklarını izlemek isterken hem de yemeğini yemek istiyordu. Yemeğini yedikten sonra bir kahve istedi. Yorgunluğun ve yemeğin üzerine Türk kahvesi çok severdi. Kahvesini yudumlarken bir anda sokaktan geçen kadının Azra olduğunu gördü. Eli ayağına dolaştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Hemen hesabı istedi ve masadan kalktı. Hesabı ödedikten sonra koşar adımla Azra'ya yetişmeye çalıştı. İlk önce hemen yanına gitmeyi düşündü. Fakat arkasında fark ettirmeden yürümeyi tercih etti. Elindeki poşetlere bakılacak olursa evdeki ihtiyaçları almaya çıkmıştı. Korhan, Azra'nın yürüyüşünün dahi ne kadar güzel olduğunu geçirdi içinden. Sokakta yürürken herkesin dönüp bir daha bakmasını sağlayacak güzelliği vardı. Korhan'nın Azra'yı yüreğine saklayası geliyordu. Buna hakkının olmadığını biliyordu. Azra'nın onu abisi olarak gördüğünü biliyordu. Bunu değiştirmek çok zor olacaktı. Onu ikna etse bile ailesi nasıl tepki verecekti. Biliyordu onlar Azra'yı çok seviyordu. Fakat gel gelelim babasının ne diyeceğini bilmiyordu. Onları nasıl ikna edeceğini de bilmiyordu. Sadece Azra onunla bir hayat kursun ve onu sevsin başka hiçbir şeyin önemi yoktu. Kimse kabul etmese bile buralardan çekip gitmeye razıydı. Yeter ki sevdiği onu sevsin. Her şeyi yapardı. Bunları düşünürken. Azra'nın yorgunluktan bulduğu ilk banka oturduğunu gördü. Etrafına hiç bakmıyordu. Korhan onu fark etmediğini anladığında yavaşça yanına oturdu. Hala dönüp bakmamıştı. Biraz bekledikten sonra lafa girdi.

"Çok mu yoruldunuz Azra hanım?" Bir an şaşkınlık geçirerek Korhan'a baktı. 

"Sizin burada ne işiniz var?"

"Seni takip ettim" dediğinde Azra'nın gözleri kocaman açıldı.

"Beni mi takip ettiniz? Neden? Nasıl görmedim sizi?" sorularını arka arkaya sıralamıştı.

"Sakin ol. Yemek yemek için çarşıdaki bir yere geldim. Bir baktım sen elinde senden ağır poşetler ile yürüyorsun. Nereye kadar dayanacağını merak ettim"

"Poşetler benden ağır değil öncelikle. Yorgun olduğum için değil. Azime teyze alışveriş yaptıktan sonra haber vermemi söyledi. Azime teyzeyi aramak için oturdum. Birini gönderecekmiş"

"Yorulmadın yani peki. Aramadıysan gerek yok arama. Ben zaten eve geçiyorum. Beraber gidelim."

"Bu saate mi eve gideceksiniz?"

"Ne zaman gideceğimi sana mı sormalıyım?"

"Yok. Tabii. Aramamıştım."

"Hadi gel o zaman. Arabam yakında gidelim" Korhan poşetlere uzandığında Azra poşetleri vermek istemedi.

"Azra poşetleri alabilir miyim?"

"olmaz. O benim işim."

"Alt tarafı bir poşet ben taşısam ne fark eder?"

"Olmaz dedim. Bana görev olarak verilen bir şeyi neden siz yapasınız."

"Abartıyorsun. Sana poşetleri ver dedim. Bunu tekrarlamak istemiyorum" başta tereddüt etse de Azra poşetlerden ellerini çekti. Korhan poşetleri aldı ve yanında Azra ile yürümeye başladı. Azra'nın bazen fazla takıntılı olduğunu düşünüyordu. Bir poşet için bu kadar ısrarcı olmasına anlam veremiyordu. Arabaya gelene kadar ikisi de konuşmadı. Arabaya geçtiklerinde yolu uzatarak ve oldukça yavaş bir şekilde Korhan arabayı sürüyordu. Azra ile olabildiğince çok vakit geçirmek istiyordu. Korhan sohbete girmek istiyordu. Fakat bir türlü ne hakkında sohbet açması gerektiğini bilmiyordu.

"Çok yoruluyor musun?"

"Yok. Küçüklüğümden bu yana yaptığım için artık yorgunluk hissetmiyorum. Hem seviyorum hem de evdeki herkes ile iyi anlaşıyorum. Vakit çok hızlı geçiyor."

"Normal herhangi bir işte izinli olduğun zaman çok daha fazla oluyor. Nerdeyse her gün her saat çalışıyorsun. Nasıl seviyorsun?"

"Yani o bana çalışmak gibi gelmiyor. Ailem gibi herkes o yüzden sanki kendi evimde gibi hissediyorum" dediğinde Korhan sessiz bir şekilde "Gelecekteki asıl evin ve ailen zaten" dedi. 

"Bir şey mi dediniz?"

"Yoo. Azra sana bir şey soracağım ama çekinmeden doğru cevabı vereceksin" dediğinde Azra merakla ona doğru döndü. 

"Tamam"

"Erkek arkadaşın var mı?" diyerek merakla ona doğru bakmıştı bir anlığına. Azra ona şakınca bakıyordu. Ne diyeceğini bilemedi. Böyle bir soruyu bekleyeceği en son kişi Korhan'dı.

"Yani neden böyle bir soru sorduğunuzu anlamadım."

"Öyle. Cevabını merak ettim." Azra ikinci bir şok yaşadı. Neden böyle bir sorunun cevabını merak ediyordu ki.  Bir süre sessiz kaldı.

"Azra cevap verecek misin?" eve çok az kalmıştı. Artık şu sorunun cevabını verseydi. Çok iyi olurdu.

"Şey, yok" dedi. Korhan bu cevaba sevinmişti.

"Peki, sevdiğin biri var mı?" dedi. Korhan için bu sorunun cevabı daha önemliydi. Eğer birini gerçekten seviyorsa nasıl dayanacağını bilmiyordu. Bu cevap gelene kadar olan sessizliğin her dakikası Korhan için ölüm gibiydi. Neden sorduğunu da bilmiyordu. Eğer evet derse ne yapacaktı. 

"Şey, bu yaşıma kadar kimseye gönlümü kaptıracak kadar yakınlaşmadım. Zaten buralarda böyle bir şeyin mümkün olmadığını sen benden daha iyi biliyorsun" dediğinde Korhan derin bir nefes verdi. En azından kendisini sevebilirdi. Önlerinden çekmesi gereken bir engel daha yoktu. Bunları konuşurken eve geldiler. Konağın önünde durduklarında Korhan bir an durdu ve Azra'ya baktı. Azra'da ona bakıyordu. 

"Bu saatten sonrada gönlüne sadece bana sakla" diyerek arabadan indi. Arkasında kafası karışmış bir kadın bırakarak konaktan giriş yaptı.

Yüreğimde UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin