Ya Siyah, Ya Beyaz.

251 10 2
                                    

/Ballar yaşıyor musunuz? Bir ses veriin bana! Güzel okuyucumlarıım, sizler okudukça ben çok mutlu oluyorum. ✨ Keyifli okumalar./

"Miniğiim."

Bora belimden sarıp ayaklarımı biraz havada bırakacak şekilde kaldırıyor beni.

"Bu kim?"

Koraya bakıp söylüyor bunu..

"Bu değil, arkadaşım Koray."

Diyorum biraz sert bir tavırla.

"Selam."

Bu selama karşılık Koraydan ses çıkmıyor. Boranın üzerinde tuttuğu hırçın bakışlarını bana doğrultuyor Koray. Ben de göz ucuyla bakıyorum anlamsızca bakan gözlerine.

-Kıskanmak.. Bir insanın saklayamadığı tek duygu bence. Sahiplenmek gibi, ama değil; korumak gibi, ama değil; o insan seninmiş gibi, ama değil..
Kıskanılan kişinin de hislerini doyurduğu davranıştır kıskançlık. Haz duyar, mutlu olur, beğenildiğini ve ilgisinin tek taraflı olmadığını anlar.. Koray kıskanmışmıydı beni?
Peki ama niye benim hoşuma gitmedi? İyi hissedeceğim yerde Korayın gözlerine bakamayacak kadar utanıyordum. Buna sebep Boraydı. Ukala Bora.. -

"Geleceğini niçin haber vermedin? Hem nasıl buldun beni?"

Ellerini önde açık bi şekilde durduruyor Bora,

"Hop hop hoop! İnan bu kadar öfkeleneceğini bilsem sürpriz yapmak yerine haber verirdim."

Başımı çeviriyorum. Etrafa bakınıyorum. Boranın benden daha başka bir tepki beklediği o kadar belli oluyordu ki. Şaşırdı bu soğuk duruşuna. Ama ben o minik Nil değilim ki artık işte! Bunu anlaması gerekir.

"Nil, filme geç kalıyoruz."

Koray kolumdan tutuyor ve gözleriyle hadi bir an önce burdan uzaklaşalım der gibi bakış atıp başını sallıyor bana.

"Nereye Nil? Senin için geldim ben."

"Haber vermeliydin Bora. Ben şu an müsait değilim."

Kollarını birbirine bağlıyor ve önceden de yapmış olduğu gibi özgüvenle cevap veriyor..

"Ama ben müsaitim. Hadi bakalım hangi filme gidiyoruz?"

Ellerini cebine koyan Boraya doğru bi adım atıyor Koray, o an ki yine müthiş refleksle elini tutuyorum.
Koray Boradan hiç ama hiç hoşlanmadı..

"Ağır ol yakışıklı.."

"Bora lütfen kes sesini." diye susturuyorum onu. Parmağıyla sustum işareti yapıyor.

Koray tuttuğum elini çekiyor bi an ve tekrar yanımdaki duruşuna geri dönüyor.

"Hadi gidiyoruz, uslu durun."

İkisine de bu cümleyi biraz tavırlı söylüyorum. Sağ yanımda Koray, sol yanımda Bora yürümeye başlıyoruz.

"Minik, bu çocuk çok cins. Bence uzak durmalısın. Yine de sen bilirsin."

Eğilip kulağıma fısıldayarak söylüyor bunu ve ona dönüp yüzümü buruşturuyorum. Tekrar başımı önüme çeviriyorum. Koraya bakıyorum sonra. Çok gergin görünüyor.


Korayın elini bi anda nasıl tuttuğumu düşündüm. Elleri buz gibi olmuştu.. Ama benim içimi ısıtmaya fazlasıyla yetmişti. İzin verse bir gün, ellerini hep tutabilirmiydim acaba?

Sinemadan çıktık.
Aralarına oturmaktan başka şansım olmadığı için, film yerine ikisinin birbirlerine bakışmalarını izledim daha çok. Zaten en az Koray kadar gerildim ben de. Bora ise bizim aksimize gayet rahattı.

Ben Seninle GüzelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin