Hangi boşluk?

61 4 0
                                    

•Gecikme için çok üzgünüm ballarım. Keyifli okumalar.•

İçimde bir yerlerin alev alıp aynı anda tenimin buz kestiğini hissedebildim o anda.
"Aa, anneme haber vermeliyiz. Bugün bir misafirimiz daha var." Irmak heyecanla hizmetlinin eteğini çekiştirirken söyleniyor. Korayın bakışlarından gözlerimi kaçırıyorum. Arkasındaki kıza bakmakla meşgul oluyorum bir süre. Öylece kalakaldım.

-Derin bi boşluk hissi oluştu içimde. Sonu olmayan derin siyah bir kuyu açıldı sanki göğsümün tam ortasında. Kimin o boşluğa düşeceğini bilmiyorum ama Koray tam ucunda duruyor o kuyunun.-

"Merhaba herkese."
Korayın koluna koyduğu eli havaya kaldırdıktan sonra içeri giriyor kızımız. Bora da elini belime koyup mutfağa götürüyor beni. Irmak da Korayın elinden tutmuş arkamızdan sürüklüyor.

"İnanamazsın amaaa ben olmasan kurabiyeleri asla beceremezlerdi. Kesinlikle tadına bakmalısın."

Korayın sessizliğini duyabiliyordum. Irmak yine de ona aldırmadan konuşmasına yani ısrarına devam ediyordu.

"Lütfen hadi ama! Kesinlikle denemelisin."

"Bizim yakışıklı kendine kız da mı yaparmış." Diyerek alayla sessizliği bozuyor Bora.
"Nil, saçmaladığına bakma. Öyle bir şey yok."

Kurabiyeleri fırından çıkarıp bi kaç servis tabağı çıkarırken duraksıyorum birden ve,
"Bana açıklama yapma zorunluluğu hissetme. O kız arkadaşınsa da eğer bu beni ilgilendirmez."  Diyerek atlıyorum hemen. Ah kahretsin! Niye bu kadar hırçınım ki sanki.

"Yani bence de. Nilden buna ne ki." Diyen Bora devam ediyor. "Neyse, kurabiye yapmıştık,  kız arkadaşınla sana da koyalım. Öyle değil mi miniğim?"
Çıkardığım tabaklardan birine kurabiyeleri koymaya başlıyor.
"Ben götürebilir miyim? Lütfen. Söz düşürmem."
Irmak'a dönen Bora elindeki kurabiye dolu tabağı Irmak'a verirken eğilip "Sana güveniyorum güzellik." Diyor. Irmak gözlerini bana çevirdiğinde göz kırpıyorum ona. Aldığı cesaretle içeri doğru gülerek yol alıyor.
Korayın gözlerini üzerimde hissetsem de nedense bakmak istemiyorum gözlerine.
"Miniğim kurabiyeler de tamamsa birazdan kaçalım mı ne dersin?"
Boranın cümlesinden sonra ben konuşmadan Koray başlıyor. "Kalın bi
kaç saat sonra beraber çıkalım Nil." "Biz bayadır burdayız yakışıklı, gerçi senle kız arkadaşın yeni geldiniz tadını çıkartın kurabiyelerin."
"Ben Nille konuşuyorum."
"Onun şu an seninle konuştuğunu düşünmüyorum ama."
"Farkında mısınız? Başkasının evindeyiz. Kesin şunu." Diyerek araya giriyorum bu atışmanın.
Önlüğünü çıkartan Boranın gözlerinin ağzımdan çıkacak kelimelere odaklanmış olduğunu fark ederek gözlerine bakıyorum, Sonraysa Koraya dönüp "Uzun süredir burdayız biz, gitsek daha iyi olur aslında."
Önlüğümü çıkartıp tezgaha bırakıyorum. İçeriye doğru geçiyorum.
"Cimcime, biz gidiyoruz artıııık. Hadi gel yolcu et."
"Geldim geldiiim." Koşarak ayaklarıma sarılıyor Irmak.
"Çok leziz oldu Nil. " Fısıldayarak devam ediyor. "Arkadaşını çok sevdim. Onu yine getir. Bu sefer başka bişi pişiririz olur muuu?"
Arkamdan elleri cebinde gülümseyerek gelen Bora "Olur prenses başka brir şey pişiririz."
"Yaşasıııın." Diye bağıran Irmak bi anda tepkisinin farkına varıp ağzını kapatıp gülmeye başlıyor.
Elimden tutup kapıya doğru yürüyoruz. Koltukta havasıyla oturmaya devam eden kızımızla göz gözde geliyoruz.
"Hoşça kal tatlııım."
-Bu ne samimiyet? Samimiyetin samimiyetsizliği resmen. Öğğh!-
Şu yalancı ve zorla yaptığım pek bi belli olan gülümseyişimi yapıyorum.
Korayla kızın yanına geçerken göz göze geliyoruz. Başımı çevirip gözlerimi başka yere odaklamak isterken Boranın bakışına maruz kalıyorum. Yüzüm ve kulaklarım kızarıyor ve bi an onun bizim bakışımızı yakalayışından rahatsız oluyorum.
Onu aldatıyormuşum gibi sanki. Ama sanki..

Irmakla vedalaşıp bi taksi çağırıyoruz. --Bir an önce uzaklaşmak istiyorum o evden. Kaçtığım her neyse, beni bu denli rahatsız ediyor. Koray bi kızla nasıl beraber olur? Belki değildir. Kuzeni, arkadaşı olabilir. Ya değilse? Değilse bile yani aslında neden olmasın ki bi kız arkadaşı? Niçin bu kadar kıskanıyorsam ben de. Bana ne canım onun nesiyse..--

"Nil?"
Bora kolunu omzuma koymuş, düşüncelerimden çıkarıp alıyor beni sesiyle.
"Nereye gidiyoruz?"
Başımı göğsüne denk gelen yere düşürüyorum bi an.
"Bilmiyorum, tek bildiğim açım." Omzumda olan kolunu belime götürüp sıkıca ve hızlıca kendine çekiyor.
"Peki öyleyse gidelim de bişeyler
hazırlıyalım sana."

~

Annem pastahaneden gelmiş, çoktan yiyecek bir şeyler hazırlamış. Kapıyı açtığında yanımda Borayı görünce pek bi seviniyor hatun.

"Canlar hoşgeldiniz." Diyen annemin ardından Bora koca bi gülümsemeyle devam ediyor.
"Tanrııım! Şu an aç olan Nil aslında ama kokular nefis geliyor burnuma."
"Hemen masayı hazırlıyorum öyleyse." Biz içeri geçerken, annem de mutfağa gidiyor hızlıca.
Geri geldiğinde bana göz kırpıp, "Nilciğim iyi misin bebeğim?"
"İyiyim anneciğim." Diyip gömülüyorum koltuğa. Zihnimdeki görüntüleri ve düşünceleri de gömüyorum.

"Ben de yardım edeyim annene."
Oturduğu yerden ayağa kalktığında koluna uzatıyorum elimi. Dönüp bana bakıyor.
"Nil, iyi olduğuna emin misin?"
Başımı sallıyorum aşağı yukarı, onaylıyorum sorusunu.
"Pekala.. Mm oturuyorum o zaman yerime; Senin yanına." Tuttuğum kolunu aşağıya doğru çekiyorum. Yanımda yerini alıyor tekrar.

-Şaşırıyor ve ilk kez Boranın nasıl davranacağını bilmediğini görüyorum. Küçük bir çocuk gibi. Bu şaşkınlığını çok sevdim bir an için. Ve bir anlığına o egoist, ukala Bora karakteri zihnimden uçup gidiyor..-

~
"Teşekkür ederiz efendim. Herşey çok güzeldi." Boranın övgüsünden dolayı annem her zamanki mütavaziliğiyle,
"Bir dahakine haberim olsun Boracığım o zaman daha lezzetli şeyler yaparız."
"Elbette niçin olmasın."
Elimdeki kahveyi yudumlarken annem bana bakıp sıcak gülüşünü atıyor. 'Annemle erteletip durduğum şu konuyu bir an önce halletsem keşke ve aynı sıcaklığı ben de düşünmeden verebilsem ona keşke.'

Annem odaya çıkarken Bora elindeki kahve fincanı sehpaya bırakıp ayağa kalkıyor.
"Bu günün de sonuna geldik miniğim, aa! Pardon Nilciğiiim."
Gülümsüyor sonra. Ayağa kalkıyorum ben de.
"Dert değil, istediğini söyleyebilirsin."
Kaşlarını kaldırıp gözlerini büyüterek suratıma bakıyor.
"Vaay! Bunu sevdim güzellik."
"Tamam, şımarma biraz daha fazla tepki verirsen, söylediğimi geri alırım."
"Tamam ya tamam sustum böyle iyi."
Kapıya doğru yürüyor ben de arkasından.
Ayakkabılarını giydikten sonra doğrulup
"Yarın ne yapıyoruz peki?"
"Yarın dersim var."
Kollarımı göğsümde bağlayıp kapının eşiğine yaslanıyorum.
"Mm peki öyleyse ama bu görüşmemize engel değil. Yirmi dört saat dans etmiyorsunuzdur sanırım. Öyle değil mi miniğim?"
"Hı hı." Diyebiliyorum, Boraya karşı koyup inatlaşmaya halim yok.
Yan bi gülüş atıyor -hani şu 'ben haklıyım işte' olanından- yine eski Bora oluyor bir an.
Elini koluma koyuyor yaklaşıp burnumun ucuna öpücüğünü bırakıyor bir anda.

-Hani lunaparklarda hızlı trenler olur, ya da gondola bindiğinizde Çok yüksekten bir an aşşağıya  ya da bir boşluğa düşer gibi hissedersiniz ve karnınızda çok kuvvetli bir his oluşur. Anlık, etkileyici ama yine olsun istediğiniz bir his. Şimdi tam da bunu hissediyorum işte. Umarım bu yüksekten düşer gibi hissettiren duygu, bir gün boşluğun en dibine çakılmama sebep olmaz.-

"İyi geceler meleğim." Diyerek geri çekiyor kendini ve merdivenlerden inmeye başlıyor. Kapıda bir süre öylece kalıp zihnimi karmakarışık ediyorum yine.
Korayın içimde oluşturduğu ve kendisini ucunda olduğu o boşluk ve Boranın şimdi uçuyormuşum gibi hissettirdiği o enfes boşluktan hangisi kapanıp karanlığa gömülecek acaba?
Neyse, sana da İyi geceler içimde bi yerlerde eski kapıların açılmasına sebep olan Bora.. İyi geceler .

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 16, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ben Seninle GüzelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin