30 Eylül
"Özür dilerim efendim."
"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim.. Hep bunu söylüyorsun Jisung. Bir aydır hep bunu söylüyorsun."
Jisung eğdiği başını kaldırmadan dudaklarını dişledi.
"Asker çok iyi. Onunla savaşmak zor."
"Bana nedense başka bir şeyler varmış gibi geliyor Jisung. Senin şimdiye kadar atlatamadığın kimse olmadı. Her şeyi anlarım ama her seferinde elin boş dönmeni anlamıyorum."
"Üzgünüm efendim."
"Çık, Jisung. Çık."
Jisung Lay'den aldığı talimatla dışarı çıktığında sırıtıyordu. Keyifle odasına doğru koşturduğunda Felix ve Jae yatmaya hazırlanıyordu.
"Yine azarlandın mı?" Diye sordu Felix dudağını büzerek.
"Evet." Dedi Jisung sırıtarak.
"Azarlanan birinin sırıttığını ilk defa görüyorum. Sarhoş falan olabilir misin?"
Jisung Jae'nin sözlerine göz devirirken Felix çoktan gözlerini kapatmıştı. Jisung Jae'ye başıyla dışarıyı işaret edip dışarı adımladığında Jae de peşinden gitti. İkili birlikte dışarıyı görebilecekleri camdan odaya girdiklerinde Jisung sandalyeye oturdu ve bakışlarını dışarının zehirli ve sisli havasına dikti.
"Aşkım, benimle yalnız kalmak istiyorsun biliyorum ama saat çok geç olmadı mı?"
"Beni reddediyorsun yani? Ayrılalım."
Jae sırıtarak Jisung'un karşısındaki sandalyeye yerleştiğinde ikili bir süre birbirini izledi.
"Alaycı sohbetimizi sonraya saklayalım Jisung. Neden beni çağırdın ve neden bu kadar keyiflisin?"
"Hiç, sadece birlikte oturmak istedim." Dedi Jisung gözlerini kaçırırken.
"Hadi ama Jisung. Seni çok iyi tanıyorum. Ne söyleyeceksen söyle."
"Sadece.."
Jae ona sorgularcasına bakarken Jisung iç çekti ve oturuşunu düzeltti.
"Şu asker bozuntusu sinirlerimi bozuyor."
Jae alayla güldüğünde Jisung kaşlarını çattı.
"Buna emin misin? Bence daha çok hormonlarını bozuyor gibi."
Jisung onun eline sinirle vurduğunda Jae güldü. Ardından Jisung'un elini avuçlarının arasına alıp ciddileşti.
"Bak güzelim. Gördüğüm en hırslı insansın. Kaybetmekten nefret edersin ama son bir aydır tam tersi davranıyorsun. Görevden elin boş geldiğin halde gülüyorsun. Azarlandığın halde sırıtıyorsun. Şarkılar söyleyerek dolanıyorsun. O asker sana ne yapıyor bilmiyorum ama sen kendini kaybediyorsun."
Jisung elini tutan ellere bakarken tekrar iç çekti.
"Jae.. Sanırım ondan hoşlanıyorum."
"Sonunda kabul ettin."
"O kadar belli mi?"
Jae hafifçe gülümserken başını salladı.
"Jae bunu kimseye söyleme."
"Tabiki söylemeyeceğim. Zaten hiçbirinin bunu kabul edeceğini sanmıyorum."
"Bu yüzden sana anlattım." Diye mırıldandı Jisung.
"Biliyorum en çok beni seviyorsun."
Jisung ona göz devirirken Jae keyifle güldü.
"Yine de biraz kıskandım. Ben varken başkasını tercih etmen büyük bir kayıp."
"Ah, aşkım. Merak etme kimse senin gibi olamaz. O sadece geçici bir heves." Dedi Jisung şakacı bir tavırla Jae'nin yanağını öperken.
Jae kıkırdayarak geri çekildi.
"Ondan ne kadar hoşlanıyorsun?"
"Bilmiyorum. Çok saçma biliyorum. Yani.."
"Hayır, seni anlıyorum. Anlat."
"Ruh eşim gibi."
Jae başını iki yana sallarken Jisung dudağını büzdü.
"Bunun sonu pek de iyi değil gibi. Sonuçta siz düşmansınız. Ayrıca o ne hissediyor?"
"Bilmiyorum. Sadece onun da bana karşı hisleri olduğunu düşünüyorum. Bazen de bu düşüncenin tam tersi hareketler yapıyor."
"Belki o da kendisiyle çatışıyordur."
"Olabilir."
"Ona her şeyi anlatmayı dene."
"İnanmaz."
"O zaman kanıtlarsın. Kanıtlamana rağmen karşında yer alırsa kıçına tekmeyi bas ve benimle ol."
Jisung ona göz devirirken ayaklandı.
"İnanmazsa ona kanıtlamak için her şeyi yapacağım. Bakalım neler olacak."
Jae'nin elini tutup onu da kaldırdıktan sonra koluna girdi ve ikili birlikte odalarına doğru yürüdüler.
Onlar böyleydi işte. İlk tanıştıklarında birbirlerine uyuz da olsalar sonrasında her şey değişti. Jae her seferinde Jisung'a yılışsa da Jisung onun alay ettiğini biliyordu. Bu yüzden o da Jae'nin oyununa karşılık vermeye başladı. Bazen evli çift gibi davranıp bazen didişip bazen de en yakın iki dost oluyorlardı. Tamam, belki her şakada gerçeklik payı olabilirdi ama Jae onun kendisiyle asla birlikte olmayacağını biliyordu. Bu yüzden arkadaş kalmaya devam ettiler. Jae Jisung'un güvenli yeriydi. Ne zaman başı derde girse onu yargılamadan çözmesine yardım edecek tek kişi Jae'ydi. Bu yüzden birbirlerini çok seviyorlardı ve aralarındaki bağ çok özeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3rd Eye | Minsung |
Science FictionHan Jisung, Kuzey'e işçi olarak gönderilen evli ve sıradan bir adamdı ancak neredeyse her gece rüyalarına giren adam, onun geçmişte hiç de sıradan biri olmadığını gösteriyordu. minsung✨ 22.09.2021