Bölüm Parçası: Anlat Ona - Yedinci Ev
Hızla yeni bölüme giriş yapıyoruz.
İyi okumalar..*
Duyduklarıma inanamaz bir halde, bulunduğumuz anı idrak edemez bir vaziyetteydim. Bana, 'Beni, senin benim için döktüğün göz yaşı öldürür..' demişti. Kuzey'in gözlerine bakarken, gözlerimin kocaman olduğuna emindim. Ağzım açılmış, şaşkınlık içindeydim.Benim ifademi taradığında hemen elini yüzümden indirdi ve acı çeker bir halde gülümsedi ve "Şaka yapıyorum Alisa, ne ölmesi sadece biraz yaralandım o kadar." dedi. Arkamızda çocuklardan biri yanımıza gelip Kuzey'e ve bana iyi olup olmadığımızı, ambulansı çağıracağını söylediğinde, Kuzey gerek olmadığını söyledi. Bende teşekkür ettim ve çok kısa bir sürede polis gelmişti bile.
Benim yarımımla birlikte ayaklanan Kuzey ve benden ayak üstü alınan ifadeyle birlikte, polis Kuzey'in durumu nedeniyle yarın yazılı ifade ve suç duyurusu için karakola gitmemiz gerektiğini söyledi. Bizde onayladık ve o pisliği araca tıktıkları gibi gittiler.
Kuzey'i halde asla bırakmayacağım için hastaneye gitmeyi teklif etsem de kabul etmedi. Bir kaç adım atıp yürümeye kalktığı anda sendelemesiyle kolunun altın girdim ve onu omuzladım. Yüzlerimiz birbirine yakınken "Yürüyebilecek halde değilsin. Birde hastaneye gitmeyi reddediyorsun. İtiraz istemiyorum benim evim buraya yakın oraya gideceğiz. Pansuman yapılması gerek yaralarına."
İnatla gözlerine baktığımda itiraz edememişti. "Peki tamam, gidelim madem." dedi.
Bir sokak ileri de olan evime geldiğimiz de Amerikan mutfak sayılan açık mutfaklı bir odalı evime gelen ilk misafirdi. Yakın olduğum arkadaşım Aleyna bile daha önce evime hiç gelmemişti. Okul yakın olduğunda genelde hep dışarda veya sadece okulda görüşürdük. Onunda yurtta kalması nedeniyle böylesi benimde işime gelmişti.
İçeriye adım attığımızda evimde birini ağırlıyor olmak değişik gelmişti. L koltuğuma oturmasını işaret ettiğim Kuzey sessizce etrafı seyrediyordu. "İlk yardım çantası banyodaydı bir dakika geliyorum." yanıt beklemeden söylediğim şeyle hemen odaya bakan banyo kapısından girerek dolaptaki kutuyu aldığım gibi geri döndüm.
Üzerinde olan kolej ceketini zaten çıkarmıştı alıntındaki "Kazağını da çıkarır mısın?" dediğimde onaylayarak başından çıkarıp yanına koymuştu. Ayakta dikelmeden orta sehpayı çekerek hemen karşısına oturdum. Vücudu gözlerimin önüne serildiğinde ne kadar da kaslı esmer bir teni olduğunu fark etmiştim. Yapı olarak da kalıplı ve uzun boyluydu Kuzey.
Kolunu yavaşça tutup kendime çektiğimde bana kolaylık sağladı. Kutudan oksijenli suyu alarak, sargı bezinin bir kısmıyla kanları temizledim. Canının acıyıp acımadığını görmek için anlık gözlerimi kaldırıp ona baktığımda koluna değil bana bakıyor olduğunu gördüm. Temizleme işi bittiğinde neyse ki yarası derin veya dikişlik değildi. Ceketi bir nebze onu korumuştu.
Tentürdiyotu yarasının boyutunda hafifçe tampona döktükten sonra düzgünce yarasının üzerine kapattım. "Tutar mısın lütfen." Boşta kalan eliyle tuttuğunda bende etrafını sarıp sabitlemek için sargı bezinden uzun parça almıştım.
Biraz daha öne kayarak ona yaklaştığımda dizlerimiz birbirine temas ediyordu. Sarmaya başladığımda geniş yapılı kolunun etrafında tam tur çevirebilmek için bezi kolunu hafif kaldırması için dirseğine dokunarak yardımcı oldum.
Hiç konuşmadan öylece beni izliyordu. Gözlerimin önüme gelen saçlarımdan rahatsız olup üflerken, saçlarımda bir el hissetmemle duraksamam bir oldu. Başımı biraz kaldırıp Kuzey'e baktığımda eli yüzümün hemen yanında beni rahatsız eden saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
His Radio | Yarı Texting
Ficção Adolescente•Hislerin verdiği acıların yüklerinden yorulmuş bir kadın. Sabrının sonuna geldiğinde artık acı çekme sırası karşı taraftaydı. •Acılarını ardına bırakamamış bir adam. Onunla birbirlerini bulduklarında neler olacaktı kim bilir? •Anlaşılmak, anlamak...