Multimedia ~ Bölüm parçası: Aslında Bir Konu Var - Yasemin Mori
Yeniden merhabalar canlar.. Hızla bölüme geçelim hadi.
*
Okuldan çıktığımız da en arkada yürüyordum. Dışarıya adım atar atmaz derin bir nefes aldım. İçimdeki duygu yoğunluğuna dur demem gerekiyordu. Çocuklar hala konuşarak ilerliyorlardı, kafe neyse ki yakındı ve orada Beyza ablanın yanına kaçıp onun yanında soluklanabilirdim.
Her ne kadar Arsen ve Cihangir olmadığı zamanlarda bizim çocuklarla oturmak bazen hoşuma gitse de, bugün pek modum da değildim.
Yürürken cebimdeki telefonumdan bildirim geldiğinde hemen elime aldım.
Ekranda gördüğüm kişiyi neredeyse unutuyordum.Anonim: Alisa'm..
Anonim: Nasılsın? Bugün seni uzaktan da olsa görebilme fırsatım olmadı hiç.
Anonim: Seni çok merak ediyorum..
Beklenti içindeydi sözleri, beni görememek onu merakta bırakmıştı. Böyle olunca onu neredeyse unuttuğum için bir garip hissetmiştim. Utandım mı emin değilim ama istemsizce yüzümü buruşturduğuma emindim.
Tam cevap yazacakken öyle bir şey oldu ki..
Ahh resmen rezil olmuştum. İnanılır gibi değildi. Ayağım takıldığı gibi dengemi koruyamadım ve yüz üstü yere düşsem daha iyi diyeceğim şey oldu.
Hala nasıl olduğunu bir türlü anlayamıyordum. Kendimi Cihangirin kollarında yere yarı oturur vaziyette buldum. Kendimle birlikte onu da dizlerinin üzerine düşmesine sebep olmuştum.
Ellerimim birinde telefon olmasına rağmen kollarına tutmuştum. Düşerken bana seslenenleri duyamamıştım, şimdi de Selim karnını tutmuş kocaman kahkahasını patlatırken Oğuz gülmemek için kendini tutuyordu. Kızlarsa 'Ayy nasıl oldu öyle iyi misiniz?' gibisine sorularını tekrarlayıp duruyorlardı.
Kafamı kaldırıp Cihangire baktığımda dümdüz bir ifadeyle bana baktığını fark ettim. Hızla kendimi toparlayıp "Çok özür dilerim, gerçekten." Deyip kendimi geri çekip ayaklandım.
Kalkmama yardım eden Aleyna tekrar sorduğunda "İyi misin canım benim.? Sizde kesin gülmeyi!" diyerek de arada azarladı Selim ve Oğuz'u.
"İyiyim merak etme." dediğimde göz ucuyla Cihangir'e baktığımda o da yerden kalkmış hala bana bakıyordu.
Hemen bakışlarımı kaçırdığım da fark ettim. Kafe'nin önüne ne ara gelmiştik ya biz.. Ben bir de Kafe'nin önünde mi düşmüştüm yaa!
"Hadi gelin içeri kazazedeler." Oğuz kafeden içeriye Selim'in ardından adım atarken konuştu.
"Bakmayın siz bu cinslere ya." diye konuştuğu ardından Selin de Aleyna ile içeriye girmeden önce.
Utana sıkıla telefonumu cebime atıp, bende içeriye geçecekken hala öylece duran Cihangirin yanından geçmeden "Affedersin.. teşekkür ederim." Diyebildim.
Bana baktığını biliyordum. Bir düştük diye ne diye hala öyle bakıyordu ki ya.. Hayır hiçbir söz de çıkmamıştı ağzından, insan 'Önemli değil.' falan derdi de bende kendimi mahcup hissetmezdim.
Gıcık çocuk diye kendi kendime aklımdan geçirirken kafeden içeriye girmiştik peş peşe ikimizde. Hemen ardımda olması da daha bir tuhaf hissettiriyordu.
Bizim çocuklar çoktan kanepelerin olduğu ayrılmış kısma ilerlediklerinde, birden fazla ses vardı kafede. Bizimkiler dışında, okuldan çocuklar da vardı kendi arkadaşlarıyla oturan sohbet eden. Ancak duyduğum o ses tanıdığım bir sesti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
His Radio | Yarı Texting
Teen Fiction•Hislerin verdiği acıların yüklerinden yorulmuş bir kadın. Sabrının sonuna geldiğinde artık acı çekme sırası karşı taraftaydı. •Acılarını ardına bırakamamış bir adam. Onunla birbirlerini bulduklarında neler olacaktı kim bilir? •Anlaşılmak, anlamak...