Multimedia ~ Bölüm Parçası: Rengarenk Acılar - Berkay Altunyay
*
Hızla yeni bölüme başlıyoruz o halde. Nasıl bir şekilde devam edeceğimiz konusunda benim de yazarken şu an pek bir fikrim yok diyebilirim. Neyse, haydi bakalım sizlere iyi okumalar dilerim...
*
Hayatta sizin elinizde olmayan durumların olması, çok olasıydı. Ne kadar düzene koymaya çalışsanız da, dikkat etseniz de hatta kontrol manyağı olsanız da her şey istediğiniz gibi gitmezdi bazen.
Ben bu denli takıntılı biri değildim. Hayattan özellikle de pek bir beklentisi olmayan, olağan akışında sadece biraz özenli olan sıradan bir insandım. Ancak kendi elimde olacakken, dikkatsizliğimle yolunda gitmeyen aksilikler yaşadığım da çıldıracak gibi oluyordum.
Ben nasıl bu denli dikkatsiz olabilmiştim ya. Nasıl Kuzey'i sessiz olması konusunda uyarmayı unutmuştum! Tabi ki de onun yüzünden. Düşüncelerimi öyle dağıtmıştı ki, sanki yanımda yine kimse yokmuş gibi başlamıştım yayına.
Ne kadar da tezat bir durumdu bu böyle. Kendi düşüncelerimle çelişir oldum resmen! O varken heyecan yapıyordum ama o yanımdayken varlığına hep alışıkmışım gibi de rahattım.
Bir de bana söylediği şeyi düşündüğümde.. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Bana 'Sevilmeyi en çok sen hak ediyorsun.' dedi resmen. Söylediği şeyde gerçek duygularıydı belli ki, çünkü kendi kendine mırıldanır gibi söylemişti.
Kuzey'e baktığımda bakışları ekrandan gelen yorumlardaydı. Okudukça mimikleri şekilden şekle giriyordu. Konuşmaması gerektiğini anlamıştı elbette. Bana çevirdiğin de başını mahcup bakıyordu gözleri. "Alisa, ben özür dilerim. Gerçekten bak sesimin gidebileceğini düşünemedim hiç, öyle bir an da konuştum." dedi.
Ona kızamıyordum da. Sonuçta bilmiyordu ve bana söylediği şeyi düşündükçe de kızamazdım ki.
"Özür dilenecek bir şey yapmadın Kuzey. Sorun değil sana ben söylemeliydim en başından."
"Peki ne olacak şimdi? Yani sesimi tanımazlar değil mi? Senin sesin bir farklı çıkıyor ya hani benim ki de öyle olmuştur değil mi?" ardı ardına sorular sormuştu.
Onun bu haline ve yaşadığım ufak çaplı anlık aksiyondan dolayı gülesim gelmişti. Yüzümde tebessüm genişlediğinde bana anlamaz bir halde baktı. Omuzlarında gerginliğin azaldığını gördüğümde "Sesini tanımamıştır kimse ses değiştiren program sağolsun. Ne olacağına gelirsek de kimseyi ilgilendirmez yanımda birinin olup olmadığı."
Anladığı belirterek başını salladı ve o da gülümsedi. "Haklısın." dedi sadece.
Programda müzik devam ederken yayına kaldığım yerden devam etmeliydim elbette. Bunu bilen Kuzey, İstersen ben salonda bekleyebilirim. "Yayın saati bitene kadar." dedi.
Olan olmuştu artık, kaldığımız yerden devam edebilirdik. "Tekrar konuşmayacaksan eğer kal." dedim hafif bir ima ve şakayla karışık söylerken kaşlarım kalkmıştı.
Tek kelime etmeden, baş ve işaret parmağını birleştirip ağzına götürdü ve hayali bir fermuar kapama hareketi yaptı. Sonrasıysa neredeyse sorunsuz geçmişti. Bu defa yayına arama kabul etmeyeceğimi belirterek, yanımdaki kişinin de benim için değerli bir arkadaşım olduğundan kısacık bahsetmiştim.
Neyse meraklı dinleyicilerim kadar beni anlayanlar da vardı. Hisleri karmaşık bir His de olsam, bu hayatta yalnız bir insan olmadığımı düşünenler olmuştu. Sorular aralıklarla devam etse de yayın bir şekilde sona ermişti.
Kuzey evimde kalacağı için sonrası oldukça garip şekilde geçmişti diyebilirim. Bana yorgun ve ağrısının olduğunu söylediğinde, hemen hareket geçtim. Ona bir ağrı kesici verip, hızla salona yatak hazırladım. Rahat etmesini çekinmemesini söyledim ve tekrar dan bugün için teşekkür etsem de, önemsiz bir şeymiş gibi üstünde durmadı bile. Bende iyi geceler dileyerek, dinlenmesi için bende odama çekildim.
Yatağım da bir sağa bir sola dönmekten bunalmıştım iyice. Baş ucumdaki fotoğraf karesinden bana gülen o gözler de iyice benliğimi alt üst ediyordu. Bana gülüyor muydu ki şimdi, yukarılardan bir yerlerden. Yıllar sonra hayatıma, evime birini almıştım. Şu an karşımda olsaydı eminim, hafif dalga geçer gibi altında yatan ciddiyeti bilen bana 'kaçamıyorsun ha Alisa..' derdi.
Duygularını en çok gizleyen oyken bana bunu hep o söylerdi. Ona kızdığım o kadar çok zaman olmasına rağmen, ona hak verdiğim öyle çok anlar da oldu ki. Ona olan özlemimden de asla kaçamadığım kesindi.
Bunca zaman insanlardan uzak durmuşken, şimdi kaçamıyordum işte. Kuzey bir an da öyle bir girmişti ki hayatıma. Şu an salonum da uyuyor olması bana, hayatın net bir göstergesiydi.
Ne kadar süre düşüncelerimde oradan oraya savruldum bilmiyorum. Sonunda bitap düşmüş bir halde şehrin gürültüsüne kulak kesilerek uyuya kaldığımı anımsıyorum.
*
Kuzey'den,
Duvarda olan saatin tik tak sesinden midir nedir bilmiyordum ama bir türlü uykuya dalamıyordum. Alisa, salondaki kanepesine benim için yatak açmıştı. Söylediğine göre evindeki ilk yatılı misafirmişim. Bunu sanki istemsizce söylemiş gibiydi. Dudaklarından kelimeler çıktıktan sonra, pişman mı olmuştu emin değilim ancak ruh halinin birden değiştiğini çok net hissetmiştim.
Sessizce iyi geceler dileyip, odasına geçtiğinde evde ki tüm ışıklar da sönmüştü. Yaralı olmayan kolumu başımın altına almış öylece tavanı seyrediyordum. Bugün itibariyle yaşadıklarıma bir türlü inandığımı söylemezdim. Şu an da dahil. Bırak yanında olmayı hayal dahi etmezken bir zamanlar, şu an Alisa'nın evindeydim. Bana pansuman yapmıştı o narin elleriyle, yine ellerinden yemek yemiştim.
Hele ki kimseyle dahi paylaşmadığı sırrını bana açmıştı. Her ne kadar mecburi bir durumda yapmış gibi görünse de öyle olmadığına düşünüyordum. Bana güvenmeye başladığını gözlerinde görebiliyordum. Tüm bu olanlara inanamıyordum hala.
Bundan sonra neler olacak bilmiyorum ama onun güvenini tam anlammıyla kazanamak için elimden ne gelirse yapacaktım. İşte onu biliyorum.
Geçmiş acılarımızın ortak olması ona yakınlaşmamda ki en ince çizgiydi belki de. Ufak bir konuşma geçmişti öncesinde aramızda. Ancak ayrıntılı olarak her ikimiz de pek söz etmiş sayılmazdık. Alisa, benim kardeşimi kaybettiğimi biliyordu bende onun. Fakat o bana nasıl öğrendiğimi henüz sormamıştı.
Haklı olarak soracaktı elbet. Onu ilk gördüğüm zamandan beri ona tutulduğumu söylesem.. Hatta öyle bir hal aldı ki kendime inkar ettiğimi bir yıldan uzun süredir kendimden kaçtığımı. En sonunda ise ondan habersiz, ona yenildiğimi bilse. Tüm bunları bilse neler düşünürdü kim bilir...
Kafamın içinde binbir düşünce ve ilacında etkisiyle yorgunluğa malup olmuştum. Kaç saat geçti ne kadar uyudum bilmiyordum. Yeniden gözlerimi araldığımda şafak sökmek üzereydi. Gökyüzü kızıl lcivert renk karışımıyla olukça cezbedici bir güzellikteydi. Yavaşça yattıpım yerden kalktım. Sessizce banyoda işimi halledip, aklımdakileri yapmak için mutfağa geçtim. Alisa için şöyle basit ama güzel bir kahvaltıyı hızka hazırlayarak masanın üzerine yerleştirdim.
Her şey hazır olduğunda onu görmek çin odasına doğru ilerledim. Odanın hafif aralık olan kapısını açtıktan sonra başımı kapı pervazına yaslayarak öylece onu seyrettim bir süre.
Öyle masumdu ki, yorganına sarılmış mışıl mışıl uyuyordu güzeller güzelim. Birkaç saç tutamı yüzüne düşmüşse de onu rahatsız etmiyordur diye düşünürken o an hareketlenip, burnun sağa sola kıpırdattı. Bu onu tam iyi hissettirmemiş olacak ki eliyle saçı geriye çekti ve mırıldanarak kaldığı yerden uykusuna devam etti.
Yüzümdeki gülümsemeyle, onu böyle izlediğimi görmese iyi olurdu. Yine sessizce montumu üzerime geçirip evden ayrıldım.
*
Bu bölüm biraz sakin ve duyguları anladığımız, hissettiğimiz bir bölüm oldu sanki. Umarım beğenmişsinizdir. Beğenmeyi unutmayalım lütfen.
Sonraki bölümde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
His Radio | Yarı Texting
Novela Juvenil•Hislerin verdiği acıların yüklerinden yorulmuş bir kadın. Sabrının sonuna geldiğinde artık acı çekme sırası karşı taraftaydı. •Acılarını ardına bırakamamış bir adam. Onunla birbirlerini bulduklarında neler olacaktı kim bilir? •Anlaşılmak, anlamak...