15

893 88 63
                                    

Bu bölümü de mewtime a ithaf ediyorum. Her bölüm oy verenlere ve yorum yazanlara bölüm ithaf etme kararı aldım.

21 Eylül saat 13:30

Güneş

İçeri girip kapıyı ayağımla kapattım ve etrafa baktım. Stüdyo daire gibi duruyordu ve bir kişi için oldukça yeterliydi. Biraz dağınık görünüyordu sadece ama sabah bu şekilde etrafı toplamanın aklına geleceğini sanmıyordum.

Onu yatağına bırakıp yatağın üstüne örtülü olan ince battaniyeyi kenara doğru iteledim ve uzanması için Yekta'ya alan açtım. Uzanıp küçüldüğünde üstünü yavaşça örtüp masumca uyuyan meleğe baktım. Saçları ıslak bir şekilde bu ince şey ile yattıysa eğer şu an hasta olması çok normaldi. Hatta hasta olmaması daha tuhaf kaçardı bile diyebilirdim. Yekta zaten hassastı ve havalar da iyiden iyiye soğumaya başlamıştı.

"Yekta, uyanık mısın canım?"

"Hm hm."

"Daha kalın bir şey yok mu üstünü örtmeye? Bununla yatarsan tabi hasta olursun."

Başını olumsuz anlamda sallayınca tek odalı evde kısa bir göz gezdirdim. İç çekerek üzerimdeki hırkayı çıkardım ve üstüne örtüp kısa bir süre Yekta'ya baktım. Ailesi bunu neden yapıyordu gram anlamıyordum. Her insan neden ebeveyn olmamalı, sorusunun canlı örneklerinden birisiydi. Bakamayacaklarsa doğurmasınlar daha iyiydi.

Elimi uzatıp hafifçe Yekta'nın saçlarını okşadım. Onu tek bırakıp okula gidersem evde yalnız kalacaktı ve pek de kendine bakabilirmiş gibi görünmüyordu. Okula gitmezsem de büyük ihtimalle müdür ile yüz yüze gelmem gerekirdi. Devamsızlığım kalmamıştı ve bir gün daha gitmezsem ailemi çağırabilirlerdi.

"Okula gitmem gerek Yekta. Kendine bakabilir misin çıkışa kadar? Okuldan çıkar çıkmaz bıraya geleceğim sonra söz."

"Hayır, gitme lütfen. Tek kalmak istemiyorum."

Burnunu çekip bacaklarını kendine çekti ve yatağın köşesine doğru kaydı. Sanki gitmeyip yanında durmam için bir işaret gibiydi. Yavaşça yatağın yanına adımladım ve yatağın köşesine kıvrılmış minik bedene baktım. Yanına oturup nazikçe saçlarını okşadım ve derin bir iç çektim. Böyle sevimli bir şekilde söylediği sürece ona hayır diyebileceğimi sanmıyordum. Devamsızlık konusunda bir şekilde halletmem gerekecekti ama yine de halledilmeyecek şey değildi. Üstelik Yekta o konudan çok daha önemliydi.

"Tamam gitmiyorum yanında kalacağım. O yüzden uyu tamam mı?"

"Elimi tut, gitme yanımdan. Söz verdin zaten, tamam mı?"

"Tamam miniğim."

Yanındaki boşluğa oturdum ve elimi ona doğru uzatıp yumuşak ve sıcak elini nazikçe tuttum. Parmaklarımızı birbirine kenetleyip baş parmağım ile elini nazikçe okşamaya başladım. Onunla bu kadar ilerleyeceğimizi düne kadar düşünmezdim bile.

Doğum gününde yazdığımda çok gerilmiştim ve hatta açıkcası engeller diye de düşünmüştüm. Bana cevap verebileceği ihtimali aklımın ucundan dahi geçmiyordu ve bu iki katı geriyordu. Sonuç olarak ise şu an onun yanındaydım.

Elini hafif sıkıp uyuya kalmış bedene baktım. Yastık baskı yaptığı için dudakları hafif aralanmıştı ve böyle balık gibi görünüyordu. Her şeyi ayrı güzel ve çekici geliyordu. Gün geçtikçe ona olan sevgim daha da artıyordu ve bütün sevgimi ona verip onu sevgiye boğmak istiyordum.

Gülümseyip diğer boşta kalan ellerimi dağılmış saçlarına götürdüm. Yumuşak saçları olabildiğince nazik ve incitmeyecek şekilde okşayıp bir süre uyuyan yüze baktım. Üstüne eğilip saçlarını hafifçe öptüm ve göğsümü delecek gibi atan kalbimi umursamadan saçlarının eşsiz kokusunu ciğerlerime kadar çektim. Hoş ve tanıdık bir kokusu vardı, bende bir şeylerin canlanmasına neden oluyordu. Sanki eski güzel anılar gibiydi kokusu.

"Mmm- saçlarını çek gıdıklıyor."

Uyku sersemi mırıldanmasına karşı gülüp hafifçe geri çekildim. Bu onu uykusundan ikinci uyandırışım oluyordu ve sersemlemiş sesinden sinirlendiğini anlaması da zor değildi. Bir üçüncüsü olursa büyük ihtimalle beni döverdi. Bu minik tek odalı evde köşe kapmaca oynardık ve bunun olmasına şu an gerek yoktu.

"Pardon meleğim, uyu sen bir daha yapmayacağım. Zaten istemeden oldu."

Üstünden doğrulup elimi tekrar saçlarına attım ve uyumasını umarak nazikçe okşadım. Battaniye altındaki elini çıkarıp elini saçında olan elime koyup gevşekçe tuttu. Yüzümde engel olamadığım bir gülümseme oluşurken içim de yumuş yumuş olmuştu.

Gözlerimi Yekta'dan çekip her ne kadar istemesem de tuttumum elini bırakıp cebime attım. Telefonumu çıkarıp parmak izi ile kilidi açtıktan sonra hızlıca aramaya girip ablamın numarasını buldum. Çalan telefonu kulağıma koyup açmasını dilerken bir yandan da Yekta'nın saçlarını okşamaya devam ediyordum. Açılan ve karşıdan gelen ses ile dudaklarımı ıslattım. Tekrar yanımdaki bebeğe bakarken dudaklarımı araladım.

"Alo, abla müsait misin acaba?"

"Evet biraz zamanım var. Ne olduğunu hızlı söylemen gerekli."

"Şey bir hastaya bakmam gerek ama nasıl bakacağımı pek bilmiyorum. Biraz ateşi var ve yemek de yemesi lazım. Bana biraz yardımcı olabilir misin?"

"Ateşi için başına ıslak bir şey koy ve yemek için de tavuk çorbası yapabilirsin. Nasıl yapacağını biliyor musun?"

"Hayır ama hallederim ben. Teşekkürler abla, sonra görüşürüz."

"Görüşelim bakalım. Ne olduğunu anlatmadan sana rahat vermeyeceğim."

Gözlerimi devirip telefonu onun yüzüne kapattım. Elimi yavaşça Yekta'nın saçlarından çekip üstüne eğildim ve yanağını hafifçe öptüm. Kalbim beni öldürecekmiş gibi atarken biraz geri çekilip dışarıda olan kolunu battaniyenin altına soktum ve ayağa kalktım. Etrafta göz gezdirip hemen önümde yerde duran tişörtü elime aldım. Yanında duran birkaç tişörtü daha alıp banyo olduğunu düşündüğüm yere girdim. Elimdekileri kirli sepetine atıp ince görünen bir havluyu ıslattım ve fazla suyunu sıktım. Derin bir iç çekerek geri banyodan çıkıp Yekta'nın yanına ilerledim. Bezi alnına yerleştirdikten sonra huysuzlanan miniği tuttum. Gözlerini hafif aralanıp bana baktığında ister istemez içimde hafif bir panik duygusu oluştu. Buna daha hazır değildim ve beni şu an görmesini de istemiyordum. İç çekip kaşlarımı çattım. Çok saçma düşünüyordum ve artık kaçmaktan vazgeçmem gerekiyordu.

"Yekta sen uyu tamam mı? Ben bir yere gitmiyorum sana yemek yapacağım."

Olumlu anlamda başını sallayınca yanağını hafifçe okşayıp geri çekildim. Sanırım yemekten önce ilk işim evi temizlemek olmalıydı. Her yer çok dağınık görünüyordu ve onun hasta şekilde bunlarla uğraşmasını da istemiyordum.

Sizi çok beklettim biliyorum bu yüzden de özür dilerim. Yazabildiğim kadar yazdım umarım beğenirsiniz. Bir sonraki bölüm görüşürüz.

Oy ve yorum bırakmayı unutmayın. Madem okuyorsunuz yazarlara da destek verin. Vermeyenlerin yaptığı şey saygısızlıktır.

Sora~

10 Ekim 2021

İyi Ki Doğdun (BxT) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin