16

873 91 41
                                    

Bu bölümü ourwayout- a ithaf ediyorum. İyi okumalar.

21 Eylül saat 14:46

Güneş

Ocakta kaynamaya başlayan çorbayı biraz daha karıştırdım ve kaşığı tezgaha bırakıp derin bir iç çektim. Lavaboda biriken birkaç parça bulaşığı ısıttığım su ile yıkayıp kuruladıktan sonra kenara bıraktım. Biraz zor olsa da tek tek yerlerini bulup yerleştirdim. Hâlâ biraz nemli olan ellerimi önümdeki havlu ile kurulayıp dolap kapağına astım ve yavaşça arkamı döndüm. Kalçamı mutfak tezgahına dayayıp yatakta yatan meleğe belli belirsiz bir gülümseme ile güzel yüzüne baktım. Yekta ise her şeyden habersiz hâlâ masum bir şekilde uyuyordu. Onu uyandırmamak için çok büyük bir çaba sarf etmiştim, bu yüzden de kendim ile açılcası gurur duyuyordum. Evi toplamış ve onun için çorbayı da yapmıştım. Her ne kadar tadından şüphe etsem de en azından sıcak bir şeyler ona iyi gelebilirdi.

İç çekerek elimi enseme attım ve orada olan saçları okşayarak ona yaklaştım. Yavaşça yatağın yanına çöküp ensemde olan elimi çekinerek ona uzattım. Elimi yumuşak saçların arasına daldırıp uçlarını şefkatle okşadım. Her ne kadar onu uyandırmak istemesem de bir şeyler yemesi gerekiyordu. Okuldaki gibi yaparsa pek iyileşemezdi, üstüne daha bile hasta olabilirdi.

Üzerine eğilip yavaşça saçlarının arasına ufak bir öpücük bıraktım. Kalbim yerinden çıkacak gibi atarken hafifçe geri çekilip onun tekrar tekrar aşık olduğum güzel yüzüne baktım. Elimi yanağına koyup sıcak olan yumuşak tenini usulca okşadım.

"Yekta, tatlım uyan hadi. Sana çorba yaptım onu ye sonra tekrar uyursun."

Mırıldanarak yüzünü buruşturdu ve bana doğru döndü. Ne yapacağını kestiremez şekilde ona bakarken bu hali de bana oldukça sevimli geliyordu. Kızarmış yanakları ve çatılmış kaşları ile elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi görünüyordu. Uyku sersemliği ona şapşal ve daha masum bir hava katıyordu, bu ise ona daha fazla bağlanmama neden oluyordu. Onu kalbime sokup sonsuza kadar orada tutma isteğimi kabartıyordu. Nasıl bu kadar çok tutulmuştum onun güzel bakışlarına bilmiyordum ama bildiğim tek bir şey vardı ki gözüm ondan başkasını görmüyordu.

Durduğu pozisyondan rahatsız olmuş gibi sırt üstü durmayı bırakıp gözlerini açmadan gevşekçe kollarını belime doladı ve iyice olduğu yere yerleşti. Şaşkınca ona bakmaya başladım ve yaptığı şeyi anlamlamdırmaya çalıştım. Hasta olduğu için mi bilinmez bana biraz fazla alışmış gibi geliyordu. Belki de gerçekten bana alışmaya başlamıştı ve rahatlamıştı. Hafif gülümseyip ona baktım. Her şeyi ile güzel olan bu minik melek şimdi yanımda bana sarılıyordu ve bunun olacağı düne kadar aklımın ucundan bile geçmezdi.

Başını iyice bana gömdüğünde düşüncelerden sıyrılıp Yekta'ya odaklandım. Sıcak nefesi ince tişörtümden geçip bütün bedenimi ateşe verirken kalbim de hızla çarpıyor adeta ona yardım ediyordu. Elimi çekinerek saçlarına koydum ve dağınık duran saçlarını ufakça okşamaya başladım. Nefesi tenime değdikçe sıcak basıyor, farkında olmadığım bir heyecana kapılmamı sağlıyordu. Nefes alış verişlerim hızlanıyor, kontrolü kaybetmemi sağlıyordu. Parmaklarım arasındaki saçları serbest bırakıp yavaşça elimi yanağına koydum.

"Yekta böyle yapma ama lütfen. Yemezsen hızlı iyileşemezsin bak. Hem için ısınır boğazın yumuşar biraz hadi kalk."

Kendi kendine homurdanarak gözlerini araladı, kısık ve çatık kaşlarla bana bakmaya başladı. Kalp atışlarım iyiden iyiye hızlanırken yüzümü başka bir tarafa doğru çevirdim. Yüzümü daha önce de büyük ihtimalle görmüştü ama yine de tuhaf hissetmeme neden oluyordu. Aklımda "Ya beni beğenmezse." düşüncesi sürekli dönüyor ve zihnimi boş bırakmıyordu.

"Niye bana bakmıyorsun?"

"Yüzüme bakmayacaksın diye anlaşmıştık. Ben sanırım hâlâ hazır hissetmiyorum, üzgünüm."

Bir şeyleri fark etmiş gibi hemen ayaklandı ve bana arkasını döndü. Bana dönük olan sırtına bakıp ister istemez gülümsedim. Bu şekilde anlayışlı olması ve hatırladığı gibi arkasını dönmesi çok tatlıydı. Büyük ihtimalle zaten az çoktan görmüştü yüzümü, böyle davranmak bir ölçüde saçma geliyordu.

"Sana çorba yaptım. Tadından şüpheliyim ama en azından belki daha iyi hissedersin."

"Benimle bu kadar ilgilendiğin için teşekkür ederim."

"Rica ederim."

Yavaşça ocağa doğru ilerledi ve tenceredeki çorbaya kısa bir bakış attıktan sonra üst dolaplardan iki kase çıkardı. Bana dönecek gibi olsa da dönmekten vazgeçip eline kaşığı aldı ve bir kaseyi doldurmaya başladı.

"Aç mısın?"

"Biraz."

Bölüm biraz kısa oldu ama kusura bakmayın. Bundan sonraki birkaç bölüm daha büyük ihtimalle texting olacak bu yüzden daha hızlı bölüm gelir diye tahmin ediyorum.

Kurgu nasıl ilerliyor. Sizce güzel mi?

Bir sonraki bölüm görüşürüz.

Lütfen artık emeğe saygı gösterip en azından oy verin. Yıldıza basmak paralı ya da uğraştırıcı değil, teşekkürler.

Sora~

17 Ekim 2021

İyi Ki Doğdun (BxT) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin