32

543 54 35
                                    

25 Eylül saat 07:03

Yekta

Bağırışma sesleri ile tek gözümü zorlukla aralayıp olanları görmeye çalıştım. Gözüme hücum eden ani ışık ile huysuzca mırıldanıp ellerimi gözlerime çıkardım. Bir anlığına gözüme çarpan ışık gözümün yaşarmasına sebep olmuştu ve bu yüzden de karanlığa alışan gözlerim acı çekiyordu. Arkamı dönüp önümde ne olduğunu bilmediğim engelle doğru bacağımı atıp kollarımı doladım. Daha fazla uyumak istiyordum çünkü yatak şu an çok sıcak ve rahattı. Üstüne kabus görmediğim sayılı günlerden birisiydi, bunun bu gürültü ile bozulmasını istemiyordum.

Başımı yastığa doğru iyice gömüp huzursuzca mırıldandım. Sesler biraz azalmıştı ama hâlâ uyumam için yeterince durmamıştı. Susmaları için daha yüksek ses ile mırıldandım ve tek elimi kulağıma doğru götürdüm. Sesler beni fark etmiş gibi yavaşça durulurken rahat bir nefes alıp kasıldığını yeni yeni fark ettiğim bedenimi gevşettim. Bütün gün uyuyabilir gibi hissediyordum ve öyle de yapacaktım. En azından planımda bu kesinlikle bu vardı.

Bedenime dolanan kollar ile kaşlarımı çatıp kıpraştım. Hissettiğim ıslak, ufak öpücüklere aldırmayıp uykuma devam etmeye çalışırken yataktan havalanmam ile gözlerimi kocaman açtım. Beni kucağına alan Güneş'e düşmemek için sıkıca tutunup kızgın bir şekilde yüzüne baktım.

"Deli misin sen ya, sabah sabah."

"Bir de soruyor musun?"

O buna gülerken ben ise sinirle onun koluna geçirdim. Bu onu daha çok güldürürken yanağıma yumuşak bir öpücük bıraktı ve sırıttı.

"Günaydın, meleğim."

Kızaran yanaklarıma hakim olamadan dudaklarımı büzdüm, gözlerimi kapatıp başımı onun omzuna yasladım. Ellerimi bacaklarım arasına sıkıştırdım, eve göre bedeni oldukça sıcaktı ve sabah soğuğuna karşı onun sıcaklığı cennet gibi geliyordu.

"Saat kaç?"

"Yedi buçuk."

Mırıldanıp gözlerimi yavaşça ovaladım ve etrafa bakındım. Banyoya girdiğimizde mırıltılar çıkartıp ona daha sıkı sarıldım. Bu soğukta yüzümü yıkayıp uykumu açmayı gerçekten istemiyordum.

Güneş beni yere bıraktığında ayağıma değen soğuk zemin ile hafifçe titreyip başımı onun koluna yasladım. Güneş yüzünü yıkarken ben ise huysuz bir şekilde geri uyumaya ikna etmek için mırıldanıyordum. Hava oldukça soğuktu ve Güneş'in sıcaklığına ihtiyacım vardı ama o ise beni bırakıp yüzünü yıkamayı seçiyordu.

"Çok soğuk geri yatalım."

"Okula kim gidecek?"

Somurtup yüzünü kurulayan Güneş'e göz devirdim, sarsak adımlarla önüne geçip hâlâ akan soğuk suyu avuçlarıma doldurup yüzüme çarptım. Bütün vücudum bu ani hareket ile titrerken olan uykum da istemeden açılmıştı. Yüzüme suyu birkaç kere daha çarpıp gözlerim hâlâ kapalıyken arkamı döndüm. Ellerimi öne doğru uzatıp Güneş'i aramaya başladım.

"Güneş?"

Ufak bir kıkırdama banyoda yankılandığında kaşlarımı çattım. Bana dolanan kollar ile önümdeki bedene ıslak olan yüzümü silip gözlerimi açtım. Yüzünden gülümsemeyi silmeden eğilip burnumu hafifçe öptü.

"Kaşlarını çatma çok tatlı oluyorsun."

Bu dediğine göz devirip kolları arasından kaçtım ve mutfağa doğru ilerledim. Beni uyandırdığı için biraz kızgın hissediyordum. Uykumu hâlâ tam alabilmiş değilim ve bu daha sinir bozucuydu, belki de bunun nedeni uzun süreden sonra iyi uyumamdı.

İyi Ki Doğdun (BxT) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin