Bu bölümü AviothicNyx e ithaf ediyorum.
İyi okumalar.
23 Eylül saat 15:00
Yekta
Güneş'in göğsüne doğru uzanıp saate doğru baktım. Yaklaşıp bir saattir yatakta yatmış boş boş muhabbet edip birbirimiz hakkında şeyler konuşuyorduk. Komik ya da eğlendiğimiz anıları anlatıp bazen de birbirimizin bilmediği şeyler konuşmuştuk. Bu eğlenceli anlarda zamanın nasıl geçtiğini pek anlayamamıştık. Başımı göğsüne sürtüp esnedim ve Güneş'e baktım. Dağılmış saçlar ve huzurlu görünen yüz beni aslında oldukça kendine çekiyordu. Gülümseyip elimi onun eline doğru uzattım. Gülümsemem sırıtmaya dönerken eline hafifçe vurdum. Beni yakaladığında elimi tutan büyük ele bakıp gözlerimi kıstım ve elininden kurtulmaya çalıştım.
"Bak ısırırım elimi serbest bırak."
"Elin uslu durmadığı için cezalı. O yüzden bırakmayacağım."
Kısık gözlerimi Güneş'e çevirip dişlerimi yaslandığım göğsüne geçirdim. Acıyla tuttuğu elimi bırakıp ısırdığım yeri ovalarken ben de hızlıca kalkıp yatağın diğer köşesine kaçtım. Dil çıkarmış sinsice ona sırıtırken yalancı bir kızgınlık ile acıdığını belli eden yüz ifadesiyle bana bakmaya başladı.
"Bu yaptığın hainlik ama ne istedin göğsümden?"
"Sen ne istedin elimden?"
Birbirimize cevap vermeden bakışmamıza devam ederken Güneş'in üstüme doğru atılması ile gülerek yataktan atlayıp başka bir yere kaçtım. Güneş de peşimden doğru koşup beni belimden yakaladı ve kendine çekip gıdıklamaya başladı. Kahkahalarımı tutamayarak gülerken bir yandan da ellerinden kurtulmaya çalışıyordum.
"GÜNEŞ TAMAM DUR!"
"Hayır."
"TAMAM PES EDİYORUM BIRAK BENİ!"
Elleri durduğunda hâlâ hafif kıkırdamaya devam ederken Güneş'e baktım. Yumuşak bir gülümseme ile gözlerime bakıp ufak bir iç çekti. Onun bu aşık bakışları karşısında kalbim yavaş yavaş hızını arttırırken bu tuhaf ortamı dağıtmak için onu yatağa doğru ittim. Yüzümdeki ifade sinsice bir gülümsemeye dönüşürken ellerimi ovuşturup üstüne doğru atladım ve onu gıdıklamaya başladım. Herhangi bir tepki alamadığım için bir süre sonra durup sırıtarak bana bakan Güneş'e baktım. Yüzümü asıp kollarımı göğsümde birleştirdim ve dudağımı büzdüm.
"Banane ama haksızlık bu."
"Ya tamam kıyamam hemen asma suratını. Gel buraya gel."
Bana sıkıca sarıldığında kendimi ona bırakıp sarılmasına izin verdim. Bu olan çok sinir bozucuydu, ben de onu gıdıklayıp intikam almak istiyordum ama pek işe yaramıyordu. Bu tür durumlar hiç adil değildi bir şekilde intikam almam gerekiyordu. Etrafa bakınıp yavaşça kafamı kaldırdım ve başımın yanındaki omzuna yanaştım. Dişlerimi omzuna geçirip kendi kendime kötücül kahkahalarımı attım.
"İntikam mı aldın sen şimdi?"
"Evet düzgün dur yine ısırırım."
"Tamam minik kaplan sen kazandın."
Sırıtıp kolları arasından sıyrıldım ve ellerimi belime koyup ona baktım. Sırıtmam yavaşça yumuşak bir gülümsemeye dönüştü ve gözlerim istemsiz onun gözlerine kenetlendi. Gerçekten yakışıklı bir yüzü vardı ve bunun yanında da iyi bir kişiliğe sahipti. Bazen bana nasıl tutulduğunu hâlâ anlamıyordum. Yakışıklı ya da sevimli değildim. Kişiliğim hakkında da pek bir düşüncem yoktu açıkcası. O ise bana göre mükemmeldi ve Güneş'i tanıdıkça hisleri az çok tartabiliyordum.
Ondam hoşlanmamak için elimde hiç bir neden yoktu. Sadece hâlâ biraz güvenemiyordum. Bu zamana kadar kimi sevsem ya da değer versem ya hep bana zarar geliyordu ya da elimden kayıp gidiyordu. Bundan biraz yorulmuştum ve bu yüzden de hâlâ onu tanımaya ihtiyacım vardı.
"Ne düşünüyorsun yine güzelim?"
"Hiç kek yapalım mı? Hem eğlenceli olur."
"Yapalım bakalım."
Kalkıp bana yaklaştı ve saçlarıma ufak bir öpücük kondurup mutfağa ilerledi. Ufak bir sırıtma ile telefonu aldım ve peşinden ilerleyip masaya oturdum. Ne yapabileceğimizi düşünürken Güneş'in dibime girmesi ile gülmeden edemedim.
"Yekta'm, ıslak kek yapalım mı?"
"Olur tabi ama markete gitmek zorundayız. Her malzeme yoktur evde. İstersen ben alıp geleyim sen bekle."
"Olmaz ben de seninle geleceğim. Yanımda sen olursan korkmam ya da huzursuz hissetmem zaten."
"İyi sen bilirsin o zaman. Market şurda zaten hırka giyip çıkalım."
Beni onaylayan bir mırıldanma çıkardığında sırıtıp dolabıma doğru koşturdum. Kendimi bol gelen bir hırkayı alıp kenara bıraktım. Kendi üstüme de hırka alıp geçirdim ve diğer hırkayı alıp koşturarak Güneş'in yanına adımladım. Hırkayı ona verdikten sonra ayağıma ayakkabılarımı geçirip Güneş ile birlikte dışarı çıktım.
"Güneş gerçekten iyisin değil mi?"
"Evet iyiyim ben."
Elime doğru yanaşan eline bakıp sıkıca tuttum ve markete doğru hızlıca yürümeye başladım. Güneş de bana ayak uydurup peşime takıldı. Birlikte markete girip etrafa bakınmaya başladık. Her seferinde olduğu gibi yine markete aslında ne almak için geldiğimi unutmuştum. Bu birkaç saniyelik hafıza kaybı markete girdiğimde tek bana mı oluyordu emin değildim ama biraz saçma bir durumdu.
"Evde süt var mı?"
"Yok sanırım. Çoğu şeyi almamız şazım zaten o yüzden içindekilere bakıp ona göre alırız."
"O zaman süt alarak işe başlayalım."
Dolapta dizili olan sütlerden benim için uygun olanı aldım. Güneş'in ne zaman aldığını bilmediğim sepete bırakıp telefondan bir başka malzemeye baktım. Sanırım alacağımız buradan bu kadardı.
"Sanırım kakao da almamız lazım böyle şeyleri çok yapmadığım için evde yok."
"Tamam o zaman. Orası nerede acaba?"
Güneş etrafına bakarken ben de herhangi bir çalışana sormak için etrafa bakınmaya başladım. Markette pek kişi yoktu ve zaten küçük bir yerdi. İleri doğru birkaç adım attım.
"Yekta, sen misin?"
Arkamda duyduğum kadın sesi ile olduğum yerde donup şaşkınlıkla yere baktım. Yüreğimden geçen korku parçaları kalbimi hızlandırırken dolapların soğuttuğu bu dar alanda bile terlemeyi başarmıştım. Dolan gözlerimi hemen önümde olan Güneş'e doğru çevirdim. Şaşırdığımı ve şu an bulunduğum durumu anlamış gibi beni arkasına aldı hemen.
"Pardon, siz kimsiniz?"
Biraz ortalık karıştırmaktan zarar gelmez bence eheheh bana kızmayın lütfen bunu yapmam gerekti :' Bu arada bölümü dün atacaktım ama ilk yazdığımı sevmediğim için baştan yazdım o da yetişmeyince atamadım her neyse uzatmadan sadede gelelim.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım.
Bir sonraki bölüm görüşürüz o halde.
Emeğin karşılığı olarak bir oy ve yorumu çok görmezseniz sevinirim. Sadece oy da olur, iki saniyenizi falan alır.
Sora~
30 Ekim 2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Ki Doğdun (BxT)
RomanceYarı Texting - Bu bir boy x trans kurgusudur. Rahatsız olanlar ve linç edecek olanlar yavaşça uzaklaşırsa sevinirim. Kimse sizin boş fikirlerinizi önemsemeyecek. Teşekkür ederim. <3 - Yekta: ımm- Yekta: trans erkek olduğumu biliyordun değil mi? Baz...